Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Neyzen Tevfik tarafından "ney" ile seslendirilen on altı eser ile kendi sesinden bir şiiri Kalan Müzik Yapımevi tarafından banta ve diske kaydedilerek yayımlandı.
Bu, sıradan bir bant kayıt çalışması değil. Bir arşiv çalışması ve bir Neyzen Tevfik belgeseli. Hasan Saltık yönetiminde bir araştırmacı grup, arşivleri karıştırmış, radyo kayıtlarını eşelemiş, sağda solda bulunan belgeleri, kayıtları bir araya getirmiş. Kubilay Dökmetaş yıllardır biriktirdiği Neyzen Tevfik görsel ve ses kayıt arşivini açmış, "Neyzen Tevfik ve Azab - ı Mukaddes'i" isimli kitabın (Tunca Yayınevi, 1983) yazarı Mehmet Ergün, disk ile beraber satılmak üzere Neyzen Tevfik'in hayat hikayesini tekrar kaleme almış. Hicivlerinden, şiirlerinden seçmeleri bir araya getirmiş.
Neyzen Tevfik hikayesi ve ses kayıtları plakçılarda 8 milyon liraya satılıyor.
Şimdi de, tanımayanlara, bilmeyenlere Neyzen Tevfik'in hayat hikayesini özetleyeyim. Neyzen Tevfik 1879 yılında Bodrum'da doğdu. Babası "rüştiye" başmuallimi idi. Yedi yaşında iken, okulda, "ney" ile tanıştı. On üçünde iken babası Urla Rüştiyesi'ne tayin oldu. Urla'da "Berber Kazım"dan ney dersleri aldı. Ama 1893 yılında ilk sara nöbetini geçirdi. Annesi ile İstanbul'a tedaviye gitti. Hastalığı kontrol altına alınamadığından okuldan çıkarıldı. Urla'dan İzmir'e geçti. İzmir Mevlevihanesi'nde ney çalmaya başladı. Arapça, Farsça öğrendi. İzmir'e sürgün gelen ünlülerle ve bu arada kendisine hicvin kapısını açan Eşref ile tanıştı. On dokuzunda iken İstanbul'a geldi. "Galata ve Yenikapı mevlevihaneleri"nde zamanın ünlüleriyle dost oldu.
Saraya karşı söylemleri ve hicivleri nedeniyle rahatsız edilmeye başlanınca 1902 yılında Mısır'a kaçtı. 1908 yılında geri döndü. 1910 yılında Cemile Hanım ile evlendi. Kızı Leman üç aylıkken, karısı kızını alarak babasının evine kaçtı. 1919 yılında ilk kitabı "Hiç" yayımlandı. Alkol komaları başladı. 1920'de ilk defa tımarhaneye girdi. 1923 yılında Ankara'ya gitti. 1924 yılında "Azab - ı Mukaddes"i forma forma yayımlamaya başladı ama, iki forma sonra yayın durdu. 1926 yılında Atatürk ile tanıştı. 1927 yılından sonra sara ve alkol komaları nedeniyle Toptaşı Tımarhanesi, Zeynep Kamil Hastanesi ve Bakırköy Akıl Hastanesi üçgeninde geçen bir hayatı oldu. 1949 yılında bulunabilen eserleri "Azab - ı Mukaddes" adı altında bir kitapta toplandı. Ney çaldı, hiciv yazdı. Sokaklarda yattı, kalktı. 1953 yılında öldü.
Siyaset adamları, toplumsal sorunlar, ünlü kişiler ile ülkenin ve halkın durumunu konu alan hicivleri ve şiirleri vardır. Para, mal ve üne önem vermeyen, "hiç"e kucak açan Neyzen Tevfik, "...her ne türlü şekl - i hayat varsa, hepsinin üstüne çadır kurup oturdum" der.
Sayın okuyucularım, Neyzen Tevfik, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra da Osmanlı'da hiçbir şeyin değişmemesi üzerine 1909 yılında şu dörtlüğü yazmıştı:

Şahid - i şevk - u safa etmez teveccüh bizlere,
Yaver - i bahtı ezelde gırtlağından boğmuşuz,
Safha - i mazi mülevves, hal bok, ati kenef,
Mader - i hürriyetin guya g.tünden doğmuşuz.

Hasan Pulur Usta bu dörtlüğü anlaşılır dile şöyle dönüştürüyor: "Mutluluk bize yönelmez / Biz kaderi gırtlağından boğmuşuz / Geçmişimiz pis, halimiz bok, geleceğimiz kenef / Sanki biz Hürriyet Ana'nın kıçından doğmuşuz."
Yıl 2001... Bu dörtlük "hal - i pür melal"imizin aynen devam ettiğini göstermiyor mu?
Neyzen Tevfik bir akşam içtikten sonra, geceleyecek yer ararken radyoevine sığınmış. Gece nöbetçileri onu misafir etmişler. O sızmadan önce şiir söylemiş, ney üflemiş. Bunlar tek taraflı bir taş plağa kaydedilmiş. Bu taş plaktaki şiir, Kalan Müzik Evi tarafından yayımlanan diskte Neyzen Tevfik'in kendi sesinden veriliyor:

Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr - i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyleyemez hande - i hurrem de geçer,
Devr - i şadi de geçer gussa - i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an - ı dem adem de geçer.

Bu tecelli - i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlayan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz - ı kazanın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest - i kaderle bu şu'unun filmi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule - i Cem de geçer.

İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad - ı mafihadan,
Niyyet - i hilkatı bu aşk - ı cihan aradan,
Önü yokdan, sonu bokdan, bu kuru da'vadan
Utanır gayret - i gufranla cehennem de geçer.

Ne şeriat, ne tariykat, ne hakiykat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane - i Adem de geçer.

(Sayın okuyucularımdan rica: Neyzen Tevfik araştırmacıları eşi Cemile Hanım ile kızı Leman hakkında bilgi ve belge bulamıyorlar. Leman Hanım hayatta ise, onun da çocukları var ise, lütfen bilgi veriniz.)