Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Görülen odur ki, dış şartlar ve iç politikalar çerçevesinde 2006 yılında enflasyon yüzde 10 dolayında gerçekleşecektir. 2007 yılında dış şartlar ve politikalar değişmezse (ekonomide beklenmedik bir kaza bela çıkmazsa) fiyatlarda yıllık ortalama artış oranının yüzde 6-7 dolayında gerçekleşmesi mümkündür.İşte bu nedenle 2006 yılında yıllık net geliri yüzde 10'dan daha az artanlar, 2007 yılında gelirleri yüzde 7 dolayında artmayacak olanlar enflasyondan zarar göreceklerdir. Reel gelirler, reel satın alma güçleri düşecektir. Ekim ayında tüketici ve üretici fiyatları endekslerindeki değişim oranları, fiyat hareketlerinin yönünü ve şiddetini göstermesi bakımından tabii ki, önemlidir amma... Halkımız bir ay önce fiyatların nasıl değiştiğinden çok, yıllık enflasyonun ne olacağına bakar. Halkımız için önemli olan, kendi gelirindeki, aile gelirindeki yıllık artışın, enflasyonun altında kalıp kalmayacağıdır. Tabii ki 2006 yılında yüzde 5 enflasyon hedefinin tutturulmaması olumsuz bir gelişmedir. Ama 2006 yılında ekonomide ortaya çıkan çalkalanmalara rağmen enflasyonun yüzde 10 dolayında dizginlenmesi de önemlidir.İç ve dış şartlar enflasyonun yüzde 10'un üzerine tırmanmasını önlemiştir. Enflasyonun dizginlenmesine imkân vermiştir.Enflasyonu dizginleyen dış şartlar nelerdir? Çin dünya pazarını ucuz malla boğuyor. Çin'in ucuz mallarıyla rekabet arayışı, her ülkede maliyetlerin, fiyatların aşağıya çekilmesine yol açıyor. Türkiye'nin sadece Çin'den değil, diğer ülkelerden yaptığı ithalat da ucuz ithalat. Çünkü Çin dışındaki ülkeler Çin rekabetinden fiyatları aşağıya çekiyor. Bu ucuz ithalat nedeniyle içerideki üretici de fiyat artıramıyor.Başta ABD olmak üzere her ülke enflasyonla mücadele için talebi kontrol ediyor. Küresel talebin baskı altında olması, emtia ve ürün fiyatlarının artmasını engelliyor. Enflasyonu dizginleyen iç şartlar nelerdir? Merkez Bankası yüksek faiz, ucuz döviz politikası uyguluyor. Yüksek faiz cazibesinde ülkeye bolca döviz giriyor. Döviz fiyatı ucuz kalıyor. Ucuz döviz ile ucuz ithalat imkânı ortaya çıkıyor. Ucuz ithalat karşısında yerli üretici de fiyatlarını aşağıya çekmeye zorlanıyor. Çin ucuzluk sağlıyor (Burada ucuz ithalatın, döviz fiyatının sabit kalmasının önemini göstermek için iki rakam vereyim: DPT'nin 2007 yılı milli gelir tahmini 410 milyar dolar, ithalat tahmini 150 milyar dolardır. Demek ki, milli gelirin yüzde 40'ına yakın mal ülkeye yıl içinde ucuz döviz ve de sabit döviz fiyatıyla girecek... Döviz fiyatı değişmez ve de ekonomiye yurtdışından giren ve de milli gelirin yüzde 40'ını oluşturan malın fiyatı sabit kalırsa, bunun sonucunda enflasyonda da iyileşme görülür.) Maliye Bakanlığı, harcamaları sınırlıyor, gelir artırıcı önlemler alıyor. Bunun sonucunda halkın tüketim gücü artmıyor. Artsa da sınırlı ölçüde artıyor. Talep sınırlı kalınca fiyat artışları da dizginlenebiliyor. Yazının sonunda özetleyeyim: Önümüzdeki aylarda da, 2007 yılında da enflasyonun kaderini büyük ölçüde "ucuz döviz" belirleyecek. İşte bunun içindir ki, Merkez Bankası yüksek faiz uygulamasıyla dövizin bol ve ucuz olmasını çabalıyor. İşte bunun içindir ki, halkımız enflasyonu TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu'nun) açıkladığı endekslere bakarak değil, günlük dolar fiyatına bakarak izliyor, değerlendiriyor. Dolar 1.45 YTL dolayında satıldıkça, enflasyonun kontrol altına alındığını kabul ediyor. Dolar fiyatı artmaya başlayınca da, "Enflasyon tırmanışa geçti" diyerek üzülüyor. guras@milliyet.com.tr Ucuz döviz enflasyonu dizginliyor