Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ÖLDÜK, bittik, mahvolduk... Ama... Allah'a şükür ihracatta durum iyi. Bundan iyisi can sağlığı. Rusya pazarı yüzde 31.8 oranında daraldı. Asya'daki devletler geçen yıla göre daha az mal çekiyor. İran'a giden mallar yarı yarıya indi... Bütün pazarlara dampingli mallar girdi.
Bütün bunlara rağmen 1998 yılının ilk on ayında toplam ihracat gelirimiz, geçen yılın gerisinde değil. "Birazcık" da olsa üzerinde. Devlet İstatistik Enstitüsü, Ocak - Ekim ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı:
- 1998 yılının ilk on ayında ihracatımız (dışarıya sattığımız mallar karşılığı giren dövizler) 21.4 milyar dolar. Geçen yılın aynı döneminde yaptığımız ihracat karşılığı gelen para 21.3 milyar dolardı. Binde 4 oranında da olsa, geçen yılın üzerinde bir ihracat geliri sağlamışız.
- 1998 yılının ilk on ayında ithalatımız (gelen mallara karşı ödenilen döviz) 38.1 milyar dolar. Bu rakam, geçen yılın aynı döneminde 39.2 milyar dolardı. İthalata geçen yıla göre yüzde 2.9 oranında daha az para ödemişiz.
Türkiye'nin dışalımlarına (ithalatına) ödediği dövizin yüzde 22'si sermaye mallarına (makine ve teçhizata), yüzde 65'i ara mallara (hammadde, sanayide kullanılan malzeme, makine parçası ve benzerine) yüzde 12'si tüketim mallarına (muz, sigara, peynir, içki gibi maddelere) gider.
İthalata giden dövizin artmaması, azalması genelde, ekonomide durgunluğun işareti sayılır.
İthalat azaldığına göre demek ki, yatırım yapılmıyor. Üretim durdu ki, hammadde ve malzeme getiren azaldı denilir.
1998 yılının ilk on ayının ithalat rakamlarını değerlendirirken, dünyada petrol fiyatlarının ucuzlaması nedeniyle petrole daha az para ödediğimiz, makine ve teçhizat fiyatlarının da durgunluğu nedeniyle gerilediği, hammadde fiyatlarında genel bir düşme belirdiği dikkate alınmalıdır. Bunlar dikkate alınırsa, ithalat harcamalarında on ayda görülen yüzde 2.9'luk gerilemenin de "dövünülecek" bir durum ortaya koymadığı anlaşılır.
- İthal ettiğimiz malların fiyatları ucuzladığı gibi, ihraç ettiğimiz malların fiyatları da ucuzladı. Bu nedenle itharacatçımız aynı dövizi getirmek için daha çok mal sevkediyor. Ama çark dönüyor.
İhracatçımız Rusya pazarında mal satamayınca, Batı pazarına yönelmiş durumda. İlk on ayda, İtalya pazarından (ne yazık ki şimdi kapandı) yüzde 14, ABD pazarından yüzde 12, Fransa pazarından yüzde 8 oranında daha fazla ihracat geliri sağlamış durumdayız.
Her şey çok mu mükemmel? Hiçbir tehlike yok mu? Tabii ki var.
- Son beş aylık toplam ihracat geliri (Haziran - Ekim ayları ihracat geliri) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 oranında bir gerilemeyi gösteriyor. Demek ki son aylarda bir gevşeme var.
- İhracatta siparişler uzun dönemlidir. Genelde yıllık satışlar yapılır. Eğer şu dönemlerde siparişlerde bir daralma varsa bu önümüzdeki dönemleri etkiler.
Dahası da var. Dünya üretiminin yüzde 20'sini gerçekleştiren ülkelerde resesyon var. Dünyada büyüme hızı yüzde 3.1'den yüzde 2.0'e düştü. 1997 yılında yüzde 9.7 olan dünya mal ve hizmet hacmindeki büyüme, 1998 yılında yüzde 3.7'ye geriledi. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde büyüme durdu.
Bütün bunlara rağmen Türkiye ihracatını sürdürüyor. Hatta ve hatta tekstil, giyim sektörü ürünleri ihracatında bile düşme yok. Deri eşya ve ayakkabı ihracatı geriledi o kadar.
Bilir bilmez, ikide bir "devalüasyon olmalı", diyenlere, "ihracat durdu" söylentisi yayarak devalüasyon tellallığı yapanlara bilgi için arz olunur.







Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr