Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     2002 yılında gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH), yüzde 7.8 büyüdü. GSYİH artışı, bir yıl içinde bu ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerindeki artışı gösterir. GSYİH rakamından, bu ülkeden dış aleme giden net faktör giderleri düşülür ve de net faktör gelirleri eklenir ise, gayri safi milli hasıla (GSMH) rakamı ortaya çıkar.
Açık anlatımıyla, GSYİH bu ülke halkının sabahtan akşama, akşamdan sabaha ne kadar mal ve hizmet ürettiğinin göstergesidir. Toplam üretim (gelir) rakamı yıl içi ortalama nüfusa bölünür ise, kişi başı ortalama üretim (gelir) rakamı bulunur.
Üretim ve gelir rakamları enflasyondan etkilendiği için, bu rakamlarla yıllar arasında karşılaştırma yapılamaz. Karşılaştırmalar milli gelir ve kişi başı gelir rakamları enflasyondan arındırılarak yapılır. Rakamlar ya yıllık cari kur üzerinden, dolara çevrilir. Veya 1987 yılı fiyatları esas alınarak her yılın rakamı 1987 yılı sabit fiyatına dönüştürülür. Dolar kuru her zaman enflasyon artışını yansıtmadığından dolar ile karşılaştırmalar, özellikle devalüasyon ve revelüasyon zamanlarında yanıltıcı olur. Bu nedenle yıllık karşılaştırmalarda 1987 yılı sabit fiyatları ile karşılaştırma yapmak sağlıklı, değerlemelere imkan verir.
1987 yılı sabit fiyatları ile, son yıllarda milli gelirin ve kişi başı gelirin nasıl geliştiğine bakılırsa, büyük şairin "iniyor kayık, çıkıyor kayık" anlatımına benzer şekilde üretimin ve gelirin bir yıl indiği, öbür yıl çıktığı ama Türkiye’nin üretim ve gelir rakamlarının yıllardır aynı çizgide durduğu görülür.
1987 yılı sabit fiyatları ile GSYİH 2002 yılında yüzde 7.8 büyüdü ve 118 trilyon lira oldu. Ama, bu büyüme 2001 yılındaki küçülmenin ve 110 trilyon liraya inen GSYİH rakamının üzerine oturan bir büyümedir. 2000 yılında 118 trilyon olan GSYİH, 2001 yılında 110 trilyon liraya inince üzülüyoruz. 2002 yılında 110 trilyondan 118 trilyon liraya çıkınca, seviniyoruz. Büyüdük sanıyoruz. Halbuki enflasyondan arındırılmış rakamlara bakar isek, görüyoruz ki, 1997 yılından bu yana "iniyor kayık, çıkıyor kayık" aynı yerdeyiz. Üretimimizi artıramıyoruz. Kişi başı gelirimizi artıramıyoruz. Kişi başı gelirimiz sabit fiyatlarla 1996 yılındaki rakamın da altına düştü...

 GSYİH (trilyon TL)Kişi başı gelir (bin TL)
2002118.41.680
2001110.31.570
2000118.91.766
1999110.61.741
1998116.21.880
1997112.61.838
1996104.71.691

1987 yılı sabit fiyatları ile hesaplanan üretim ve harcama rakamlarına bakıldığında ne üretimde, ne de harcamalarda bir değişiklik olmadığı bir adım ileri bir adım geri olduğumuz yerde durduğumuz açıklıkla görülüyor. 1987 yılı sabit fiyatları ile 1998 yılında tarımsal üretim 16.0 trilyon lira idi. 2002 yılında 15.9 trilyon lira. Sanayi üretimi 33.4 trilyon lira idi. 2002 yılında 34.1 trilyon lira. Ticaret kesiminin milli gelire katkısı 25.3 trilyon lira idi. 2002 yılında 26.6 trilyon lira oldu.

 Üretim Özel Tüketim Harcamaları
 TarımSanayi
200215.934.174.8
200114.931.173.5
200016.033.680.9
199915.431.875.6
199816.033.477.6

Üretim artmayınca, gelir de artmıyor. Gelir artmayınca, insanlar harcayamıyor. 1987 yılı sabit fiyatlarıyla 1998 yılında özel tüketim harcamaları 77.6 trilyon lira idi. 2000 yılında 80.9 trilyon liraya çıkmıştı. Geldik 2002 yılına toplam tüketim harcamaları 74.8 trilyon lira ile, 1998 yılının gerisinde. İnsanlar düne göre daha iyi mi yaşıyor, daha kötü mü yaşıyor, bu rakam ortaya koyuyor. Ama suç, hepimizin. Üretemiyoruz. Üretemediğimiz için, gelirimiz düşük, üretemediğimiz için başkaları refah içinde yaşarken, biz fakirlik çemberini kıramıyoruz. Yılları boşuna geçiriyoruz.