Ali İhsan İlkbahar, Anadolu otomobilin doğumundan bu yana Koç Topluluğu'nda çalışan bir profesyonel. Eskişehir'deki "Ford kamyon ve motor" yatırımı, "Ford Taunus", "Ford Escord", otomobil üretimi ve nihayet ihracata dönük yeni "Ford İzmit Projesi" onun kaptanlığında gerçekleşti.
Türkiye'de otomotiv konusunu en iyi bilenlerden biridir.
Ali İhsan İlkbahar 60 yaşına geldiği için "zorunlu emekli" olan bir profesyonel.
Necati Arıkan ise, Koç Topluluğu'nun planlama araştırma grubunun başında olan bir profesyonel. Sanayileşme politikaları, Avrupa Birliği konularında uzman. Birçok yatırım projesinin geliştirilmesinde, Koç Üniversitesi'nin fikri altyapısının hazırlanmasında rahmetli Vehbi Koç'un yardımcısı.
O da 60 yaşına geldiği için "zorunlu emekli" olan bir profesyonel.
Koç Topluluğu'nda çok sayıda yeni kuruluşu gerçekleştiren, Koç Bank'ın kuruluşunda ve gelişmesinde büyük emeği olan eski Hazineci Tevfik Altınok'un 57 yaşında "emekli" olduğunu hafta sonunda gazeteler yazdı.
Acaba günümüzde bir profesyonelin başarıda doruğa tırmanma yaşı "emeklilik" yaşı olabilir mi? Bu hem çalıştıran hem çalışan için bir "israf" değil mi?
Belli konularda birikim, deneyim bir günde oluşmuyor. Belli bir zaman süresini gerektiriyor.
Günümüzde "yaşlılık" nüfus kağıdındaki tarihe bağlı olmaktan çıktı. Nice genç insan var "kafası yaşlı", nice yaşı ilerlemiş insan var "kafası genç"... Onun için yaşlılığı ve emekliliği nüfus kağıdındaki doğum tarihine bağlamanın yanlışlığı ortada.
Çalıştıkları firmalar, genç profesyonelleri "kahvede oturmaya yolluyor" ama, genç profesyonellerin "kahvede oturmaları" söz konusu değil.
Onlar çalıştıkları yerler için kayıp ama, iş alemi için kazanç. Onlar şimdilerde firmalarında elde ettikleri birikimlerini, sahip oldukları bilgi ve beceriyi iş alemine arz etmeye hazırlanıyor.
Ali İhsan İlkbahar ve Necati Arıkan kendi danışmanlık şirketlerini kurdular. İş aleminden gelen yoğun talebi cevaplayamayacak kadar yoğun çalışma içindeler. Tevfik Altınok da yakında kendi danışmanlık şirketini kuracak.
Yazıyı (yukarıda anlatılanlara uysa da, uymasa da...) bir hikaye ile bitirmek istiyorum: Karadenizli New York'a gitmiş. Arkadaşı onu gezdiriyor. Rastlantı bu ya... Yüksek binaların birinin balkonundan sarkan bir kadın dengesini kaybedip, havada uçmuş ve de "paaattt" diye duvar dibine yığılı çöplerin üzerine düşmüş. Bizim Karadenizli çöplerin üzerinde cansız duran kadının vücuduna şöyle bir bakmış... Sonra arkadaşına dönmüş. "Hayret yahu..." demiş "- Bu ülkede kadınları amma da genç yaşta çöpe atıyorlar... Bizim oralarda olsa bunu yıllarca kullanırdık!.."
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr