Mustafa Kemal, "İmtiyazsız, sınıfsız bir milletiz" demişti ama... Mustafa Kemal’den bu yana "derelerin altından çoooook sular aktı." Şimdilerde "İmtiyazlı, sınıflı bir milletiz." Ekonomik krizler de "millet"i farklı etkiliyor.
Efendim, bizim milletimiz 4 sınıfa ayrılır: (1) Tuzu (hep) kurular. (2) Devlet memurları ile devlet işçileri. (3) Garibanlar. (4) Üreticiler ve emekliler.
Bu milletin çok az sayıda bir bölümünün "tuzu kuru"dur. Onların tuzu hiç ıslanmaz. Tuzu kurular hep ortalıkta görüldüğünde "Yavuuuuu... Ne de çok Mercedes var... Lokantalar ağzına kadar dolu... Eller havaya meyhanelerinde işler iyi..." aldatmacasına kapılanlar "ülkeyi güllük gülistanlık" sanır.
Bu son krizde de "tuzu kuru"ların bir süre moralleri bozuldu... Ama "tuzu kuru"ların "üç gün sürer kalp acısı"... Üç gün sonra, krizi unuttular.
Kriz olsun olmasın, durumu değişmeyen bir başka millet grubu "garibanölardır. Bu garibanlar dağda, köyde ve de varoşlarda yaşar. Koyun, inek güder... Tarlada buğday diker. Simit satar. Akşamları köy kahvesinde, gecekonduda oturup TV ekranında milletin halini seyreder. Bunlar zaten "doğarken kaybetmiştir." Bunların erkekleri askere giderken "adamdan sayılır." Diğer zamanlar, bunların erkekleri de, kadınları da unutulur... Bunlar döviz bilmez, faiz bilmez, borsa bilmez... Bunların bildiği soğan, ekmek, hayalleri "soğanın cücüğü"dür. Felek, zaten bunlardan alacağını almıştır. Krizin alacağı bir şey kalmamıştır.
Milletin bir başka bölümü devlet memurları ile işçileridir. Maaşları ücretleri azdır ama, (1) Kriz de olsa, ülke de batsa bunlar işlerini kaybetmez. (2) Her ay maaş ve ücretlerini tıkır tıkır alır. (3) Maaş ve ücretleri bir süre sonra en az enflasyon oranında ayarlanır. (4) Tatilleri vardır. Sosyal güvenceleri vardır. Sağlık hizmetleri vardır. Emeklilikleri vardır...
Maaşları ve ücretleri kriz öncesi de azdır. Kriz sonrası da azdır... Ama, maaş ve ücretleri bir süre sonra kayıpları giderilecek şekilde ayarlanır.
Krizin kazığı olduğu gibi üretici kesime girer... Ciddi sanayici, küçük sanayi erbabı, esnaf, sanatkar, besici, çiftçi perişan olur.
Özel sektörde üretimde çalışan işçi ve de yönetici perişan olur. Bir kısmı hemen işini kaybeder. Patron kıdem tazminatını bile ödeyemez. Bir bölümü işini kaybetmemek için yarı ücrete razı olur.
Sayın okuyucularım, her kriz döneminde ve de bu kriz döneminde etrafınıza bakınız. Bu tabloyu göreceksiniz: (1) Ankara’da oturan ve de devletten para alanların krizin boyutunu fark etmelerine imkan yoktur. (2) Her krizde olduğu gibi kuzu kurular bu krizden de etkilenmeyecektir. (3) Garibanlar kuzu kuzu kaderlerine razı olacak. Fakirlik denizinde yüzmeyi sürdürecektir. (4) Bu kriz ülkenin bir avuç üretici kesimini, (işvereni ile çalışanı ile tüm üretici kesimi) vurdu. Onlar "kelle hesabı ile" milletin az bölümü olduğundan durumları anlaşılamıyor. Ama kelle sayısı az olan bu kesim bu ülkeyi ayakta tutan, besleyen kesim...
Yaşasın "imtiyazlı, sınıflı Türk milleti!.."