Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye'de halkın normal bir tüketim eğilimi var. Türkiye'nin milli gelirini 100 kabul edersek, bu 100'ün 65'ini özel sektör (yani halkımız) yüzde 10'unu da kamu (yani devletimiz) tüketir.
Tüketim demek, talep demektir. Talep demek üretim demektir. Üretim refah getirir. İstihdam imkanları sağlar. Yeni iş kapıları açar.
Şimdilerde "piyasada yaprak kıpırdamıyor", "kimse alışveriş yapmıyor" diye çırpınanlar, tüketimin azalmasından yakınanlardır. Halk tüketimini iki şekilde kısar: (1) Ya halk fakirleşmiştir, daha az harcama yapar. (2) Ya da halk gelecek endişesine düştüğünden veya faizin cazibesine kapıldığından tüketimi kısar, para biriktirmeye yönelir.
Türkiye'de 1998 yılından 1999 yılına halk büyük ölçüde fakirleşmediğine göre, eğer tüketimde düşme var ise bunun nedeni halkın gelecek endişesi veya faizin cazibesidir.
Tüketimin düşüp düşmediği ağlamalara, sızlanmalara bakılarak değil, rakamlardan anlaşılır.
Ne yazık ki, Türkiye'de iç piyasada satışları gösteren, piyasadaki değişimi kısa sürede ortaya koyan rakamlar derlenmiyor. Yayımlanmıyor.
Bu konuda elimizdeki tek düzenli gösterge, İstanbul Sanayi Odası'nın kendi üyesi kuruluşlardan derlediği aylık üretim ve satış rakamları. İstanbul Sanayi Odası, beyaz ve kahverengi eşya, ev aletleri ve otomotiv sanayiindeki üretim ve satış rakamlarını adet ve değer olarak her ay yayımlıyor. Son bilgiler Ocak - Nisan 1999 dönemine ait. Bu yılın ilk 4 ayındaki satış adetlerine bakılınca görülüyor ki, 1999 yılında satışlar, geçen yıla göre (değer olarak değil miktar olarak / adet olarak) üçte bir oranında düşmüş.
Açık anlatımıyla piyasadaki durgunluk "rivayet" değil... İşadamlarının yersiz "yakınmaları" değil. Bir gerçek var.
Bu gerçeğin de iki yüzü olduğunu unutmayalım. Evet, talep düştüğünden ekonomide sıkıntı var, üreticiler ağlıyor ama... Bir de bu gelişmenin öbür yüzünü düşününüz. Türk halkı neden "huzursuz" ve neden "mutsuz" ki, ihtiyacı olduğu eşyaları almaktan vazgeçiyor veya alımı geciktiriyor? Bu halk temel harcamalarını neden kıstı? Neden korkuyor? Yoksa Türk halkı daha önce çok çok aldı, evi barkı mal doldu. Her şeye doydu da, ondan mı alımı kesti? Bunları tartışmıyoruz. Bunlar gündeme gelmiyor.


Halkımız frene acı bastı


Başlıca malların satışındaki düşme (Ocak - Nisan dönemi)
Beyaz eşyaAdetAdetDeğişim (%)
Elektrikli mini fırın77.79953.574-31.14
Elektrikli ocak146.123121.068-17.15
LPG ocak27.14119.646-27.62
Buzdolabı549.693537.047-2.30
Elektrik süpürgesi479.033314.531-34.34
Otomatik çamaşır makinesi505.028299.702-40.66
Bulaşık makinesi169.865101.135-40.46
Diğer cihazlar
Soba (kömürlü)3.892744-80.88
Soba (gazlı - katalitik)12.6994.352-65.73
Klima6.0143.980-33.82
Dikiş makinesi (Zigzag)30.52926.109-14.48
Termosifon41.79335.320-15.49
Şofben57.66045.789-20.59
Ütü224.000221.338-1.19
Kahverengi eşya
Radyo kaset çalar - Mini müzik seti97.04096.054-1.02
Video3.0952.537-18.03
Renkli televizyon1.926.9851.758.242-8.76
Otomotiv
Otomobil65.46642.891-34.48
Minibüs8.1746.241-23.65
Midibüs1.7861.116-37.51
Otobüs777686-11.71
Kamyon7.3333.555-51.52
Kamyonet7811.45185.79
Traktör7.8275.315-32.09