Hiçbir şey eskisi gibi olamayacakNasrettin Hoca'nın hikayesinde olduğu gibi önce eşeği kaybettik. Sonra bulduk. Şimdi eşeği bulduk diye seviniyoruz ama... kaybettiğimiz eşeğin sadece ön ayağı topaldı. Kaybolduktan sonra arka iki ayağı da kırılmış. Şimdi ön ayağı topal, arka iki ayağı kırık eşek ile kaldık baş başa!
2000 yılı başında ekonominin durumu kötü idi. İstikrar programı ile iyiye doğru gidiyorduk. İyiye doğru gidiyoruz derken, pattt diye bir banka krizi çıktı. Ekonominin durumu kötünün kötüsü oldu. İki haftada kötünün kötüsünden felakete doğru yol göründü. IMF'den yardım istedik. Felaketten döndük. Kötünün kötüsü duruma razı olduk.
IMF ve Dünya Bankası'ndan geleceği müjdelenen parasal yardımlar felaketi önledi ama, bu yardımların "krizin yaralarını sarmasına" imkan yoktur.
Hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.
(1) Hazinemiz finansman açığını kapatmak için Türk lirası ile borçlanmak zorundadır. Ülkemiz döviz açığını kapatmak için dışarıdan döviz bulmak zorundadır. Bu işlere bankalar aracılık eder. Bankalar dışarıdan borçlanır. Getirdikleri döviz ülkenin döviz açığını kapatır. Dövizi bozdurarak aldıkları Türk lirası ile de Hazine bonosu satın alırlar. Böylece Hazine'nin de finansman açığı kapanır.
Son bankacılık krizinde, Hazine bonosuna büyük miktarda para bağlayan bankalar sıkıntı geçirdi. Faiz yükselmesi karşısında Hazine bonoları değer kaybetti.
Bankalar bundan sonra Hazine bonosuna eskisi kadar ilgi göstermeyecek. Gösteremeyecek. Hazinemiz bono satmakta zorlanacak. Bono faizleri yukarı çıkacak.
(2) Bankacılık krizi ve bu kriz nedeniyle faizlerin tırmanışı bankaları yordu. Yirmi beş gün sonra bankalar yıllık bilançolarını bağlayacak. 2000 yılı bilançoları sağlıksız çıkacak. Bu bilançolarla bankalar yurtdışından eskisi kadar kolay borçlanamayacak.
(3) Önce Hazine bonosu faizleri, sonra banka kredilerinin faizleri yukarı çıkacak. Faiz yükselmesi reel ekonominin maliyetini artıracak. Firmaları zorlayacak. Enflasyon hedefini saptıracak.
(4) Bu durumda 2001 yılı için ekonominin dengelerini tekrar gözden geçirmek zorunluluğu var. Bütçenin tekrar gözden geçirilmesi lazım.
(5) 2000 yılı başından bu yana uygulanan istikrar programına şöyle veya böyle insanlar ve piyasa güvenmeye başlamıştı. Güvenin yok olması enflasyonu, faizleri, yatırımı ve üretimi olumsuz etkileyecek.
İnsanlar ve piyasa uzun süre likit kalmak isteyecek. Orta ve uzun vadeli yatırımdan kaçınacak.
(6) Bu durumda piyasa nasıl canlansın? Piyasa bugünkü çizgide gider ise ne iyi...
(7) Hükümet özelleştirmede hızlanma niyetini açıklıyor. İyi de... Özelleştirilecek kuruluşları kim satın alacak? İçeride para yok. Dışarıda Türkiye'ye güven zedelendi... Böyle bir ortamda satacağım demek kolay da satmak zor.