Ama artık çok geç... Fransızlar "hayır" da dese, Fransızlar Türk yanlısı diyerek Chirac'ı, Almanlar Schröder'i, İtalyanlar Berlusconi'yi değiştirerek yerlerine Türk düşmanlığına soyunan politikacıları getirse de artık çok geç... Türklerden kurtulamayacaklar. Türkler, Avrupa'nın kanına girdi.Bugün ilginç bir gün... Türklere Avrupa'nın kapısını kapamak için Fransa'da yapılan oylama, Türklerin İstanbul'u 552 yıl önce fethettikleri güne rastladı.Unutmayınız. Avrupa 1453 yılından bu yana Bizans'ı ele geçirerek Anadolu'ya yerleşen Türklerle uğraşıyor. Osmanlı korkusu ile, Türklerin Anadolu'dan çıkarak Avrupa içlerine göç etmesi korkusu ile yaşıyor. Unutmayınız, "Atatürk Türkiye'siyiz" ama biz "Osmanlı'nın çocuklarıyız". Avrupalı, bizi "Osmanlı'nın çocukları Türkler" olarak görüyor. Bugün Fransa'da Avrupa Birliği (AB) Anayasası'nın halkoylaması var... Bu oylama, Türklerin AB üyeliğinin oylamasına dönüştürüldü. "Hayır" oylarının fazla çıkması halinde Türklere Avrupa kapısının kapanacağını düşünenler, söyleyenler var. Biz yapacağımızı yaptık. AB'ye tam üyelik için açıklanan şartların büyük bölümünü yerine getirdik. Kalanını da tamamlıyoruz. Bu noktadan sonra bize düşen Avrupa'dan gelecek ilgisiz ve dengesiz eleştirileri ve istekleri "akılcı bir yaklaşımla" (aşağıdan almadan, ipleri koparmadan) cevaplamaktır.Halen Avrupa'da 5 milyon genç Türk nüfusu yaşıyor. Avrupa ihtiyarladı. Fransa, Almanya, BENELÜKS ülkeleri nüfusu yaşlandı. Bu yaşlı ülkelerin yaşlı nüfusu atalarından intikal etmiş Türk düşmanlığını ağızlarına sakız eyleyerek "vıdı vıdı" ediyor. Biz artık Avrupa'nın gündemine oturduk. Biz eğer kolay yutulur bir lokma olsa idik, koskoca Avrupa'nın burnundan kıl aldırmayan politikacılarının sabahtan akşama, akşamdan sabaha tek dertleri Türkiye olur mu idi?Türkiye "Müslüman" ise başka büyük Müslüman ülkeler de var... Türkiye "Doğu" ise, Doğu'da daha başka büyük ülkeler de var. Fakat Avrupalı için Türkiye "İslam dininin" ve de "Doğu"nun tek temsilcisi. Avrupalı diğer ülkeleri umursamıyor. Türkiye, 1453 yılında Bizans'ı ele geçirerek Avrupa ile bütünleşmek arayışına giren, Avrupa'dan silah zoruyla çıkarılan Osmanlı'nın mirasçısı, devamı olan bir ülke... Avrupa'nın kanına girdik Ülke sınırları nasıl kalkıyor ise kafalardaki sınırlar da kalkacak... Kâğıt üzerinde "hayır" demek hiçbir işe yaramayacak... Hayır demek ile Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesini önleyebileceklerine inansalardı, bu kadar tartışmaya gerek kalmazdı.Ancaaaaakkk... İş "evet" ve "hayır" ile bitmiyor... Avrupa ile bütünleşmek bizim 600 yıllık hayalimiz ama, ondan önce yapacağımız işler var... Avrupa Birliği tartışmaları devam ederken biz kendi işimize bakalım... Mademki Avrupalı olmak istiyoruz, kimliğimizi, farklılığımızı kaybetmeden, eğitim, sağlık, demokrasi, insan hakları, hukuk konularında eksiklerimizi tamamlamamız gerekiyor. Üretimi artırmamız gerekiyor... Bu konularda eksiklerimizi tamamlamadan Avrupa ile bütünleşir isek, eziliriz. Rekabet şansımız olmaz. Mademki, güreş minderini Kırkpınar'dan Brüksel'e taşımak istiyoruz... Brüksel'de yağlı güreş tutmaya imkân olmadığını bilelim. Brüksel'de güreşenler mindere nasıl çıkıyor ise biz de öyle çıkacağız.Sonuç: Bugün Fransa'da yapılacak halkoylaması sonuçları "evet" de olsa, "hayır" da olsa, Türkiye Avrupa'nın gündeminde birinci sırada kalmaya devam edecek. Avrupa'nın artık kanında Türkiye dolaşıyor. Dengeler altüst de olsa, "önünde sonunda", Avrupa Türkiye'ye "mecbur".DÜZELTME: Bu köşede cuma günü yayımlanan yazıda "vergi denetmenleri"nden, yanlışlıkla "vergi denetim memurları" olarak söz etmem, "vergi denetmenleri"ni üzdü. Düzeltirim. guras@milliyet.com.tr Gündemden çıkmayacak