Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkez Bankası tek bir hedefe kilitlendi: "Enflasyonu aşağıya çekmek". Bu çok iyi... Ama Merkez Bankası bu hedefe ulaşmak için uyguladığı politikalarla ekonominin genel dengelerinde yarattığı hasarı görmüyor, umursamıyor, yok sayıyor.Merkez Bankası, dövizin fiyatını düşük tutmak için gecelik faizi yüksek tutuyor.Gecelik faiz yüksek olunca, Hazine iç borç için yüksek reel faiz ödüyor. Bütçeden faize giden pay artınca, iktidar "icra - i hükümet" eylemek için ödenek bulamıyor. İç borç stoku azalmazken, öte yanda hükümet de iş yapamıyor. Reel faiz yüksek olunca, Türkiyeye kısa vadeli yabancı kaynaklı "sıcak para" girişi artıyor. Sıcak para istikrarsızlık yaratıyor. Reel faiz yüksek olunca, eline döviz geçen, dövizi Merkez Bankasına satarak Türk Lirasına dönüyor. Merkez Bankası döviz satın alınca piyasaya Türk Lirası çıkıyor. Merkez Bankası piyasaya kendi çıkardığı Türk liralarını yüksek faiz ödeyerek toplamaya çalışıyor.Yüksek reel faize bağlı olarak döviz ucuzlayınca ithalat artıyor. İthalat artınca, döviz açığı büyüyor. Döviz açığı büyüyünce, "maksi devalüasyon" tartışmaları başlıyor. Sinirler geriliyor. Bir kıvılcımda yangın çıkması tehlikesi beliriyor.Bütün bunlar oluyor ama... "Merkez Bankası çok başarılı... Çünkü enflasyonu aşağıya çekiyor... Merkez Bankası enflasyonu aşağıya çektiğine göre... Ekonomide ne olursa olsun! Merkez Bankası görevini yapmıştır. Sorumluluk başkalarında aranmalıdır."İşin ilginç yanı da, Merkez Bankası Başkanının bolca konuşarak, bolca basın bildirisi yayımlayarak, "Ekonomide bir şeyler olabilir... Suçlu biz değiliz..." şeklinde, daha şimdiden "savunma arayışı sergilemesi".Tekrarda yarar var. Ekonomi politikaları bir bütündür. Bu politikaları uygulamaktan sorumlu bakanlık ve kurumlar "uyum içinde olmak zorundadır". Her biri işin (sadece) bir ucunu tutar ve "aferin almak" arayışıyla başka alanlarda ciddi sorunlar ortaya çıkmasına yol açarsa, her şey rezil olur. Merkez Bankası enflasyonu düşürmede başarılı ama... Ne yazık ki, diğer bakanlıklar ve kurumlar işi sıkı tutuyor... Bu yüzden ekonomide işler iyi gitmiyor... Olmaz böyle bir şey! Birinci Ordu Komutanlığında yapılan "devir teslim töreni"ne "Fenerbahçe Yönetim Kurulu Başkan dahil neredeyse tam kadro katılmış. Beşiktaştan başkan gelmiş. Galatasaray yönetiminden hiç kimse gelmemiş..." "Genelkurmay Başkanının Beşiktaşlı olmasına karşın TSKnın en üst düzey 14 kumandanının 8i Fenerbahçeli, 3ü GS, 2si BJK ve biri Trabzonspor taraftarıymış."Ordu komutanlığı devir teslim töreninde acaba futbol kulüpleri yöneticilerinin işi ne? Acaba ilim, bilim, sanat çevrelerinde, daha başka sivil toplum kuruluşlarından da geniş bir katılım mı söz konusu?..Kumandanlarımızın spora ilgi duymaları alkışlanacak bir yaklaşım. Ancak futbol kulüpleri yöneticileriyle "çizgiyi aşan" ilişkiler içine girmeleri iyi olmuyor. Bu ilişkiler hem kulüplerin parasal işlerinde hem kulüp yöneticilerinin kamuyla ilişkilerinde bazı zorlamalara kapı açıyor. Açık anlatımıyla kumandanlarımızın isimleri ve mevkileri "kullanılıyor"...Her konuda hassas olan kumandanlarımızın dikkatini çekmek istedim. guras@milliyet.com.tr Askeri ve mülki erkan futbol kulüpleri yönetimiyle "içli dışlı" olamaz