Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ferit Devellioğlu'nun "Argo Sözlüğü"nde "racon" kesmenin "mahkeme edip hüküm vermek" olduğu yazılıdır. Anlaşmazlığa düşen taraflar, "işe devleti, mahkemeleri, polisi karıştırmak istemiyorlar ise" ve de iş "gıllı - gışlı" bir iş ise, mahkeme yerine "baba"ya giderler. "Baba" onlar için "racon keser". Onlar da "Baba"nın dediğine uyarlar.
Devlet ile "imtiyaz sözleşmesi" yapacak, imtiyaz sözleşmesi ile Türkiye'den iş alacak yabancı yatırımcıların ve yabancılarla bağlantılı Türklerin arayışı da bu: "İmtiyaz sözleşmelerinde anlaşmazlık olduğunda Türk Danıştayı, Türk mahkemeleri işe karışmasın, yurt dışında tahkime (hakeme) gidelim" diyorlar.
Açık anlatımıyla yurt dışında bir "Baba" bulalım, Baba "racon kessin" istiyorlar.
Devlet "imtiyaz sözleşmelerinde" kendi Danıştay'ına, kendi hukuk sistemine, kendi mahkemelerine güvenmeyip, "racon"a gitmeyi kabullenir, bunun için Anayasa değişikliği yapar ise, Türk halkı ne yapsın? Türk halkı kendi Danıştay'ına, hukuk sistemine, mahkemelerine nasıl güvensin? Kapatalım Danıştay'ı ve mahkemeleri, halk her türlü anlaşmazlığında bir "Baba" bulup "racon kestirsin"... Racon sonucunu da "Devletin icra mercileri" yerine, "Mafyanın tetikçileri infaz eylesin". Olsun, bitsin...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bu hafta TBMM'de görüşülecek olan tahkimin sadece enerji sektöründe 12.9 milyar dolarlık projenin önünü açacağını ilan etti. Daha önceden Başbakan, "imtiyaz sözleşmelerine tahkim şartının konması ile" Türkiye'ye 60 milyar doların gireceğini söylemişti.
Bu rakamlar doğru ise, "imtiyaz sözleşmelerinde tahkime karşı olanlar" haklı demektir. Demek ki, bu tahkim yabancı sermayeye veya yabancı sermaye ile bağlantılı Türklere, imtiyaz sözleşmelerinde öyle yağlı ballı imkan, öyle farklı kazanç kapısı açıyor ki, tahkim ile birlikte hücum başlayacak.
Zülfikar Doğan uyarıyor; "İmtiyaz sözleşmeleri"ne konu olacak altyapı yatırımları ve hizmetleri "enerji, doğalgaz, ulaşım, elektrik üretimi" gibi olmazsa olmaz ve vazgeçilemez kamu hizmetleridir. Bedeli ne olur ise olsun, halkın bu hizmetleri almaktan vazgeçmesi mümkün değildir. İşte bunun için bu nitelikteki hizmetleri yabancılara veya yabancılarla ilişkili Türklere devrederken, bu imtiyaz devrinin kamu yararına olup olmadığını, kamu adına / halk adına birisinin denetlemesi gerekir.
Son bir nokta var: Tahkim konusu, gereğinden fazla "abartıldı"... Tahkimden yarar bekleyen üç - beş yabancı yatırımcı ve yabancılarla bağlantılı Türkler bunu Türkiye'nin gündeminin başına oturttu. Olmazsa olmaz hale getirdi.
Anayasa'nın "antidemokratik" olduğunu yıllarca söyleyenler, Anayasa'da Seçim Kanunu'nun zorunlu kıldığı değişiklikleri yapmayanlar şimdi tahkim için Anayasa'yı değiştirmeye çalışıyor.
Demek ki şu günlerde Türkiye'nin tek derdi "tahkim", Anayasa'nın değiştirilmesi gereken tek maddesi "tahkim" ile ilgili maddesi...
Önce hükümeti, politikacıları "gaza getirenler", şimdi de "halkımızı gaza getiriyor"...