O kırmızı giysili, beyaz sakallı ihtiyara biz "Noel Baba" adını takıp, onu Hıristiyan dinine inanaların Noel kutlamaları ile bütünleştirsek de, Noel Baba'nın, Hıristiyanların "Noel Kutlamaları" ile "göbek bağı" yok. Başkaları onu, "Santa Claus" olarak adlandırıyor. Biz "Noel Baba" diyoruz. Bizim Finike'nin Myra köyünden memleketlimiz olduğunu unuturuz.
Hıristiyanların "Noel" kutlamaları ile, Hıristiyan olmayanların "Yeni Yıl" kutlamalarıyla bütünleşen, kırmızı giysiler içinde dünyayı dolaşan bu beyaz sakallı ihtiyarın ilginç hikayesini bilmeyenlere, duymayanlara bu yılbaşı öncesi tekrarlamak istiyorum.
Niko Efendi, 245 yılında bugünkü Fethiye kasabasının ötesindeki Patara şehrinde doğdu. O yılların en önemli devletlerinden Likya'nın başkenti "Xanthos"ta (bugünkü Kınık) eğitim gördü. Hıristiyanlar arasındaki adete uyarak Kudüs'e gidip döndü. Myra (bugünkü Demre) şehrine yerleşti. 326 yılında da burada öldü. Niko Efendi din adamı değildi, ama papazlar onu Myra piskoposu seçince Niko Efendi gitti. "St. Nicholas" geldi. Piskopos St. Nicholas yaşamı boyunca yaptığı iyiliklerle insanları mutlu kıldı. Demre'yi kıtlıktan, gemicileri kazalardan, masum insanları kötülüklerden kurtardı. Üç kızı olan adama yaptığı iyilik gibi iyilikler yaptı.
Patara kasabasında, üç kızı olan son derece yoksul bir aile yaşıyordu. Üstelik üç kız da evlenmek istiyordu. Fakat düğün yapabilecek kadar paraları olmadığı için de hiçbiri evlenemiyordu. Nicholas ailenin durumunu duydu ve onlara yardım etmeye karar verdi.
Bir gece Nicholas fakir adamın evine giderek bir kese altını pencereden içeri attı ve kimseye görünmeden uzaklaştı. Yoksul aile buna çok şaşırdı ve sevindi. Ancak Nicholas hediyesinin çok az olduğunu düşünerek üzülüyordu. Bundan dolayı ertesi gece bir kese altını daha pencereden atıp gene kimseye görünmeden uzaklaştı. Fakat Nicholas henüz üç kızın da evlenmesi için yeterli altını verememişti.
Üçüncü gece, Nicholas gene geldi. Ama pencereler kilitli olduğundan altın kesesini içeri atamadı. Dama tırmanarak altını bacadan içeri atmayı düşündü. O akşam erken saatlerde üç kız da çoraplarını yıkamış ve kurutmak için şöminenin yanına asmışlardı. Nicholas altını bacadan attığından çorapların birinin içine düştü. Bu altınlar sayesinde üç kız mutlu evlilikler yapabildiler ve çok iyi bir yaşam sürdürdüler.
St. Nicholas ölünce denize yarım saat uzaklıkta olan "Kale" bucağının yakınındaki tiyatronun bulunduğu yere gömüldü. St. Nicholas'ın lahdinin, adını taşıyan kilise içindeki lahit olduğuna inanılır.
St. Nicholas'ın ünü ölümünden sonra da yaşadı. Likya'ya gelen denizciler bir adet geliştirdi. Lahdin üzerinden dökülen şarap St. Nicholas'ın kemiklerini ıslatıp, mezarın altından süzülürken şişelere konuldu. Bu şarabın her derde deva olduğuna, gemicileri kazadan koruduğuna inanıldı. 1087 yılında Cenevizli korsanlar lahdi açtı. St. Nicholas'ın kemiklerini İtalya'ya taşıdı. Bari'de adına inşa edilen bir lahit, ziyaretgah haline getirildi. (St. Nicholas'ın lahdindeki kemiklerinin bir bölümü halen Antalya Müzesi'nde teşhir olunuyor.)
St. Nicholas'ın namı bu tarihten sonra Batı'da yayılmaya başladı. Adına birçok kilise inşa edildi. Romalıların ve Kuzeylilerin kış aylarında çocuklara hediye dağıtma adeti 6 Aralık St. Nicholas günü ile bütünleşti. Hıristiyan dünyasında 6 Aralık günü hem St. Nicholas'ı anma hem hediye dağıtma günü haline geldi. Daha sonraları bu adet, 24 Aralık Noel gününe çekildi.
17. yüzyılda Amerika'ya göç eden Hollandalılar sevgili azizleri Nicholas'la ilgili inançları ve adetleri de Amerika'ya taşıdı. Hollanda dilinde "Saint Nicholas'ın ismi "Sinterklaas" diye yuvarlayarak söylenir. Amerika'ya göç eden Hollandalıların bu söyleyişleri zamanla "Santa Claus" halini aldı.
İyi de, bizim Fethiyeli St. Nicholas nasıl oldu da "kürklere büründü?" "Rengeyiklerinin çektiği kar kızaklarıyla dolaşmaya başladı?" Malum bizim Niko Efendi, Patara ve Kudüs sıcağı dışında bir iklim ile tanışmamıştı.
Noel Baba, Norveçli mitolojik tanrı Vodan'ın imajıdır. Bu anlatıma göre Noel Baba da Vodan gibi beyaz favorili, beyaz atıyla dünyanın etrafında uçabilen kutsal bir kişidir.
Bülent Can'ın Toplum ve Tarih Dergisi'nin 1997 Aralık sayısında yayımlanan yazısında verdiği bilgiye göre Noel Baba'nın 8 rengeyiği tarafından çekilen uçan araba imajı William Gilley'in bir çocuk şiirinden kaynaklanır.
Bugün yaygın biçimde kullanılan Noel Baba çiziminin yaratıcısı ise İsveçli Haddon Sundblom isminde bir ressamdır. Coca Cola firması için çalışan Sundblom, daha önce farklı biçimde resmedilen Noel Baba'yı 1931 yılında sempatik bir ihtiyar olarak çizdi. Coca Cola renklerini simgeleyen beyaz şeritli kırmızı elbiseler giydirdi. Kışın içilmeyen, içerdiği "koko" maddesi nedeniyle çocuklara verilmeyen Coca Cola'nın soğuk aylarda da içiminin yaygınlaştırılmasına ve çocukların içeceği haline getirilmesinde 30 yıl boyunca devamlı yayımlanan Noel Baba'lı reklamın büyük yardımı oldu. Bu reklam ile sadece Coca Cola değil Noel Baba imajı da dünya çocuklarınca benimsendi.
Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025