Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Edirne’de az sayıda sanayi tesisi var. Edirne bir tarım kenti. Ama sulama yatırımlarından nasibini alamamış. Vali Fahri Yücel, sulanabilir tarım arazisinin şimdilik yüzde 16’sının sulanabildiğini söylüyor.
Türkiye’nin çeltik (pirinç) ürününün yüzde 50’si, ayçiçeğinin yüzde 35’i, buğdayının yüzde 4’ü Edirne’den çıkıyor.
Türkiye’nin bitkisel yağ (ayçiçeği ve diğer bitkisel yağ) talebi 1 milyon ton dolayında. Türkiye’de yetiştirilen yaklaşık 600 bin ton ayçiçeğinden elde edilen 250 bin ton ayçiçek yağı toplam talebin dörtte birini karşılıyor.
Bu yıl Trakya’da ayçiçeği üretimi düşük. Eskiden dönümden 130 - 170 kg. ürün alınırken, bu yıl 40 - 75 kg. ürün alındı. Olin Yağ Yönetim Kurulu Başkanı Okyar Yayalar’a göre, fiyat oynaması hem üreticiyi, hem sanayiciyi üzüyor. Üretici ayçiçeğini 325 bin liraya sattı. Şimdilerde fiyat 405 bin lira. Ham yağ 560 bin liradan 930 bin liraya çıktı. Bu yıl halkın ayçiçeği yağının litresine en az 2 milyon lira ödeyeceği söyleniyor.
Rektör Prof. Dr. Osman İnci, üniversitenin şehre getirdiği hareketi anlatıyor. Üniversitede 22 bin öğrenci okuyor. Bunların 14 bini Edirne merkezindeki yurtlarda ve pansiyonlarda kalıyor.

Otel imkânı sınırlı
Edirne’de beş yüz dolayında tarihi eser var. Yerli ve yabancı turist bir gece kalıyor. Otel imkanı sınırlı. İki yıldızlı beş otel bu otellerde 600 yatak var. Kervansaray ve eski istasyon binasındaki oteller özel statüye sahip. Biz Maarif Caddesi’nde Ak Efe Oteli’nde kaldık. Yöneticileri ve servis personeli çok iyi idi. Belediye Başkanı Cengiz Varnatopu, karayolu ile Macar, Polonyalı, Çek, Slovak ve Romen turistlerin tekrar Türkiye’ye gelmeye başladıklarını, bir gece Edirne’de kaldıklarını söylüyor.
Almanya’daki Türklerin kara yolunu tercih ettiği dönemlerde iş hacimleri gelişen Edirne esnafı şimdilerde talep noksanından şikayet ediyor. Kapalıçarşı Esnaf Derneği Başkanı Erden Erişgen, "Edirne ağzı" ile "Esnaf sefte" edemiyor diyor. Belediye Başkanı, belediyenin tüm hizmetlerinin özelleştirilmek üzere olduğunu anlatıyor. Esnaf ise, "Yetmez... Edirne’de özelleştirilecek çok şey var" diyor. Sonra anlatıyor:
"Meriç Nehri boyu çay bahçeleri, lokantaların hepsi bir kamu kuruluşuna ait. İki özel lokanta ve çay bahçesi kaldı. Villa Restoran’da bir kişi 12 milyon liraya çıkıyor. Kamuya ait lokantalarda daha iyi yemek 4 milyon lira. Villa Restoran’ın 35 çalışanı vardı 15’e düştü. Gene de zarar ediyor. Kamu kuruluşlarının kantinleri var. Bunlar halka da açık. Esnaf müşteri bulamıyor. Kamu kuruluşları vergi ödemiyor. Edirnelinin özelleştirme isteyeceği sanayi tesisi yok. Edirneli lokanta, çay bahçesi ve kantinlerinin özelleştirilmesini istiyor."
Edirne’de özel sektörün Olmuksa’sı var. İş yavaşlatmış. Olin yağ tesisi var. İşçiyi 300’den 180’e indirmiş. Tekst İplik çalışıyor. Eski Mensucat Santral yeni Park Tekstil kapalı. Kemal Ilıcak’ın Meriç Tekstil’i kapalı. Kilim Mensucat yüzde 30 kapasite ile çalışıyor. Şahinler Holding’in Modavizyon Konfeksiyon Tesisi bin kişi istihdam ediyor. Edirne Giyim Sanayii (EGS) 900 çalışanı ile üretimi sürdürüyor.
Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Yardımcı, hayvan ve hububat için büyük bir ticaret merkezi yatırımına başladıklarını söylüyor.

Bu kriz değil inkiraz!
Edirne yazısını ilginç bir sohbet ile bitireceğim. Antik Park’ta Milliyet TIR’ının önünde Edirnelilerle sohbet ederken elinde simit yaşlı bir Edirneli "Merhaba" diyerek yanımdaki iskemleye oturdu. Benim okuyucularımdanmış. Emekli öğretmenmiş. Simit ikram etti. Ben de ona çay ısmarladım.
Bu bir "kriz" değil, "inkiraz" (çöküş) diyor. Devlet çöktü. Ankara altında kaldı. Enkazın altında kalan Ankara’ya güvenmeyip, kulenin altında kalan Washington’a güvenmek zorunda kalmamız ne acı? Türk parasına güvenmek istemez miyim? Ama nasıl güveneyim? İnan olsun bütün param cebimdeki 100 dolar. Evde su borusu patladı tamir ettirmek için doları bozdurmak lazım. Ama doları bozdurursam elime geçecek Türk lirasına güvenemiyorum ki... Şimdi camiden geliyorum. Namaz boyu 100 doları bozdurayım mı, bozdurmayayım mı diye düşünmekten doğru dürüst namaz eda eyleyemedim. Günaha girdim. Ama ne yaparsın ki, işte ben böyle bir rezil durumdayım.

Bush yorumu
Edirneli hocanın W. Bush’un savaş çığlıkları ile ilgili yorumu da ilginç. "Ağanın karısı kendi çadırında tecavüze uğradı. Ağa ne yapacağını şaşırdı. Karısına tecavüz edeni bulacak yerde sağa sola tehditler savuruyor. Seni de vururum, onu da vururum diyerek namusunu kurtarmaya çalışıyor."
Sayın okuyucularıma genel tabloyu verdim. Netice nedir diyerek sual edilecek olunur ise, rivayet muhtelif! Belediye Başkanı Cengiz Varnatopu’ya göre, esnafın hali canlar acısı, Vali Fahri Yücel’e göre ise, Edirne’de ağlayanlar ayıp ediyor!