Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Faizcilere müjde:
- 2000 yılında Hazine bonosu ve devlet tahvilinden faiz alanlar yaşadı... Faiz vergisi ödemeyecekler. Faiz geliri 1 trilyon lira olsa da vergi yok.
- 2000 yılında borsadan para kazanan var ise... Bir kuruş vergi ödemeyecek... Kazancı 1 trilyon olsa da ödemeyecek.
- A ve B tipi fona para bağlayanlar ve bu fonlardan 2000 yılında gelir elde edenler var ise, ne beyanname ne de vergi verecek.
- Dolarını, markını "döviz hesabı"na yatıranlar faiz gelirleri için beyanname vermeyecek, ayrıca vergi ödemeyecek. Faiz gelirleri 1 trilyon dolar olsa da ödemeyecek.
- Parasını bankalarda repo veya mevduat hesabında değerlendirenler... Bankadan aldıkları (stopaja tabi) faiz gelirlerini ayrıca beyan etmeleri gerekmiyor. Bu faiz gelirleri 1 trilyon lira olsa da başkaca vergi ödemeyecekler...
- Off shore bankalarına Türk lirası para gönderen ve bu bankalardan Türk lirası faiz alanlar da faizin miktarı ne olur ise olsun beyanname vermeyecek. Vergi vermeyecek.
- Bugüne kadar alacak faizleri için de beyanname veriliyordu. Geçen yıl alacak faizi tahsil edenler, faizin miktarı ne olursa olsun beyanname vermeyecek, vergi vermeyecek.
Sakın şaşırmayınız... "Uy babo... Bu ne biçim iş? Bu memlekette 102 milyon lira asgari ücretle geçinen ayda 37 milyon lira vergi öderken, bir milyon liraya bir demet maydanoz alan 80 bin lira vergi öderken, trilyonlarla faiz alanlar nasıl bir kuruş vergi ödemez?" diye sormayınız. Burası Türkiye abicim... Bu memleketin havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez, bu memlekette sistem "zengin"e çalışır.
Size bir Nasreddin Hoca hikayesi anlatayım.
Ramazan ayında Hoca'ya sormuşlar. "Zekatınızı kime vereceksiniz?" "Rüstem Ağa'ya vereceğim" demiş. "Aman Hoca, Rüstem Ağa, Akşehir'in en zengin adamı. Akşehir'in yarısı onun. Ona zekat verilir mi?" diyerek üzerine gidince, Hoca cevaplamış "- Allah, bağı, bu adama vermiş. Malı, bu adama vermiş. Parayı, bu adama vermiş. Vermeye de devam ediyor... Ben zekatı fakire verip de Allah'ı mı gücendireceğim? Allah madem ki Rüstem Ağa'yı bellemiş, her şeyi ona veriyor... Ben de Allah'ın naçiz kulu olarak mecburum. Zekatımı Rüstem Ağa'ya vereceğim..."
Bana bu hikayeyi nakleden Kızılot, 2000 yılındaki trilyonluk gelirleri için bile faizcilere vergi olmamasının perde arkasını şöyle anlattı:
2000 yılında elde edilen Hazine bonosu ve devlet tahvili faiz gelirleri yüzde 0 oranında stopaja tabi tutuldu yani hiç stopaj yapılmadı. Ancak, elde edilen faiz gelirinin, enflasyondan arındırıldıktan sonraki tutarının 4 milyar 375 milyon lirayı aşması halinde beyanı gerekiyordu.
Gelir Vergisi Kanunu'nun "indirim" yani "enflasyondan arındırma" ile ilgili 76. maddesinde yer alan hatalı tanımın etkisiyle, 2000 yılı enflasyondan arındırma oranı yüzde 151 olarak açıklandı. Böyle olunca da 2000 yılında elde edilen Hazine bonosu ve devlet tahvili faiz geliri, tutarı ne olursa olsun beyan dışı kaldı. Daha açık bir anlatımla, gerçek kişiler, 2000 yılında 200 milyar ya da 2 trilyon lira Hazine bonosu ya da devlet tahvili faiz geliri elde etmiş olsalar dahi bu gelirlerini 2001 yılı mart ayında beyan etmeyecek, dolayısıyla Gelir Vergisi de ödemeyecekler.
Borsada satılan hisse senetlerinin, edinilme tarihinden itibaren "üç ay içinde" elden çıkarılmasından doğan kazanç, Gelir Vergisi'ne tabi. Vergilendirilmeye esas kazanç saptanırken, elde edilen kazanç önce enflasyondan arındırılıyor ardından da 3.5 milyar lirayı aşan kısmı Gelir Vergisi'ne tabi tutuluyor. 2000'de borsadan ister 100 milyar isterse 1 trilyon lira kazanılmış olsun, vergiye tabi bir kazanç ortaya çıkmıyor.
Repo, Türk lirası ve döviz mevduatı hesabı faizleri ne kadar büyük olursa olsun bunlar için vergi beyannamesi verilmeyecek. Başkaca vergi ödenmeyecek. 2001 yılından itibaren repo, Türk lirası ve döviz mevduat hesaplarının stopaj (kaynakta vergi) kesintisi yüzde 16'ya çıkarıldı. Fon kesintisi ile bu oran yüzde 17.6'ya yükseliyor.
İşte böyle sayın okuyucularım... Nasreddin Hoca'nın ülkesinde yaşıyoruz... Unutmayınız.