Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Üretim var ise faiz ödenebilir. Üretim ile "katma değer" yaratılır. Yaratılan "katma değer", üretime katılanlar arasında şöyle paylaştırılır: (1) Doğanın üretime katkısı kira olarak ödenir. (2) Emeğin üretime katkısı ücret olarak ödenir. (3) Müteşebbisin üretime katkısı kar olarak ödenir. (4) Sermayenin üretime katkısı faiz olarak ödenir.
Reel faiz (enflasyondan arındırılmış faiz) yükseldikçe, üretimden emeğin aldığı pay küçültür. Müteşebbisin aldığı karı yok eder... Türkiye’deki üretim yapısında, enflasyonun yüzde 40’larda dolandığı bir dönemde, yüzde 144 oranında aylık faizin, yüzde 3 bin oranında gecelik faizin faturasının üretimden sağlanan değer ile ödenmesi mümkün değildir.
Fakir halkın cebinden hortumlanacak para da bu faizi ödemeye yetmez, gelir dağılımı altüst olsa da bu faiz ödenemez. Servet transferi de işe yaramaz.
Bir kamu bankası düşününüz. O gün ödemesi gereken borcunu ödeyemiyor. Ödemeyi durdurması yetmiyor. Açıklarını kapatabilmek için gecelik yüzde 3 bin faiz ile para toplamaya çabalıyor.

İstikrar programının en başarılı ayağı, döviz kuru uygulaması idi. Merkez Bankası 2000 yılı başından bu yana dövizi daha önce belirlenen fiyattan sattı. Girişlere, çıkışlara, krizlere rağmen rezerv de belli çizgide korundu. Enflasyonun beklenenin üzerinde seyretmesine rağmen Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamasına göre, Türk lirasının değer artışı tüketici fiyatlarına göre yüzde 10, toplan eşya fiyatlarına göre yüzde 4 oranında kaldı. Açık anlatımıyla 2000 yılı başına göre kur ayarlaması ihtiyacı en fazla yüzde 10 dolayında.
Buna rağmen Türk halkında, Türk bankalarında ve de yabancı yatırımcılarda devamlı bir "devalüasyon" beklentisi var.

Bu devalüasyon beklentisi nedeniyle faizler normalin üzerine çıkıyor. Hazine bile bile yüksek faiz ödüyor. Faizler yüksek olmasa döviz gelmeyecek. Döviz bozdurulmayacak. Dövize hücum olacak. Türk lirası paraları olmayan bankalar, pazartesi günü Sayın Ecevit, krizi müjdeler müjdelemez (!) Merkez Bankası’na koşup, 7.6 milyar dolarlık döviz bağlantısı yaptı. Çünkü bankalar bu kriz sonucu bir devalüasyon olmasından korktu.
Salı günü bakıldı ki, "devalüasyon" (şimdilik) yok. Gecelik faiz yüzde 3 bine, İnterbank faizi 2 bin 3 yüze fırlamış, bankalar döviz almaktan vazgeçti.
Yüksek faiz ile döviz talebini önlemekte, dövizden Türk lirasına geçiş yolunu açmakta Ankara başarılı oluyor amma... Bu işin amması var!.. Üretim zaten durmuş. Üretim olsa bile katma değer ile ödenemeyecek boyuta ulaşan bu yüksek faiz nasıl sürdürülecek? İstikrar programı uygulamasının doğal sonucu olarak fakirleşen alt gelir grupları bu faturayı nasıl hazmedecek?
Halkımızı ilgilendiren konular bunlar... Bundan sonra Cumhurbaşkanı ile Başbakan barışsa ne yazar? Barışmasa ne yazar?