Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Doğan Hızlan usta da Feyzi Aslangil hayranı imiş. Uzun süredir eski kayıtlarını temin edip, bana da bir kopya göndermesini bekliyordum. Nuri Çolakoğlu, "Feyzi Aslangil'in TRT'deki solo programlarının bandını buldum. Sabah, akşam onu dinliyorum" deyince heyecanlandım.
Nuri Çolakoğlu'nun bir kopyasını gönderdiği kasette "sultani yegah medhal, ferahfeza taksim, ferahfeza saz semaisi, sultani yegah sirto, suz - i dil taksim ile suz - i dil saz semaisi" var.
Feyzi Aslangil'i yıllar önce Taksim Belediye Gazinosu'nda dinlemiştim. Piyano çalardı. Parmakları piyanonun tuşları üzerinde kelebek gibi dolaşır, piyanodan nağmeler su akar gibi şırıl şırıl dökülürdü. ABD'deki müzik otoritemiz Arif Mardin, piyanonun Türk müziği çalmaya uygun bir alet olmadığını, Feyzi Aslangil'in parmaklarını ve iki elini farklı kullanarak bunu beceren ender sanatçılardan biri olduğunu söyledi.
Nesrin Sipahi'den öğrendiğime göre yirmi yıl önce kaybettiğimiz uzun boylu, bu zarif sanatçı, İranlı bir hariciyecinin oğlu imiş.
Taksim Belediye Gazinosu, şimdilerde Ceylan Intercontinantal Oteli'nin bulunduğu yerde, iki katlı bir bina idi.
Gazinonun halk bahçesinde her gün saat 17.00'den sonra "Lily Szekeley" orkestrası çalardı. Yazlık bölümünde yabancı ve yerli sanatçılar sahneyi paylaşırdı. 1948 yılına kadar Dario Moreno gazinonun program arasını dolduran sanatçısı olarak çalışmıştı. Yaz aylarında jöngler "Freddy Fan", akrobat "Yvette Maugert", şantöz "Danny Lamar" sahne alır, orkestrayı "Fritz Kerten" yönetirdi. Yabancı sanatçıların programından sonra, hanendeler Üstad Ağyazar, Hamid Dikses, Nermin Tezelli, Nedim Dayan, Semih Coşar fasıl yapar, onlara saz sanatçıları Necati Tokyay, Selahattin Pınar, Salih Ocak, İsmail Tezelli, Edip Erten, Necdet Gezen refakat ederdi.
Unutamadığım oryantal dansçı iki kız kardeşi, Güler Kardeşler'i Taksim Belediye Gazinosu'nda izledim. Uzun boylu esmer güzeli iki kardeş çıplak ayakla, canlı müzik eşliğinde (Arap dansı değil) nefis Törkiş "göbek dansı" yapardı.
Babam ve annem, Milli Mücadele'de İstanbul'u terk edip Anadolu'ya geçen ailelerdendi. Milli Mücadele'den sonra da İstanbul'a dönme şansları olmamıştı. Bu nedenle devamlı İstanbul özlemi ile yaşarlardı. Babam bazı yaz aylarında annemle beni İstanbul'a "gezdirmeye getirirdi.
Yaz aylarında alaturka müzik bahçeye çıkardı. Hafta sonu cumartesi, pazar günleri bahçelerde aile matineleri düzenlenirdi. Programlarda solistten önce yabancı bir varyete, Zıt Kardeşler veya Celal Şahin gibi komedyenler, bir oryantal de yer alırdı. Programlar büyük ve zengin bir fasıl heyetiyle başlardı. Solistlere ünlü sanatçılar eşlik ederdi.
Şimdilerde Beşiktaş Çarşısı içinde kalan Beşiktaş Bahçesi'nde "Dümbüllü İsmail Komedi Kumpanyası"nı seyretmiştim. Beylerbeyi İskele Meydanı'nda kapısı hala ayakta duran Beylerbeyi Açık Hava Sineması bahçesinde Zehra Bilir'i dinlemiştim. Tepebaşı Gazinosu'nda Nesrin Sipahi dinleyenleri büyülüyordu. Dolmabahçe'de şimdilerde lunapark olan Küçük Çiftlik Gazinosu'nda Safiye Ayla sahne alırdı.
Hafta sonları Çubuklu Bahçesi'nde, Çamlıca Bahçesi'nde, Büyükdere Beyaz Park Gazinosu'nda da fasıl ve alaturka müzik programı vardı. Fenerbahçe'de Belvü Bahçesi'nde de program olurdu.
İstanbul'da Batı müziği o zamanlar Saray Sineması'nda dinlenirdi. Contiya Müzik Kumpanyası, dünyanın en ünlü müzisyenlerini, ses sanatçılarını, orkestralarını İstanbul'a getirirdi. Beyoğlu arşivi ile ünlü Behzat Üsdiken, 1943 - 1958 arası Contiya'nın Saray Sineması'na yüz yabancı grubu getirip İstanbullulara dinlettiğini söyler.
Belediye'nin Tepebaşı'ndaki dram ve komedi tiyatrolarına mutlaka gidilirdi. Ses Tiyatrosu ve Muammer Karaca seyircileri katıla katıla güldürürdü. Markiz, Lebon ağır pastanelerdi. Saray Muhallebicisi'nde pilav üstü tavuk ve tavukgöğsü yenilirdi.
Okkalı yemek isteyenler Abdullah Efendi Lokantası'a, tencere yemeği isteyenler Sakız Ağacı Caddesi'ndeki Hacı Salih Lokantası'na giderdi.
Ben en çok Eminönü'ndeki Konyalı Lokantası'ndaki cızbız köfte ile ekmek kadayıfına bayılırdım. Alafranga et olarak "soğuk rosto"yu ilk defa Beyoğlu'nda Yordan Et Lokantası'nda tattım.
Nuri Çolakoğlu'nun gönderdiği kasetten yıllar önce ölen Feyzi Aslangil'in piyanosunu dinlerken bunları hatırladım.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr