Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sayın okuyucularım. Halkımız daha çoook bekleyecek!.. Çünkü halk krizin sona ermesini bekliyor ama, krizi sona erdirecek olanlar da başka şeyler bekliyor:
(1) IMF ve Dünya Bankası, "DSP’nin kongresi"ni bekliyor. "Du’bakalım" diyor. "Ecevit n’olacak? Gidecek mi, kalacak mı? Hükümet yıkılacak mı, ayakta mı kalacak?" Kongreden önce paraları gönderip, sonra "muhatap bulamayacak duruma düşmek istemiyor."
(2) Yabancı yatırımcılar, "Anayasa Mahkemesi’nin Fazilet Partisi ile ilgili olarak kapatma kararı verip vermeyeceğini bekliyor." Doğrusunu isterseniz geçen yılın sonunda ilk krizin patlamasının ardındaki para hareketinin sebebi de budur. Yabancı yatırımcı biliyor ki, Türkiye "seçim ortamı"na girdiği an her şey rezil olur. Yabancı yatırımcı parasını "rezil etmek istemiyor". Onun için "Du’bakalım" diyor, "Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi’ni kapatacak mı, kapatmayacak mı?" Anayasa Mahkemesi ise, yılan hikayesi gibi davayı uzattıkça, yabancı yatırımcılar sadece piyasaya girmemekle kalmıyor, yavaş yavaş "soğumaya" başlıyor.

(3) Bizim piyasalarımız ise döviz fiyatını bekliyor. Bizim piyasalarımız ve de piyasalarımızın oyuncuları "arz ve talebe göre faiz ve döviz fiyatı" oluşmasına alışık değil. Çünkü bizim piyasaların işlem hacmi ve oyuncu sayısı az. Bizde bu nedenle satan hep ucuz satıp kandırıldığı, alan ise hep pahalı alıp kandırıldığı endişesi ile yaşıyor. Onun için oyuncular "Du’bakalım" diyor. "Doların, markın fiyatı bir yere otursun. Ondan sonra piyasaları açalım..." Bu durumda piyasa bir türlü açılamıyor.
(4) Merkez Bankası da bekleyenler kervanına katıldı... Merkez Bankası’nın da kafası karışmış durumda... Acaba doların satış fiyatı ne olmalı? 850 - 950 bin deniliyordu... Olmadı. Bir milyon, 1 milyon 100 bin lira deniliyordu... Olmadı. Şimdi 1 milyon 200 bin ile 1 milyon 300 bin lira arasında... Ammmaaaa... Acaba çok mu indirdik? Yoksa çok mu bindirdik?

Anayasa Mahkemesi’nin kararı üç ayda mı, üç yılda mı çıkar? Bilemeyiz. Ama Ecevit’in kongresinin sonucu pazartesi sabahı belli olacak. Geriye kalıyor döviz fiyatındaki belirsizlik. Burada çok büyük bir sorun var... Sorun yapısal sorun. Sorun Türk piyasalarının "serbest döviz kuru"nu taşıyıp taşıyamayacağı...
1988 yılındaki "serbest faiz" denemesindeki başarısızlık bu konuda ümitli olmaya imkan vermiyor. 1980 yılında Merkez Bankası yüzde 80’lerde dolanan faizi serbest bıraktı... Bir banka faizi yüzde 90’a, öbürü yüzde 110’a, bir başkası yüzde 130’a çekti... Merkez Bankası baktı ki, faiz yüzde 200’lere gidiyor, "işin sonunu düşünmeden her banka faizi tırmandırıyor", serbestiye son verildi. Merkez Bankası birikimli yıllık faizin yüzde 85’i geçmemek şartı ile faizin bankalarca serbestçe belirlenebileceğini açıkladı.
Bu defa da olacak odur... Bir süre sonra Merkez Bankası, dövizin serbest fiyatını, bir tavan ile bir taban arasına hapsedecek. Bant içinde fiyat serbestisini getirecek. Türk piyasası bunsuz yapamaz.
İşin kötü yanı şu... Bekleye bekleye günler geçiyor... Deneme yanılma yolu ile halkımız perişan oluyor. Dövizi kazığa bağlayalım, faizi serbest bırakalım dediler... Olmadı... Şimdi faizi kazığa bağladılar, dövizi serbest bıraktılar. "Du’bakalım n’olacak?" diye bekliyorlar. Bu da olmazsa ikisini birlikte kazığa bağlayacaklar. O da olmaz ise ikisini birlikte serbest bırakacaklar. Açık anlatımıyla daha çok bekleriz.