Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Uçurumun bir yanında otlar kurumuş. Kurtlar etrafa saldırıyor. Uçurumun öbür yanında toprak bereketli. Sular akıyor. Çaresizliğimizi, ağlaşmamızı gören birileri, yardım etmek için iki yakanın arasına bir ip germişler. "Haydi geçin bu ipin üzerinden öte yakaya" demişler.
İpin tam orta yerinde feryada başladık. "Çok zorlanıyoruz... Bu ip çok gergin... Ayaklarımızı acıtıyor... Daha fazla yürümek istemiyoruz... Gevşetin ipi!.."
İşin şaka yanı yok. İp gevşediği an ipin üzerinde duramayız. Geri de dönemeyiz. Sadece yere çakılırız.
Sayın okuyucularım... Bu işin artık geri dönüşü yok. İnce ayarı yok. Zamanı uzatma imkanı yok... Türkiye ya bu IMF programını uygulayacak... Ya da uçuruma yuvarlanacak.
IMF programı iyi mi idi, kötü mü idi? Bunları tartışmak için zaman çok geç... Türkiye ipin üzerine çıktı... Şimdi ipin üzerinde. Bir şikayeti var ise, yapacağı tek şey, ipin üzerinde vakit geçirmeden, hızla ilerlemek, geçiş süresini kısaltmaktır... Mızmızlanıp adımlarını yavaşlatır veya durur ise, ipin üzerinde kalma süresi ve de ıstırabı artar...
Şunu iyi bilmekte yarar var: (1) Artık geri dönüş yok. Geri dönmeye kalkan hiçbir şeyi eski şartlarda bulamaz. (2) Gevşetmenin imkanı yok. Gevşetme demek yere çakılma, uçuruma yuvarlanma demektir.
Sayın Ecevit, "IMF'nin körlüğünü telafi edeceğiz. Telafi edici önlemler alacağız. Programdan olumsuz etkilenen sektörleri rahatlatacağız" diyor. Eğer Sayın Ecevit'in niyeti ciddi ise, dediklerini yapar ise, ekonomi dibe çakılır. Çünkü Sayın Ecevit'in dedikleri "önünde sonunda" ipi gevşetmek demektir. İpi gevşetmek demek ise şudur:
- Para basar, piyasaya sürersiniz. Likidite sıkıntısı azalmış gibi olur. Ama ardından fiyatlar tırmanışa geçer. Enflasyon kontrolden çıkar.
- Devalüasyon yaparsınız. İhracat teşvik edilmiş, ithalat frenlenmiş gibi olur. Ama ardından döviz fiyatındaki artış içeride enflasyonu körükler. Yabancı para ile borçlanan devletin, bankaların, özel sektörün beli kırılır.
- Memura, işçiye zam yaparsınız. Memur ve işçi memnun gibi olurken, bu zam için basılan paranın yarattığı enflasyon, zammı silip sürür.
- Devlet kontrolündeki bankaların musluklarını açıp ucuz faizli kredi akıtır, eski borçları erteletirsiniz. Ama ardından zaten batmış durumda olan bankalar çöker gider.
- Çiftçiye, köylüye yüksek fiyat verirsiniz. Ama bu fiyatı ödemek için para bulamazsınız.
Açık anlatımıyla, ipin tam ortasında iken, yapabilecek hiçbir şey yoktur. İnce ayar ile, kalın ayar ile ipi gevşettiğinizde her şey biter.
Dünyanın hiçbir ülkesinde insanları üzmeden uygulanabilmiş bir istikrar programı yoktur. Olmamıştır. Olamaz. İstikrar tedbiri uygulanırken insanlar fakirleşir, firmalar batar, bankalar iflas eder. Çarpık ekonomik yapı yok olur. Ve de bu program sayesinde yepyeni, sağlıklı bir ekonomik yapı ortaya çıkar.
Şu günlerde tartışılması gereken noktalar (1) Geçiş sürecinin uzamaması, tedbirlerin tam ve zamanında uygulanarak, insanlar üzerindeki baskı süresinin kısaltılmasıdır. (2) Uygulanan istikrar tedbirleri sonunda ülkenin sağlıklı bir üretim yapısına ve de güçlü bir finans sistemine kavuşabilmesidir. Çünkü istikrar programları ile ülkeyi, insanları belli bir süre "perhize sokmanın" sebebi budur. (3) Eğer istikrar tedbirleri için biçilen 3 yıllık süre sonunda ülke sağlıklı bir ekonomik yapıya kavuşacak ise, yatırımlar ve üretim artacak, kamu gelir gideri denkleşecek, ülke kendi ihtiyacı olan dövizi kendi imkanlarıyla yaratacak ise, bu istihdam artışı demektir, bu gelir artışı demektir, bu refah demektir.
IMF'nin hazırladığı ve Ankara'nın uygulamaya koyduğu bu program 3 yıllık sürenin sonunda beklenen iyilikleri sağlayacak mı?
Bunu tartışmak için çok geç kalındı. İp gerildi. İpin üzerine çıktık. Yolu yarıladık. Bu noktadan sonra geri dönmek imkansız. İpi gevşetmek imkansız. İpin üzerinde kalma süresini uzatmak sadece ıstırabı artırır.