Fındık 6 milyon kişiyi dolaylı ve doğrudan ilgilendiren bir ürün. Genelde bu 6 milyon kişi geçimini sadece fındıktan sağlamıyor ama, gene de fındık "sağlam bir ürün". Çünkü ne kadar üretirsen üret alıcısı devlet. Mal satılsın, stokta kalsın fiyat enflasyona endeksli olarak devlet tarafından belirleniyor. Ancak ortada üç sorun var:
(1) Devlet fiyatı belirliyor ama, para bulamadığından üreticiye para ödeyemiyor.
(2) Devletin satın aldığı fındıklar ne içeride ne dışarıda satılabiliyor. Elde kalıyor. Depolar fındık dolu.
(3) Fındık işini yürüten Fiskobirlik batmış durumda. Depoları fındık dolu. Devlete borcu var. Çiftçiye borcu var. İşte bu "ahval ve şerait tahtında", bu yılın fındıkları da olgunlaşmaya başladı. Ağustos ayı başında devlet fındık fiyatını açıklayacak. Devlet geçen yıl fındığa ABD dolarına bağlı fiyat vermişti. Kilosu 2.3 dolardan kabuklu fındık satın almıştı.
Dünyada yaklaşık 800 bin ton kabuklu fındık üretiliyor. Türkiye 500 - 550 bin ton, İtalya 100 - 150 bin ton, ABD 30 - 40 bin ton, İspanya 20 - 30 bin ton, Gürcistan ve Azerbaycan 30 bin ton fındık üretiyor. Diğer ülkeler ürettiği fındığın tamamını satabilirken, Türkiye 340 - 350 bin ton kabuklu fındık ihraç edebiliyor. İçeride halkımız 60 bin ton kabuklu fındık tüketiyor. Toplayınız iki rakamı 400 bin ton kabuklu fındık eder.
Geçen yıl Türkiye'de 640 bin ton kabuklu fındık üretildi. Bu yıl 630 bin ton kabuklu fındık üretimi bekleniyor. Bu durum karşısında her yıl 200 bin ton fındık elde (daha doğrusu depoda) kalıyor.
Fındık dikim alanlarının sınırlandırılması için 1983 yılında kanun çıkarıldı. Ama politikacılar alanları sınırlayamadığından ve de fiyatı cazip olduğundan fındıklık alan artıp duruyor. Devlet de satılamayacak mala para ödüyor.
Rakiplerimiz içinde "devletin fındıkçılık yaptığı" tek ülke Türkiye. Türkiye'nin yüksek fiyatı dünya piyasasındaki fiyatı belirliyor. Rakipler Türkiye'nin "devlet zoru ile belirlenmiş" yüksek fiyatının 20 cent, 25 cent altında fiyatla mallarının tamamını satarken, Türkiye giderek pazar kaybediyor.
Şu anda Fiskobirlik depolarında geçen yıllardan kalma 300 bin ton fındık stoku var. Bunlar ya denize dökülecek ya da yağ yapılacak. Yağ yapılır ise, çıkan yağ 20 - 30 trilyon lira eder. Halbuki Fiskobirlik devlete 200 trilyon lira, üreticilere 5 trilyon lira borçlu.
Bu yılın alımları için Fiskobirlik devletten 200 trilyon lira bekliyor. Devletin tüm destekleme alımları için bu yıl bulup ayırabildiği imkan ise, topu topu 240 milyar lira.
Fındık, ya kabuklu, ya iç, ya da işlenmiş olarak ihraç olunabilir. Türkiye ihracatının yüzde 75'i kabuklu çiğ fındık, yüzde 25'i işlenmiş iç fındık. Bu oran 1987 yılında da aynı idi. 12 yılda katma değerde artış sağlanamadı.
Turgut Özal fındığın işlenmiş (kavrulmuş, ezilmiş, kesilmiş, biçilmiş) ihracı ve Türkiye'ye daha fazla döviz girmesi için, işlenmiş fındığa teşvik getirmişti. Bu teşvik kalktı.
Türkiye'de büyük ölçüde atıl işleme kapasitesi boş dururken biz 10 bin tonunu olduğu gibi kabuklu, 340 bin tonunu da kabuğunu kırarak fındık ihraç ediyoruz.
Türkiye'de fındık işleme amacıyla 1979 yılında gerçekleştirilen Sagra yatırımları sarsıntı geçirdi. Şimdilerde ihracatta ve fındık işlemede Balsu, Karin, Oltan, Progıda firmaları önde gidiyor.
Fındık fiyatının pahalılığı nedeniyle dış pazarda fındık yerine kullanılan ikame maddeleri özellikle pirinç ihracat pazarımızı daraltıyor. Yoğun bir tanıtım yanında fiyatı düşürebilirsek bir yılda değil ama dört - beş yılda pazarımızı geliştirebileceğimiz söyleniyor.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025