Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önce Dr. Ercan Kumcu’dan bir "IMF hikayesi". IMF ile ilişkiler konusunda ders çıkarılabilecek hikayelerden biri 1970’li yıllarda İngiltere hükümetinin IMF ile yaptığı stand - by düzenlemesidir. Dünyada altına dayalı para sistemi terk edilmiştir. İngiltere ekonomisi petrol fiyatlarının da artmasıyla zor duruma düşmüştür. Bir dizi reform yapma zorunluluğu doğmuştur. Hükümet yapacağı reformlar konusunda piyasaları ikna edememekte ve İngiliz parası sürekli değer kaybetmektedir.
Sonunda, İngiliz hükümeti IMF ile bir stand - by anlaşması yapmaya razı olmuştur. Yapılacak reformlar konusunda IMF, Maliye Bakanı tarafından imzalanmış bir niyet mektubu talep eder. Bakan itiraz eder. "İngiltere hükümetinin vereceği niyet mektubu kendi parlamentosunadır" der ve ekler "yarın bütçe kanununu parlamentoya sunarken yapacağımız reformların ayrıntılarını ve takvimini açıklayacağım. Bu konuşmanın tutanakları İngiliz hükümetinin niyet mektubudur."
Böylesine demokratik bir yaklaşımı IMF’nin kabul etmekten başka bir seçeneği yoktur. Maliye Bakanı’nın parlamentoda yaptığı konuşma niyet mektubu yerine geçmiştir. Stand - by düzenlemesi yapılır ve IMF İngiltere’ye birkaç milyar dolar vermeyi taahhüt eder.
Hükümet bu parayı IMF’den çekmez. İngiliz Maliye Bakanı, paranın IMF’den neden çekilmediği sorulduğunda İngiltere ekonomisinin bu paraya ihtiyacı olmadığını, söz verilen reformların ekonomi için gerekli olduğu için yapılacağını anlatır.
Sonra Dr. Mahfi Eğilmez’den bir "Karagöz hikayesi."
"Vay Karagözüm nasılsın?"
"Hasta sensin."
"Ne hastası Karagözüm?"
"Ay Karagözüm hasta mısın demedin mi?"
"Yok canım nasılsın dedim."
"İyiyim iyiyim."
"Yapısal reformları yapıyor musun?"
"Yapıyorum tabii. Önce ceza kanunuyla başlayacağız. Af çıkaracağız."
"Ne affı Karagözüm?"
"Yargısal reform demedin mi?"
"Yok Karagözüm öyle değil. Yapısal reform, yapısal."
"Geç onu."
"Nasıl geçerim Karagözüm?"
"Bal gibi geçersin."
"Geçemem Karagözüm işin aslı o."
"Madem geçemezsin ver parayı yapayım reformu."
"Karagözüm sen bu reformu benim için değil kendin için yapacaksın."
"Ben onu bunu anlamam ver parayı yapayım reformu."
"Yap reformu al parayı."
İki yıldır Türkiye ile IMF arasındaki diyalog bu çerçevede tekrarlanıp duruyor. IMF’nin, ödemeler dengesi krizinde olmayan bir ülkeye destek vermesinin ancak ve ancak yapısal reformların yapılmasından sonra mümkün olacağını yazmaktan bıktık.
Güngür Uras bu konuyu bir kez daha açık ve net olarak vurguladı. Gerekli önlemleri almayan bir ülkeye maddi destek vererek mevcut bozuk durumu kurumsallaştırmak IMF’nin işi değildir. Bu hatayı her ülkede bir kez yapıyorlar. Türkiye, o şansını 1994’te kullandı.
"Karagözüm senin reform yapacağın yok ben gidiyorum."
"Önümüzdeki ay ben Washington’a geleyim mi? Oturur laflarız biraz."
"Gel gel. Yapısal reformları konuşuruz."
"Bu arada sen işler fena gitmiyor yolunda bir demeç verir misin?"
"Kırk yıllık hatırın var Karagözüm, ne yapalım veririm."
Sayın okuyucularım bu iki hikayeyi Dr. Mahfi Eğilmez ile Dr. Ercan Kumcu’nun birlikte yazdıkları "Ekonomi Politikası - Teori ve Türkiye Uygulaması" isimli kitaptan aldım. Dr. Eğilmez ve Dr. Kumcu İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Ekonomi Politikası dersi veriyor. Sadece üniversite öğrencilerinin değil ekonomiye her ilgi duyanın yararlanabileceği, neyin ne olduğunu kolaylıkla anlayabileceği bir kitap yazdılar. Günümüzde ekonomide olan biteni daha iyi anlamak ve izlemek isteyenlere tavsiye ederim. (Om Yayınevi, 348 sayfa, 10 milyon lira.)