Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Uygulanan IMF 2001 programı çerçevesinde temel bekleyiş nedir? (1) Faiz oranları (2) Enflasyon düşecek. Böylece hem büyük borç yükü altındaki Hazin, hem kredi kullanan reel sektör, hem de halk rahatlayacak.
Ama olmuyor. Faiz de, enflasyon da düşmüyor. Olmayınca da "Acaba bu IMF programında bir kurgu hatası mı var?" denilerek programa bakılacak yerde, "piyasalarda güven henüz oluşmadı, güven oluşursa faiz de, enflasyon da düşecek" bekleyişine giriliyor. Reklam ile tenzilatlı satış ile, "işler iyi gidiyor havasını basmak" ile faizin ve enflasyonun aşağıya çekileceği sanılıyor. Kamunun iç borcunun büyüklüğü dikkate alınırsa, sadece "psikolojik tedavi ile" sorunun çözülemeyeceği, "programda veya uygulamada" hata aramak gerektiği anlaşılır.

IMF’den gelecek 9 - 16 milyar dolarlık kredinin daha önce IMF’den gelen imkanlar şeklinde kullanımı halinde ekonomide nelerin olacağını anlamak için, geçmişte olanlara bakmak gerekir. Merkez Bankası para tabanını (banknot basımından kaynaklanan para arzını) dizginliyor ama, mevduata dayanan para arzını şişiriyor. Bu tür para arzı enflasyonu ve likiditeyi artırma potansiyeline sahip. Piyasaya Türk lirası çıkmıyor ama dolar çıkıyor. Mevduat hesaplarında dolar mevduatının payı hızla artıyor. Bu tablo son aylarda olduğu gibi döviz fiyatının düşmesine neden oluyor. Prof. Dr. Oktay Yenal diyor ki:
"Döviz fiyatının düşmesi ile ihracatı olumsuz etkilemesi karşısında, ‘Merkez Bankası doların düşmemesi için müdahale etsin’ diyenler var. Merkez Bankası nasıl müdahale edecek? Ya piyasadan döviz satın alarak döviz fiyatını yükseltecek. Ya da (açık piyasa işlemleri ile) piyasadan devlet tahvili toplayarak (ya da piyasaya kısa süreli fon arzını artırarak) faiz haddinin düşmesini ve bunun sonucunda da halkın döviz tutmaya yönelmesini ümit edecek. Her iki şık da emisyon artışı sonucunu doğurur ve baştan Merkez Bankası’nın piyasaya döviz satma politikasından geri adım atması anlamına gelir."
"Dış para ile ekonomiye iç finans sağlanmaya çalışırsa bunun önce likiditeyi artırmasına, sonra da yerli paraya değer kazandırmasına ve ödemeler açığını büyütmesine şaşmamalı. Bu arada büyüyen borç yükünün ve dış açığın sonuçları da akıldan çıkarılmamalı. Ekonominin bu tür bir açmaza sokulması, enflasyonu yavaşlatma, reel sektörü canlandırma ve borç yükünü hafifletme amaçlarına hizmet etmiyor. Oysa çözümün ilacı çok basit: İçteki kamu açığını dış borçla kapatmak hayalinden vazgeçmek, kamu gelirlerini artırıp kamu harcamalarını kısmak. Bunu yapamaz isek başımız dertten kurtulmaz.
Ekonominin bu aşamasında vergiler artırılmayacak, zamlar yapılmayacak, maaşlar yükseltilecek, borçlar affedilecek diyerek siyaset yapanlarla, hâlâ kamu harcamalarında tasarrufları önlemeye çalışanlar ya da bankalara büyük kamu fonları aktarmayı planlayanlar büyük vebal altına giriyor. Kamu açığının kısa sürede azaltılmasının Türkiye için hayati önem taşıdığı gözden ırak tutulmamalı, bir an önce bir ekonomi kurtuluş planı (bütçe seferberliği) yapılmalı, bu plan içinde emlak vergilerinin artırılması, faizlerden daha yüksek ve müterakki vergi alınması, savunma harcamalarında ciddi kesintiler yapılması ve başka önlemleri de içeren kararlar, IMF istediği için değil, Türkiye’nin iyiliği için alınmalı. Türkiye Cumhuriyeti göreli olarak şimdi gerekenden büyük bir bütçe seferberliğini 1929 - 1932 dünya bunalımı yıllarında başarmıştı. Şimdi niye yapılmasın? Zaten başka da çaremiz var mı?"

Uyarı: (1) IMF bir ülkenin devamlı destekçisi olamaz. IMF desteği geçicidir. (2) ABD, AB, IMF ve bütünü ile Batı dünyası için hiçbir ülke, bu arada Türkiye "vazgeçilemez" ülke değildir. "Olmuyor" ise ortada bırakırlar. İşte örnek Arjantin. (3) Biz Arjantin’den farklıyız diyerek kendimize pay çıkarmayalım. IMF Arjantin’e para verse idi bir süre daha suyun üzerinde yüzerdi. Bize para vermeyi reddetse idi bizim akıbetimiz de Arjantin’e benzerdi.
Bunun içindir ki, çözüm dışarıda değil... Çözüm içeride. Prof. Dr. Oktay Yenal’ın uyarısını unutmayınız. "Dışarıdan kredi alarak, devamlı borçlanarak kamu açığını kapatamayız!"