Dışarıdan kredi alamaz isek istikrar programını uygulayamayız. Bırakınız istikrar programını uygulamayı, ekonominin çarkını çeviremeyiz. Ekonominin çarkı dönmez ise elektrikler söner, benzin biter. Bırakınız elektriği, benzini, silah bile alamayız.
Dışarıdan bize kredi verenler ve verecekler, oyunun kaidelerini benimsemiş. Bu kaidelere göre oyun oynamayan ile arkadaşlık etmiyor. Kaideye uymayanı ne kendi sahasında oynatıyor ne de onun sahasında maça çıkıyor.
Diyorlar ki, "futbol 11 kişi ile oynanır. Sahaya forma ile çıkılır."
"- Efendim bizim alışkanlıklarımız var... Bizim ülkenin özel şartları var... Biz sahaya 15 kişi ile çıkarız. Biz gerektiğinde elimizle gol atarız... Forma da giymeyiz. Başımızda kasket, popumuzda şalvar ile top koştururuz..."
Karşı taraf önce uyarıyor "- Böyle futbol oynanmaz. Bu kılıkla maça çıkılmaz." Bu taraf ağlaşıyor "- Bizi sömürge mi sanıyorlar ki? Bize dediklerini zorla yaptıracaklarını mı sanıyorlar ki? Biz istediğimizi yapamayacak mıyız ki? Biz karşı tarafın kuklası mı olacağız ki?"
Karşı taraf anlatmaya çalışıyor: "- İstediğiniz gibi hareket etmekte serbestsiniz. Ama bizle maç yapacak iseniz, 11 oyuncu ile sahaya çıkacaksınız ve de oyuncalarınız forma giyecek... Siz illa da 15 oyuncu ile oynayıp, şalvar giymek istiyorsanız gidin kendi aranızda oyunu sürdürün..."
Sayın okuyucularım buna "karşılıklı bağımlılık ilkesi" deniliyor. Batı ülkeleri işte bu karşılıklı bağımlılık ilkesi içinde yaşamını sürdürüyor. Futbol 11 kişi ile oynanır diyerek başkalarına uyarıda bulunanlar hiçbir zaman kendileri 15 kişi ile maça çıkmıyor. Hiçbiri "Biz el ile gol atarız, ama siz topa elle dokunursanız ceza görürsünüz" demiyor. Onlar da topa el sürmüyor.
Batı dünyası diyor ki; "suç olmadan ceza olmaz". Batı dünyası diyor ki; "insanın suçsuzluğu esastır. İnsanlar suçsuzluğunu ispat zorunda değildir. Suçlayan taraf suçu ortaya koymak sorumluluğunu taşır. Hangi kanuna aykırı hareket ettiği açıklanmadan, suçu ortaya konulmadan insanların hürriyetleri kısıtlanamaz."
Batı dünyası "Türkiye bu şartlara uysun, biz uymayız" demiyor. Biz bu şartlara uyuyoruz, bizimle aynı sahada top koşturmak istediğine göre Türkiye de uymak zorunda... Uymaz ise biz Türkiye ile top koşturmayız, maç yapmayız" diyor.
Üç HADEP'li belediye başkanının gözaltına alınmasının ve tutukluluk kararının çıkartılmasının hukuki nedenlerini açıklamadığımız içindir ki Batı dünyası tepki gösteriyor. "Oyunu kaidelerine göre oynamadığımız konusunda bizi uyarıyor." Hukuki dayanakları açıklayacak yerde "- Bizim özel şartlarımız var... Biz oyunu kendi istediğimiz gibi oynarız. Bize kimse karışamaz" demeyi sürdürürsek sonunda alacağımız cevap şudur: "- Tamam... Siz o halde kendi özel şartlarınıza göre kendi sahanızda, kendi aranızda oynamayı sürdürün. Bizim sahalarda oynamaya kalkmayın."
Bu da olmayacak bir şey değil ki... Bu bir tercih. Bu tercihi yapanlar da var. İşte, Libya, Irak ve Küba... Biz de onlar gibi olmak istiyorsak o da bizim tercihimiz...
HADEP krizi çok kötü bir zamanda ortaya çıktı... Uygulanan istikrar paketinin başarısı, dış kredi ve yabancı sermaye girişine bağlı. Döviz çarkının dönmesi için 2000 yılında kamu sektörü dışarıdan 13 milyar dolar kredi bulacak. Bunun 8 milyar doları ile eski hesapları kapatacak. Net 5 milyar dolar kredi kullanacak. Bankalar 6 milyar dolar bulacak. 4 milyar dolar ödeyecek. 2 milyar dolar net borçlanacak. Enerji yatırımları için 10 milyar dolar kredi girecek. Özelleştirme satışlarından 6 milyar dolar bekleniyor. Özel sektörün halka arzlarından ve borsadan 5 - 6 milyar dolar girmesi gerekir.
Batı dünyası ile ipler kopar ise ve de Türkiye Batı dünyasını karşısına alır ise bu bekleyişler gerçekleşmez. Gerçekleşemez.
Bu yazıyı sakın ha, "Batı bize para verecek diyerek asmayalım da besleyelim mi? Batı krediyi kesmesin diyerek içeridekileri salıverelim mi?" basitliği içinde değerlendirmeyiniz. Burada anlatılmak istenen "karşılıklı bağımlılık" ilkesinin önemidir. Günümüzde insan hakları ve hukuk ilkeleri küreselleşti. Sınırlar kalktı. Din, dil, ırk farkı kalmadı. Bu nedenle İsveç'teki, Hollanda'daki, Sibirya'daki insan Türkiye'deki insan ile ilgileniyor. Sadece kredi göndermiyor. Sağlığı ile ve dertleri ile de ilgileniyor. Artık kimse kimseye "Sen bana para gönder, ötesine karışma, ukalalık etme" diyemiyor.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr