Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Et lüks gıda maddesi oldu. Et tüketimi yarı yarıya azaldı. Et fiyatları artmadığı halde, halk alır ise etin ucuzunu arar oldu. Et talebi azaldı ama, bu az talebi karşılayabilecek miktarda bile hayvan yok. Elinde hayvanı olan bir an önce kestirerek kurtulmak arayışında.
Bunları bana anlatan yirmi yıllık deneyim sahibi bir et tüccarı.
İstanbul'da Bayrampaşa semtindeki Büyük Gıda Merkezi (Mega Center)'nde her tür gıda maddesinin toptan satıcıları var. Bülent Yardımcı, beni Danet'in sahip ve yöneticilerinden Osman Uluçay ile tanıştırdı. Danet bir aile işletmesi. Afyon sanayi bölgesinde et kesim ve et ürünleri işleme tesisleri var. Kesilen etin bir bölümü işleniyor, işlenmeyen etin bir bölümü "karkas et" olarak İstanbul'a getirilip, burada marketlere dağıtılıyor.

Osman Uluçay diyor ki, "Krizden önce karkas etin kilosunu marketlere 3 milyon liradan satardık. Kriz oldu. Her şeyin fiyatı arttı. Karkas etin kilosunu 2 milyon 500 bin liradan veya 2 milyon 600 bin liradan satıyoruz. Talep yüzde 50 düştü. Haftada 100 ton karkas eti 20 firma alırdı, şimdi 100 ton eti 40 firma zor tüketiyor."
Osman Uluçay'ın anlattığına göre, İstanbul gibi büyük şehirlerde ucuz olduğu için "sosis" satışları artmış. "Sosis neden ucuz?" diyerek sordum. Bana anlatıldığına göre sosisin su oranı fazla imiş. İçinde nişasta gibi katkı maddeleri varmış. Bunun için kilosu 2 milyona kadar satılan sosisler ilgi görüyormuş. Halk et ihtiyacını sosis ile gideriyormuş. Anadolu ise henüz sosise alışamamış. Et ürünlerinden en fazla sucuğa talep olurmuş.

Trakya'da, besicilerin süt fiyatının düşüklüğü nedeniyle, süt ineği kesiminin arttığı bana anlatıldı. Et fiyatlarının düşüklüğü nedeni ile de besicilerin ellerinde ne var ise kestirerek kurtulma arayışında imişler.
Artık besiciliği meslek olarak yapan kalmıyormuş. Şu günlerde kesilen hayvanlar ise, kendisi için hayvan besleyen, iki üç baş hayvanı olan çiftçinin malları imiş.
Osman Uluçay diyor ki, "Haftada 500 dana kesiyoruz. Eskiden 500 danayı 50, bilemediniz 60 besiciden satın alırdık. Şimdilerde ise 500 danayı, kapı kapı dolaşarak 400 çiftçiden topluyoruz.
Bu gidiş ile bırakınız bir yıl sonrayı 6 ay sonra Türkiye'de kesime gidecek mal kalmayacak.

Terör ve güvenlik nedeniyle meraların besiciye kapanması, otlakların fabrika veya konut arazileri tarafından yok edilmesi karşısında hayvan besleyenlerin fabrika yemine mahkum kalmalarının ortaya çıkardığı sorunlar anlatılıyor.
Günümüzde ot ile, mısır veya yonca ile beslenemeyen hayvan için bir torba fabrika yemi 8.5 milyon liraya satın alınabiliyor. Bir hayvan bir günde 2 milyon liralık yem yiyor. Buna karşılık 500 - 800 gram et yapıyor. Etin kilosu 2 milyon 500 bin liradan hesaplansa, günde 1 milyon 500 bin liralık et için 2 milyon yem parası ödemenin çarpıklığı ortaya çıkıyor.

Bayrampaşa'da Mega Center'da Engin Mapa ile de tanıştım. Engin Mapa, Namlı Pastırmacı'nın sahiplerinden ve yöneticilerinden biri. İmalathanelerini modern iş merkezine taşımışlar. Dededen kalma işyerini büyütmüşler. İki kardeş sorumlulukları paylaşmışlar. Eti Kayseri ve Afyon'dan İstanbul'a getirtiyorlar.
Mega Center'daki tesislerde pastırma, sucuk, salam, sosis üretiyorlar, paketliyorlar. İmalathaneden günde 3 - 4 ton mamul çıkıyor. Havası alınmış paketleme sistemi ile ürünlerinin saklanma süresini uzatmışlar. Pastırmayı her mevsim bulunabilir ve yenilebilir hale getirmişler.
İstanbul'da "Kayseri pastırması" olur mu? diyerek takılmak istedim. Engin Mapa güldü, "Siz Kayseri'de Kayserililerin mi pastırma yaptığını sanıyorsunuz. Pastırma ustaları Sivas'ın Kızılca köyünden çıkar. Kayseri'de de İstanbul'da da pastırmayı onlar yapar" dedi.