BU Türkiye, acayip bir Türkiye... Herkesin aklını karıştırdığı gibi IMF'cilerin de aklını karıştırıyor. IMF'ciler ne yapacaklarını şaşırıyor. IMF Türkiye'ye yeşil ışık yakmıyor. Para vermiyor. Türkiye gidiyor. Avrupa piyasalarından istediği kadar para buluyor.
Olacak iş mi bu?.. Ama oluyor. Burası Türkiye abicim!..
Sayın okuyucularım, size güzel haberlerim var: Türkiye 1999 yılında da dövizsiz kalmayacak. Enflasyona, istikrarsızlığa, seçim ortamına, içteki dıştaki sorunlara rağmen Türkiye döviz kredisi bulacak. Bulduklarımız, bulacaklarımızın teminatıdır!..
- 1998 Kasım ayında 3 yıl vade, yüzde 9.5 faiz kuponu ile 1 milyar Alman markı bulduk.
- 1998 Aralık ayında 10 yıl vade (5 yılda geri satma opsiyonu) ve yüzde 12 faiz kuponu ile 200 milyon Alman markı bulduk.
- 1999 Şubat ayında 4 yıl vade yüzde 9.25 faiz kuponu ile 750 milyon Alman markı bulduk.
- Şu günlerde iki Avrupa bankası aracılığıyla 5 yıl vade ve yüzde 9.5 faiz kuponu ile 500 milyon Euro parası daha bulmak için yoldayız. Karşı taraf 500 milyon Euro parası yerine 1 milyar Euro parası verelim diyor.
Tabii ki, dış piyasalardan borçlanmada vade ve faiz oranı önemli. Vadeyi kısaltıp, faizi yükselttikçe para bulmak kolay ama... Bazı konjonktürel dönemler var ki, para bulunamaz. Bazı ülkelerin adı o kadar kötüye çıkmış ki para bulamaz. Bir ülkenin riski, başka anlatım ile adının kötüye çıkması, başka anlatımla yarattığı güvensizlik, başka anlatımla ekonomisinin güçsüzlüğü, borçlanma maliyetini yükseltiyor.
Borçlanma maliyeti iki kalemden oluşuyor: (1) Libor ve de şimdilerde Eurobor denilen piyasadaki para fiyatı. (2) Bunun üzerine eklenen ve ülkenin riskine göre büyüyen fark (spread) rakamı. Londra'daki bankalar arasındaki faiz oranını gösteren Libor'un yerine şimdilerde Avrupa Birliği bankaları arasındaki Euro işlemlerinde oluşan faiz oranını gösteren "Eurobor" aldı.
Eurobor (Avrupa Birliği bankaları arasındaki işlemlerde oluşan faiz) oranı şimdilerde 5 yıllık vadeli borçlanmalar için yüzde 3.66 dolayında.
İhraç edilecek 5 yıllık tahvillerin 100 marklığı 99.50 Euro'dan satışa sunulacak. Demek ki tahvili satın alanlar yıllık yüzde 9.63 net getiri karşılığı paralarını kullandıracak.
Bunun anlamı, yüzde 3.66 Eurobor faizinin üzerine, Türkiye riskini dikkate alanların 5.97 spread (fark) ile Türkiye'ye kredi verdikleridir. (3.66 + 5.97 = 9.63)
Bir ülkenin dış kredi kullanımındaki borçlanabilme gücünün bir göstergesi, önceki borç senetlerinin piyasada fiyatının düşüp düşmediğidir. Önceki bonoların, tahvillerin fiyatları ve faiz oranları, ülkenin piyasa durumunu ortaya koyar.
Bizim 1999 Şubat ayında 4 yıl vade ile çıkardığımız 9.25 kupon faizli tahvilleri Eurobor artı 5.77 fark ile işlem görmekte. Aynı vadeli tahvilleri Venezuella 6.0, Brezilya 8.22, Rusya 34.0, Arjantin 6.0 fark puanı ile satabiliyor.
Demek ki, Türkiye Brezilya'dan daha ucuz maliyet ile borçlanabiliyor.
Şubat ayında Türkiye'nin piyasada 100 marklığını 99.50 marka sattığı tahvillerin bugünlerde piyasa fiyatı 100.50 mark oldu. Demek ki, Türkiye'nin kağıdına güven arttı. Kağıdın fiyatı yükseldi. Getirisi düştü. İnsanlar bu kağıtları ellerinde tutuyor.
İşte IMF'cileri şaşırtan da bu gelişmeler. Zavallı IMF'cilerin akılları karışıyor... "- Acaba bizim göremediğimiz, bilemediğimiz bir başka Türkiye mi var... Hesaba, kitaba, rakama bakarsan ülkenin çoktan batmış olması lazım... Kimsenin para vermemesi lazım. Ama Türkiye ayakta... İstediği kadar borç bulabiliyor!.."
İşte böyle sayın okuyucularım... Türkiye 1999 yılında da istediği kadar dış kredi bulabilecek... Önemli olan bu pahalı kredilerin doğru dürüst işlerde kullanılması.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025