Erzurum, bir zamanlar hayvancılık merkezi idi. Neden Erzurum hayvancılık merkezi idi? Çünkü bölgenin iklimi, bitki yapısı hayvancılığa imkân veriyor. İklimi ve bitki yapısı nedeniyle topraklar başka şekilde değerlendirilemiyor.Türkiye'de ekonomik boyutta besi ve süt hayvancılığının başarılı örneği olan "Koç-Ata-Sancak İşletmeleri"nin Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Doğu kökenli bir müteşebbisimiz. Erzurumlular ve diğer Doğu kökenli işadamları ondan Erzurum için de bir hayvancılık projesi geliştirmesini ve gerçekleştirmesini istemişler. 50 milyon dolar para toplamışlar.Ethem Sancak, Erzurum için proje hazırlattırmış. 50 milyon dolar ile Erzurum'da 3 örnek hayvan çiftliği kurulması için yola çıkmış. (1) Soğuk iklimde süt hayvancılığı çiftliği, (2) Meraya dayalı et hayvancılığı çiftliği, (3) Suni döllenme çiftliği kuracak. Doğu Anadolu'da hayvancılığı geliştirmeye mecburuz. Ama günümüzde üç beş hayvan ile besi ve süt hayvancılığı yapma şansı kalmadı. Ekonomik boyutta besi ve süt işletmeleri kuracağız. Bu yatırımların yapılabilmesi için Erzurum çevresinde arazi aramaya başlamış. Bölünmüş meralar ve meraları ellerinden çıkarmak istemeyen muhtarlar nedeniyle, bu tür büyük çiftliklerin kurulabileceği ölçüde arazi bulunamamış.Bundan sonrasını Ethem Sancak anlatıyor:"Yatırımları yapacak büyüklükte ve hayvancılığa elverişli arazi bulamamanın üzüntüsü ile uçağa bindim. Erzurum'dan havalandık. Baktım ki aşağıda dümdüz, meralık, koskocaman bir arazi var... Uçakta yanımda oturan Erzurumluya "Bu arazi kimin?" diye sordum. "Üniversitenin" dedi. Meğer Atatürk Üniversitesi kurulurken Milli Emlak üniversiteye tarım alanı olarak kullanılmak üzere 40 bin dönümü aşkın arazi vermiş. Bunu görüp öğrenince Erzurum'a geri döndüm. Rektör Bey'e, "Üniversitenin arazisi bomboş durmasın. Bunun üzerine 3 çiftlik kuralım. Erzurumlu ve Doğulu işadamları 50 milyon dolar yatırım yapsın. Üniversite bu 3 çiftliğin gelirinden yüzde 50 pay alsın. Üniversite öğrencileri, hocaları bu bölge için önem taşıyan hayvancılığı öğrensin, sonra başkalarına öğretsin. Çiftlik örnek teşkil etsin. Özellikle suni döllenme çiftliği çok önemli. Üniversiteye de yakışır. Kaliforniya'da suni döllenme çiftliklerinde kaliteli bir boğadan 500 bin sperm alıyorlar. Bir spermi dünyanın her ülkesine, bu arada bize, tanesi 30 dolardan satıyorlar. Bu çiftlikler üniversiteye her yıl en aşağı 5 milyon dolar ek gelir imkânı sağlar. Bu parayla öğrencilere burs verirsiniz. Öğrencilerin hocaların daha iyi yetişmesini sağlarsınız" dedim. Erzurum için 3 proje Rektör Bey beni dinledi. "Bizim üniversitenin çiftliği var. Biz orada yüz baş kadar inek besliyoruz" dedi. "Hocam, çok iyi. İşte o çiftliğe ortak bulalım. Ortaklar 50 milyon dolar koysun. Büyütelim. Üniversitenin arazisi üzerinde 50 bin baş sığır yetiştirelim. Doğu Anadolu'ya suni döllenme teknolojisini ve üretimini getirelim" şeklinde ısrarcı oldum.İlgilendiler. Erzurum milletvekilleri, Erzurumlu ve Doğulu işadamlarıyla toplantılar yaptık. Bakanlar, DPT Müsteşarı destek verdi. Her şey iyi gidiyor gibi idi. Ama iki yıllık uğraşı sonunda bir netice alamadık.Anlayamadığımız engeller çıktı. Üniversite ile özel sektörün işbirliğine uygun bir mevzuat (bir formül) bulunamadı. Bu projeler kâğıt üzerinde kaldı. Uygulanamadı. Belki de Rektör Bey, "Üniversitenin arazisini özel sektöre peşkeş çekti" şeklindeki bir eleştiriden çekiniyordu... Ama kim kaybetti? Önce üniversite, sonra Erzurum, sonra Doğu Anadolu ve nihayet Türkiye..."Sayın okuyucularım, Ethem Sancak'tan dinlediğim bu hikâyeyi şunun için yazıyorum... Şimdilerde hemen her ilimizde bir üniversite var. Üniversitelerin (1) Bulundukları şehir ve bölge ile bütünleşmeleri, (2) Bulundukları bölge ve şehirlerin çözümü için çalışmaları, (3) Hocalarını ve öğrencilerini gerçek hayat ile ilişkiye yönlendirmeleri zorunlu. Bunlar olmazsa her şehre bir üniversite neye yarar? guras@milliyet.com.tr Üniversite destek vermiyor