Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hamdi Akın diyor ki: "Seksen yıllık Cumhuriyetimizin imtiyazları yabancılara gitmemeli. Erdemir'in de yabancılara satılmasını istemem. Erdemir'in çeliğinin yüzde 20'sini Koç Grubu kullanıyor. Otomotiv sektörü en büyük alıcı. Koç ile Hyundai (Kibar Holding) ortak olup Erdemir'i alabilmeli..."Önce, Atatürk Havalimanı'ndaki "yap-işlet-devret" modelinin ve de "yapılıp, işletilip, devredilen" bir kamu malının "imtiyaz sözleşmesi ile kiralanması" uygulamasının, "iyi bir model-iyi bir uygulama-kamu yararına bir iş" olduğunu belirteyim. Sonra "imtiyaz" konusunu tartışmaya açayım.Atatürk Havalimanı'na, dış hat uçaklarına hizmet verecek bir bölüm yaptırılması işi 1997 yılında ihaleye çıkarıldı. Devlet ihaleyi kazanacak olana arsa verecekti. İhaleyi kazanacak olan, bu arsa üzerinde inşa edeceği havaalanı tesislerini kendi imkânlarıyla yapacak, belli süre işleterek süre sonunda devlete terk edecekti. Atatürk Havalimanı'nı on beş yıl altı ay süre ile işletmek için 2.9 milyar dolara devletten kiralayan TAV Grubu'nun ortaklarından Hamdi Akın'ın Serpil Yılmaz ile yaptığı söyleşi, dün Milliyet Ekonomi'de yayımlandı. İhaleyi kazanan TAV Grubu 306 milyon dolar para harcayarak yeni bir dış hatlar tesisi ortaya çıkardı. Bunu 3 yıl 20 gün işleterek devlete terk etme sözü verdi. Daha sonra tesise eklemeler yapıldı. Süre uzadı ama, işletme süresi önümüzdeki günlerde bitecek. Tesis devletin olacak.Devlet, para harcamadan sahip olduğu Atatürk Havalimanı Dış Hatlar tesisiyle, daha önce parası devletten çıkarak yaptırılan İç Hatlar tesisini bundan sonra işletmeye talip olacaklar için bir ihale açtı.Bu ihalede on beş buçuk yıllık işletme süresi için en yüksek kirayı ödemeyi TAV taahhüt etti. TAV daha önce 306 milyon dolar para harcayarak yaptığı, devlete devredeceği tesis ile eski tesisi on beş buçuk yıl işletecek. Bu dönem devlete 2.9 milyar dolar kira ödeyecek. Süre sonunda tesisleri gene devlete devredecek. Açık anlatımıyla mülk devletin. Mülkiyet el değiştirmiyor.Ben bu sistemin "kamu yararına" olduğuna, bu alışverişte devletin hakkının yenmediğine inanıyorum.Bunu açıklıkla ortaya koyduktan sonra gelelim "imtiyaz" konusuna...Dış Hatlar'da yolcu başına 15 dolar "ayak bastı parası" (havaalanı vergisi) alınıyor. Tabii ki havaalanı tesislerini kiralayan büfe geliri, dükkân geliri, otopark geliri gibi gelirleri dikkate alarak bu işe giriyor ama, ana gelir kaynağı "ayak bastı parası". Kendi yaptı, şimdi kiracı Ayakbastı parası içinde olan kira sözleşmesi acaba bir "iltizam" sözleşmesi mi, yoksa bir "imtiyaz" sözleşmesi midir?Osmanlı döneminde devletin yapacağı bazı görevler para mukabili özel kişilere devredilir, buna "iltizam usulü" denilirdi. Mülkiyeli büyüğüm Cahit Kayra'ya sordum. "Bu bir iltizam sözleşmesi değildir. İltizam usulünde devlet belli bir bedel karşılığı vergi toplamadan feragat ediyor, mültezimler halkı ve özellikle köylüyü istismar ediyordu" dedi.İyi de Hamdi Akın'ın sözünü ettiği "imtiyaz" nedir? İmtiyaz, belli bir kamu hizmetinin, her türlü gelir ve gider işletene ait olmak üzere, belirlenecek şartlar ile, belirlenecek menfaat karşılığı özel kişilere devredilmesidir.Günümüzde başka ülkelerde de havaalanlarını artık devlet yapmıyor. Devlet işletmiyor. Ama havaalanları her ülkede kamu için bir gelir kapısı.Havaalanını kiralamak ile devlete ait bir sanayi kuruluşunu (demir-çelik fabrikasını, çimento fabrikasını) satmak farklı işler. Satışta mülkiyet devir oluyor. Ama eğer satışa çıkarılan tesisin pazarda bir "tekel" konumu var ise, devlet bir ölçüde "imtiyaz" satıyor. Bir ülkede tekel konumundaki veya ekonomide büyük ağırlığı olan kamu tesislerinin satışıyla belli "imtiyazların" yabancılara geçmemesini temenni etmek "yabancı sermaye düşmanlığı" olarak düşünülmemelidir. guras@milliyet.com.tr Ayakbastı geliri önemli