Sabah Yeniköy’den Taksim dolmuşuna bindim. Köşeye sıkıştım. Gazetemi açtım. "Acep bugün Derviş Bey ne yapmış?" diyerek haberlere bakıyordum. Yanıbaşımdaki yolcu "Abi" dedi, "paralar ne zaman geliyor?" Konuşma havasında olmadığımdan kısa kesmek istedim... "Yakında gelir... IMF’den karar çıktı... Mesele kalmadı." Yanımdaki yolcunun niyeti kötü... Konuşmayı sürdürmekte ısrarcı... "Abi, biz parayı ne zaman alacağız?" diyerek ikinci soruyu yapıştırdı... Baktım ki, olacak gibi değil. Gazeteyi katladım. Çantama yerleştirdim. Başladım, sohbete...
Hemşerim, önemli olan IMF’den kararın çıkmasıdır. Paranın ne zaman geleceği önemli değil. Gelir yavaş yavaş..."
Abicim bize ne zaman dağıtacaklar? Ben onu soruyorum...
Ne dağıtması?
Abicim, IMF parayı kime verdi? Bu millet krizden "keriz" oldu, parasızlıktan kıvranıyor diyerek para göndermiyorlar mı? Tabii ki bize dağıtacaklar...
Nereden çıkarıyorsunuz bunu hemşerim...
Abicim ben hesabımı yaptım... 15 milyar dolar mı gelecek... Böl 60 milyon nüfusa... Kelle başı 250 dolar ediyor. Bizim hanede 8 nüfus var. Gelen paradan bizim eve 2 bin dolar para düşecek. Şimdi benim öğrenmek istediğim, gelen paradan hakkımıza düşeni bankalardan mı alacağız, yoksa muhtarlar mı dağıtacak?
Hemşerim... Sen yanlış anlıyorsun... Bu para sana gelmiyor. Derviş Bey’e geliyor. Bu parayı Derviş Bey istediği gibi kullanacak.
Ne demek istediği gibi kullanacak?
Kamu bankalarının içini politikacılar boşalttı. Özel bankaları sahipleri hortumladı. IMF’den gelen para bu bankaların boşalan kasalarını dolduracak. Böylece bankalar ayağa kalkacak... Bir miktarı da Hazine’nin iç borç faizlerini ödemesine destek olacak.
Abi sen benimle dalga mı geçiyorsun?.. Bu para bedavadan mı geliyor, yoksa borç mu? Borç ise bu borcu kamu bankalarını boşaltan politikacılar ile özel bankaları hortumlayan insanlar mı ödeyecek? Halk mı ödeyecek?..
Hemşerim, IMF bunu Türk milletine rahat etsin diyerek borç olarak veriyor. Faizi ise sen ödeyeceksin, ben ödeyeceğim, millet ödeyecek.
Aman abi... Ne yapıyorsun?.. Bana gelen parayı sen neden başkasına veriyorsun? Bana vermediğin paranın faizini ve taksidini neden bana ödetiyorsun?
Bu işin raconu bu... Sen nereden çıkardın dış yardım parasının sana dağıtılacağını?..
Kriz halkı ezdi. Halkın durumu perişan. Piyasada rüzgar esmiyor. İnsanlar aç diyerek IMF’den para istemedik mi? IMF milleti rahatlatmak için para göndermiyor mu?.. Sen şimdi diyorsun ki, bu para millete dağıtılmayacak... Abi dediklerin doğru ise ben ölmüşüm... Biz evde payımıza düşen 2 bin doları nasıl kullanacağımızın hesabını yaptık. Bakkala borcumuzu ödeyeceğimizi müjdeledik... Şimde n’apçaz?
Böyle bir şey olabilir mi? IMF’den gelen paraya bel bağlanıp hayal kurulabilir mi? Hadi bunu almayı ümit ediyordunuz diyelim... Para bitince ne yapacaktınız?
Abicim bu para bizi sonbahara kadar idare ederdi... Baksana sonbaharda bir kriz daha çıkacakmış... IMF bize acır. Sonbaharda bir miktar daha para gönderirdi. O da halka dağıtılır, halkımız önümüzdeki kışı geçirirdi. Desene dışardan gelen bütün paraya Derviş el koyacak, milletin cebine beş kuruş girmeyecek...
Oyunun kaidesi bu...
O zaman ben bu oyunu oynamıyorum abicim... Madem ki para Derviş Bey’e geliyor, borcu da o ödesin... Bu ne kıyak iş ki, dışardan millet rahatlasın diye para gönderiyorlar. Derviş Bey paraları içi boşaltılan, hortumlanan bankaların kasalarını doldurmak için kullanıyor. Bankaları boşaltanların hesaplarını kapatıyor. Millet gene aç... Üstelik bu para, senin borcun. Sen ödeyeceksin deniliyor... Olacak iş mi abi!.. Dolmuş, Taksim’e ulaştı. Yanımdaki yolcu, "Hadi bana eyvallah" diyerek benden önce davranıp,kalktı, uzaklaştı... Benimle dalga mı geçmişti, yoksa ciddi mi idi?.. Anlayamadım...