Faizsiz bankacılık "kar/zarar ortaklığıdır."
- Parasını faiz ile kullandıran, belli bir getiriye razı olur. Parayı faiz ile kullananın kar veya zararı onu ilgilendirmez. İşin başında belirlenen faizi alır.
- Parasını "kar/zarar ortaklığı" sisteminde değerlendiren, nasıl bir getiri elde edeceğini bilemez. Ona bir rakam veren, "yalan söyler." Çünkü bu para ile yapılacak işin ne kadar kar edeceğini, ne kadar zarar edeceği daha işin başında bilemez. Adı üzerinde kar bekleyen, zarar ortaya çıktığında zararı da sineye çekmeye mecbur kalabilir.
Gelelim "faizsiz bankacılık" sisteminin temeline:
- Günümüzde dünyanın her köşesinde, her türlü işlemde, her malın içinde "faiz" vardır. Faize bulaşmadan kapıdan dışarıya adım atmanın imkanı yoktur. Çünkü, kapının tahtasında da, demirinde de, tokmağında da, ayağa giyilen kundurada da "faiz" vardır.
- Bugün bir kurumun "faizsiz bankacılık" yapması imkansızdır. Faizsiz bankacılık yapmak üzere kurulmuş kurumlar "kar/zarar ortaklığı" adı ile topladıkları paraları mutlaka faizde değerlendirir. Buna mecburdur.
Şimdi de biraz "inanç"tan söz edelim:
- Faizin haram olduğu inancını koruyanlara saygı göstermemiz şarttır. Bizim sorumluluğumuz, değişen ve gelişen şartları, gerçekleri, riskleri onlara anlatmak, bunun ötesinde onları serbest bırakmaktır.
- Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, faizin haram olduğuna inananların talepleri doğrultusunda, "kar/zarar ortaklığı" esası ile çalışacak özel finans kurumlarının faaliyetine izin vermiştir.
- Bu kurumların "banka" olmadığını, yatırdıkları paranın "mevduat sayılmayacağını", bu kurumlardaki paraların "mevduat gibi devlet güvencesinde olmadığını" bile bile paralarını bu kurumlara yatıranların, paraları batınca yakasına yapışabilecekleri, hesap sorabilecekleri kişiler sadece o kurumları soyarak paralarını "deve yapanlar"dır.
Kar/zarar ortaklığı vaat eden kurumlara insanlar neden para yatırır?
(1) Faizin haram olduğu inancını koruyanlar para yatırır.
(2) Kar/zarar ortaklığı vaadi ile, faizin üzerinde ödenen getirinin cazibesine kapılanlar para yatırır.
Yurtiçinde, yurtdışında "faizsiz bankacılık" maskesi ile, "kar/zarar ortaklığı vaadi ile" toplanan paranın çok azı "faizin haram olduğuna gerçekten inanan Müslüman kardeşlerimizin" parasıdır. Çoğu, yüksek getiri bekleyen "açıkgözlerin" parasıdır.
- Türkiye'de en başarılı bankalar 100 faiz verirken, faizsiz finans kuruluşlarının aynı miktarda tasarrufa 140 - 150 kar payını nasıl dağıtabildiğini sorgulamayanlar, kendilerine ilk yüksek kar payı ödemesi yapıldığında parayı sorgusuz sualsiz cebe koyanlar, tasarrufları battığında "zarara katlanmak zorunda olduklarını" unutmaktadır.
- Başta Almanya olmak üzere Türk vatandaşlarının kalabalık olduğu yabancı ülkelerde "faizsiz bankacılık" maskesi ile para toplayanlar Alman markına yılda yüzde 30, yüzde 40 net kar garantisi vaat etmektedir. Saadet zinciri koptuğunda, para girişi aksadığında, ödemeler durmakta, paralar "güme gitmektedir". İşte "Jetpa" örneği ortadadır. Ne yazık ki, yurtdışındaki Türk vatandaşları yüksek kar vaadinin cazibesinde bir kağıt parçası karşılığı tüm tasarruflarını "kar/zarar ortaklığı ile iş yaptıklarını söyleyenlere" kaptırmaya devam etmektedir.
Gelelim İhlas Finans Kurumu olayına... Tamam... Parasını yatıranlar sorumluluklarını ve de zararı üstlenmek zorunda... Ama acaba Ankara'nın hiç mi suçu yok? Bu kurum Ankara'nın gözü önünde yüksek kar payı dağıtma garantisi ile tasarruf topladı. Bu kurum, Ankara'nın göz önünde topladığı paraları başka şirketlere hortumladı. Şimdi İhlas Finans Kurumu batacak. Anonim şirket statüsü nedeniyle sermaye sahiplerinin hiçbir kanuni sorumluluğu olmayacak. Ama hortumlanan paralarla kurulan büyük şirketler yaşamı sürdürecek... Her bakımdan "bile bile lades!.."
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025