Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sayın Ecevit, geriye dönük tahkim kanununu bir an önce TBMM'den geçirebilmek için çabalıyor. Mümtaz Soysal Hoca'nın yazdığına göre "Bu yasa Davos'tan önce çıksın" ricasında bulunmuş. Ankara'dan gelen haberlere göre birileri (Anadolu deyimi ile) Sayın Ecevit'i "dolduruşa getiriyormuş". "- Bu kanunu çıkarıp Davos'a gidiniz... Bütün Davos sizi ayakta alkışlar" deniliyormuş.
Sayın Ecevit'in "yanlış bir çaba içinde olduğunu" söyleyenler var. Ben farklı düşünenlerin neler söylediklerini özetleyeyim de sayın okuyucularım neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendileri karar versin.
Önce biraz temel bilgi vereyim, sonra konuya geçeyim.
İmtiyaz kelimesinin Türkçe'si "ayrıcalık"tır. İmtiyazı sadece devlet dağıtır. Devlet bir kişi veya kuruluşa belli bir işi yapmak için özel bir izin verir ise, buna, "imtiyaz" denir.
Baraj inşa etmek, santral kurmak, elektrik üretmek, otoyol yapmak, otoyolları işletip para toplamak devletin işidir.
Devlet bu işleri kendi yapmaz, bir sözleşme ile yerli veya yabancı birisine bir anlaşmaya dayalı biçimde devreder ise buna "imtiyaz sözleşmesi" denilir. İmtiyaz sözleşmesi ile devredilen işler tüm vatandaşların yararlanacağı, yararlanmak zorunda olduğu işlerdir. Vatandaşın "alternatifi yoktur"... O yoldan geçecek, o elektriği kullanacak, buna karşılık istenilen parayı ödeyecektir.
İmtiyaz ile ilgili bu kısa açıklamaya nokta koyup, şimdi de imtiyaz sözleşmeleri ile ilgili anlaşmazlıkların çözümü hakkında ufak bir açıklama yapayım...
Her sözleşmede, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği hakkında bir madde yer alır. Esas olan anlaşmazlıkların mahkemelerde çözümüdür. Ancak taraflar mahkeme yerine anlaşmazlığın bir hakem tarafından karara bağlanarak çözümünü de öngörebilir. Buna "anlaşmazlıklarda tahkime gitmek" denilir. Taraflar hakemin Türklerden veya yabancılardan seçiminde de serbesttir. Türkiye'de sözleşmelere tahkim şartı koymakta taraflar serbesttir. Devletin silah alımı sözleşmelerinde bile tahkim şartı yer alabilir. Alıyor.
Ancaaaaakkkk... İmtiyaz sözleşmelerinde "tahkim" yok idi... İmtiyaz sözleşmesine konu olan hizmetlerin, işlerin "kamu hizmeti, kamu işi" niteliğini taşıması, tüm vatandaşları ilgilendirmesi nedeniyle anlaşmazlıkların Türk mahkemelerinde çözümü gerekiyor idi. "Yabancıların Türk hukuk sistemine ve Türk mahkemelerine güvenmediğini bu yüzden Türkiye'ye yabancı sermayenin gelmediğini" ileri sürenlerin zorlaması ile Anayasa değiştirildi.
Anayasa değişikliği ile "imtiyaz sözleşmelerinde" de devletin Türk mahkemelerine gidemeyeceği, yabancı hakemlerin vereceği karara uyacağı şartı getirildi.
Ama bu yetmedi. Anayasa değişikliğinden önce imzalanan "imtiyaz sözleşmesi" niteliği taşıyan sözleşmelerin de "tahkimden yararlandırılması için hükümet bir tasarı hazırladı. Bu tasarı TBMM'de tartışılıyor. Bir an önce kanunlaştırılmasına çalışılıyor. Kanunlaştırılmasına çalışılan tasarının özelliği şudur:
(1) Geriye dönük tahkim imkanından "kendi imkanlarıyla iş yapacak Türk müteşebbisleri" yararlanamıyor. Tahkim imkanı, daha önce ihaleye girmiş olanlardan, sadece ve sadece yabancılara ve Türklerden yabancı ortağı olanlara, yabancı kredi veya teminat mektubu kullananlara, yabancı sigorta şirketi ile iş yapanlara tanınıyor.
(2) Geriye dönük tahkim imkanından, sözleşme imzalamış fakat henüz işe başlamamış olanlar yararlanabiliyor. Mukaveleye uygun biçimde işe başlayan, yatırım yapanlar cezalandırılıyor. Tahkim şartının "geriye dönük" işletilmesi yanlış... Ama yanlış sadece tek değil ki... Bugüne kadar yabancılar, Türkler ile eşit şartlar arayışında idi. Şimdi ters bir durum yaratılıyor. TBMM'den çıkarılacak bir kanun ile Türk olmak cezalandırılıyor. Yabancılara ve yabancı ile iş yapanlara ayrıcalık tanınıyor. Bitmedi. Tahkim şartı geriye dönük olarak işletilerek, imtiyaz sözleşmesi imzaladıkları halde bugüne kadar işe başlamayanlara "avanta" sağlanırken, iyi niyet ile işe başlayanlar cezalandırılıyor. İşe başlayanlar "enayi" yerine konuluyor.
Bu kanundan yararlanacak tüm ihalelere "fesat karıştırılmış" oluyor. Hukuken tüm ihalelerin iptali için kapı açılıyor. Çünkü geriye "dönük tahkim" ile "ihale şartları" ihaleden sonra değiştirilmiş oluyor.
İhaleler "tahkim şartı olmadan" açıldı. Buna göre bazıları ihaleye katılmadı. Katılanlar fiyatları "tahkim şartı olmadığına göre" belirledi.
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, tahkimi savunurken bir konuşmasında, tahkimden önce gerçekleşen ihalelerde, ihaleyi kazananların, eneji satış fiyatlarını yüzde 30 ile yüzde 40 şişirdiklerini açıklamıştı.
Tahkimden önce bu şekilde şişmiş enerji fiyatlarını kabul etmek zorunda kalan Enerji Bakanlığı, şimdi ne yapacak? Tahkim kanunu çıktığı için enerji fiyatlarını düşürebilecek mi? Yoksa tahkimsiz ihale şartlarına göre fiyat belirleyip, tahkim imkanından yararlananların satış fiyatlarında yüzde 30 - 40 oranında rant oluşumuna yol mu açacak?
Tasarı kanunlaşır ise, ihale kazanmış olup, işe başlamamışlardan "tahkim şartından yararlanma arzusunu belirtenlerin" ihaleleri iptal edilmesi gerekir. Çünkü ihalenin şartları değişmektedir.
Bütün bu çabalar, devletten sözleşme ile "imtiyaz alanları", devletle anlaşmazlığa düştüklerinde, Türk mahkemelerinden kurtarma çabasıdır. "Biz imtiyazsız sınıfsız bir devletiz" diyen her kim ise ona inanmayınız... Şimdi bütün çabamız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni "imtiyazlı, sınıflı bir devlet" haline getirmektir! Bu yoldaki çabalar ve ricalar vatana, millete hayırlı olsun.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr