Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Her şey daha iyi olacak... Ama sizler bunu içeride göremiyorsunuz. İyilik arayışına dönük her tedbire karşı büyük bir rezistans var. Negatiflik var...
Türk ekonomisinin son durumunu anlatmaya çalıştığım hanım sözümü böyle kesti... Halbuki ben ona her gün bu sütunlarda yazdıklarımı özetliyordum. Sözümü kesmeden önce ona, yıllardır altyapı yatırımı yapılamadığını, altyapının eskidiğini, artan ihtiyaçları karşılayamadığını, üstyapı konusunda da kamunun ve özel sektörün hiçbir yeni projesinin bulunmadığını, büyük holdinglerin küçülme sürecine girdiğini söylemiştim.
Konuştuğum zarif hanım Londra'da bir yabancı bankanın baş iktisatçılığını yapan bir Türk'tü. Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirmiş, doktora derecesini ABD'nin ünlü Princeton Üniversitesi'nden almıştı. Doktoradan sonra 7 yıl IMF'de çalıştıktan sonra ünlü bir yabancı bankanın baş iktisatçılığına getirilmişti. On beş yıldır Türkiye'yi dışarıdan izliyordu.
"- Ne bu rezistans, ne bu direnç, ne bu negatiflik?" diyerek konuşmasını sürdürdü. "Enflasyon yüzde 70'lerden yüzde 30'lara iniyor... Hani yüzde 20'ye inecekti? Olmadı işte deniliyor. 'İndi ama yakında çıkacak' diyerek iddiaya giriliyor. Faizler yüzde 140'lardan yüzde 40'lara iniyor, 'Herkes faiz ile geçiniyordu, faizler düştü halk perişan' diyerek faiz politikasına karşı direnç gösteriliyor. Hükümet memura, işçiye en az enflasyon oranında maaş ve ücret zammı taahhüdünde bulunuyor... 'İşçi, memur enflasyona karşı ezdiriliyor' diye feryat ediliyor.
Türkiye yirmi beş yıl enflasyon altında ezilmiş, memur, işçi perişan olmuş. Yüksek faizi halk ödemiş. Şimdi hem enflasyon, hem faizler iniş yoluna girmiş. İnsanlar sevinecek yerde, mutsuzluk içinde.
Bugüne kadar yakınılan ne idi? Türk ekonomisine birkaç ailenin, birkaç holdingin hakim olduğu iddia ediliyordu. Bu ailelerin, holdinglerin ekonomik gelişmenin ilk günlerinde suyun başını kestikleri, iğneden ipliğe, otomobil üretiminden bakkallığa, demir çelikten kibrite her şeyi bunların ürettiği, kredileri ve dövizi bunların kullandığı, bu nedenle başkalarına fırsat ve imkan tanınmadığı söyleniyordu. Şimdi 'büyükler kötü durumda, küçülmeye başlıyor, yatırım yapmıyor' şeklinde ağlaşanlar var... Bu gelişme ağlaşılacak değil sevinilecek durum. Artık büyüklerin hakimiyeti ortadan kalkıyor. Piyasa herkese açılıyor. Fırsat eşitliği doğuyor. Büyüklerin bıraktığı alanlardaki boşluğu yeni müteşebbisler dolduracak. Bankalar kredileri bu yeni müteşebbislere verecek. Onlara işlerinde yardımcı olacak. Güneydoğu Asya'da Asya Aslanları, Asya Kaplanları böyle gelişti. Türkiye de bu yola girdi. Ne diye bu gidişe direnç gösteriyorsunuz? Eski düzen, on ailenin, beş holdingin hakimiyetini sürdürmek mi istiyorsunuz?
Yabancı sermaye gelmiyor diyerek ağlaşmak da yersiz. Gelecek. Ama önce Türkiye şu özelleştirme işini tamamlasın, kamu bankalarını özelleştirsin. Bankacılık sistemi şeffaflaşsın. Yabancı bankalar gelmek için bekleşiyor. Enerji, ulaştırma, haberleşme konusunda kamu sektörü piyasadan elini çeksin. Yabancılar gelecek...
Türkiye'de kişi başı gelir 3 bin dolar ama, Türkiye'nin toplam milli geliri 200 milyar dolar. Nüfusu 65 milyon. Türkiye'nin çevresinde, Balkanlar'da, Ortadoğu'da bu büyüklükte milli gelire ve nüfusa sahip ülke yok. Böyle bir pazara yabancı, yatırım için neden gelmesin? Yabancının gelmesine biz direnç gösteriyoruz. Gelmesinler diyerek kapıyı kapatıp sonra da negatif söylemlere başlıyoruz: 'Biz fırsatı kaçırdık' diyerek ağlaşıyoruz. Fırsat kaçmadı. Fırsat kapının önünde. Bu defa ne kadar rezistans (direnç) gösterirsek gösterelim, geriye dönüş olmayacak. Türkiye iyiye gidiyor. Özelleşme geç de olsa yapılacak. Enflasyon düşecek. Kamu, piyasadan çekilecek. Bankalar yeni müteşebbisleri kredileyecek. Yeni firmalar ortaya çıkacak. Üretim ve ihracat artacak. Yabancı sermaye gelecek. Yeter ki şu 'negatiflik'ten kurtulalım. Biraz iyimser olalım. Rezistans (direnç) iyiye gidişi önleyemeyecek ama, geciktiriyor. Negatiflik iyiye gidişi önleyemeyecek ama, insanlar gereksiz yerde mutsuz oluyor.
Türkiye'de inanılamaz bir dineç var. 'İyiye gidiyoruz. Biraz omuz verelim de bir an önce hedefe ulaşalım, bu çabalara biraz da biz katkıda bulunalım' diyecek yerde nerede ise herkes, 'aman iyiye gidiş dursun da eski kötü günler gelsin' diyecek durumda..."
İşte böyle sayın okuyucularım.
On beş yıldır Türkiye'yi dışarıdan izleyen iktisat uzmanı hanım bunları söyleyince, bana söyleyecek bir şey kalmadı?


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr