Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hazine’nin Türk lirasına ihtiyacı var. Bunun için Hazine bono ve tahvil satarak Türk lirası ile borçlanmak zorunda.
Hazine borçlanamaz ise memur maaşını ödeyemez. Askere silah alamaz. Yol da yapamaz. Eski borçların faizini ödeyemez. İşte bunun için borçlanmadan duramaz. Faiz ne kadar yüksek olur ise olsun Hazine, Türk lirası ile borçlanmaya mecbur.
Türkiye’nin dövize ihtiyacı var. Döviz geliri, giderini karşılamıyor. Açığı kapatmak için dışarıdan kamu sektörünün, özel sektörün döviz ile borçlanması zorunluğu devam ediyor. Maliyeti ne kadar yüksek olur ise olsun devlet döviz kredisi kullanmaya mecbur.
Türk lirasına sahip olanlar da, dövize sahip olanlar da paralarını bir başkasına borç olarak verirken, geri alıp alamayacaklarına bakarlar. Borçlunun anapara ve faiz ödemesini yapıp yapamayacağına bakarlar.
Yarınının ne olacağı bilinmeyen bir ülkeye, o ülkenin Hazinesi’ne, o ülkenin bankasına, o ülkenin işadamına kimse para vermez. Verenler vadeyi kısa tutar. Verenler faizi yükseltir.

Hazine’nin kullandığı Türk lirası kredisinin de devletin kullandığı döviz kredisinin de faizini halk öder.
Faiz iki rüzgardan etkilenir:
(1) Enflasyon,
(2) Güven...
İstikrar programı ile enflasyon aşağıya çekildikçe faizin düşmesi ve Hazine’nin, devletin faiz yükünün azalması bekleniyor.
Ama görüyoruz ki, enflasyon düştüğü ölçüde faiz düşmüyor. Çünkü, enflasyonun düşmesine rağmen Türk lirası ile borç verenler ile döviz ile borç verenler Hazine’ye, devlete güvenmiyor. Türkiye’de her an bir "kriz çıkar", işler altüst olur diye bekliyor. Beklenen de oldu. 1999 yılı sonunda kriz çıktı. Bu son denildi...
Krizin tahribatı onarılıyordu. Derken efendim, "pattt" diye dün bir kriz daha çıktı.

Dünkü krizde, Türk lirasının faizi yüzde 63’ten yüzde 86’ya, daha sonra yüzde 89’a tırmandı.
Türkiye dışarıdan döviz kredisi almak için çırpınırken ülkeden bir günde 5.1 milyar dolar döviz kaçtı...
Bütün bunlar Türk lirasına, dövize daha yüksek faiz ödemek gerekeceğinin işaretidir.
2000 yılında milli gelirin yüzde 17.0 dolayındaki kısmı, halkın ödediği verginin yüzde 88.0 dolayındaki kısmı iç ve dış borç faizine gitti.

2001 yılında, enflasyondaki düşüşe paralel olarak faizin de gerilemesi, yıl içinde ödenecek iç ve dış borç faizinin milli gelirdeki payının yüzde 10.8’e, halkın ödediği vergideki payının yüzde 52.4’e düşmesi bekleniyordu.
Kriz, güven bunalımına neden oldu. Bu durumda Türk lirasını da, dövizi de borç verecekler faizdeki risk primini artıracak. Hazine, devlet, Türk lirası ve döviz borçlanmasında daha yüksek faiz ödeyecek. Bütün bunlar halkın cebinden çıkacak. Enflasyon olarak, vergi olarak.
Devleti yönetenlerin aralarında görüş ayrılığı olabilir. Ama sokakta kavga edemezler. Ederler ise böyle olur... Olan gene halka olur.