İş Bankası 1924 yılında kurulduktan sonra Türkiye'nin "sanayileşme hareketine" öncülük etti. Türkiye sanayileşme döneminde, şeker fabrikasını, kağıt fabrikasını, iplik - dokuma fabrikasını, demir çelik fabrikasını, cam fabrikasını İş Bankası'nın öncülüğü ile tanıdı. Anadolu müteşebbisi, Anadolu sermayesi İş Bankası'nın desteği ile ortaya çıkıp, milli sanayi hareketine katıldı. Öne çıktı.
Şimdi dünyada klasik "sanayi" (endüstri) dönemi bitti. "Post Endüstriyel Dönem", (endüstri ötesi bir dönem) başladı. Buna "Yeni ekonomi" deniliyor. Yeni ekonominin bel kemiğini "bilgisayar - internet" teşkil ediyor.
Türkiye'de, nasıl ki "sanayileşme" (endüstri) döneminde Anadolu müteşebbisini sahaya çekmek, sermaye oluşumunu teşvik etmek için bir dinamiğe ihtiyaç olmuş ise, "Post Endüstriyel Dönem" için de bir "dinamiğe ihtiyaç var". Yeni ekonominin bir dinamiği olmalı. Bu dinamik yeni ekonomi alanına Anadolu müteşebbisini ve sermayesini çekmeli.
İşte, İş Bankası şimdi bilerek veya bilmeyerek (bilerek olduğunu varsayıyoruz) bu önemli misyona soyunuyor.
Nasıl ki, endüstri döneminde Türk ekonomisinin dinamiğini harekete geçirdi ise Yeni ekonomide de "piyasayı açıyor".
İş Bankası'ndan önce, Çukurova Grubu - Yapı Kredi Bankası bilerek veya bilmeyerek (bilmeyerek olduğunu varsayıyoruz) cep telefonu ve internet hizmeti ile yeni ekonomiye güçlü bir giriş yaptı. Onu Doğan Grubu ve Doğuş Grubu medya ve internet hizmetleriyle izledi. İş Bankası'nın kazandığı üçüncü cep telefonu ihalesini ve yarın yapılacak dördüncü cep telefonu ihalesini sadece cep telefonu ihalesi olarak görmemek gerekiyor. Yeni ekonomi döneminde, cep telefonu, internet iletişiminin ve internet ticaretinin bir bacağını teşkil ediyor.
İş Bankası'nın POAŞ (Petrol Ofisi) özelleştirmesini alması ile cep telefonu ihalesini kazanmasının banka yönünden ve ekonomi yönünden önemli sonuçları vardır.
Genelde kamuoyu POAŞ ihalesini sadece "benzin istasyonu işletmeciliği", cep telefonu ihalesini sadece "cep telefonu işletmeciliği" olarak değerlendirmektedir. Halbuki POAŞ'ın benzin istasyonlarının her biri bir satış noktasıdır, bankadır. Türkiye zenginleştikçe daha çok akaryakıt kullanacak, akaryakıt kullanımı arttıkça POAŞ istasyonlarının "nakit yaratma gücü" o kadar hızlı büyüyecektir. POAŞ günlük olarak nakit yaratıyor. Cep telefonu on beş günlük, aylık olarak nakit yaratıyor. Bu iki kanaldan gelecek nakit akımı bir banka için önemli bir kaynaktır. Gelelim bu ihalenin ülke ekonomisine etkisine:
(1) Yeni ekonomide, arsa, fabrika, mal satmıyorsunuz. 25 yıl için işletme hakkı satıyorsunuz. Bu hakkın satışındaki yüksek ödeme Hazine'ye gelir sağlayacak. Yüksek ödemeyi yapanın rekabete girme gücünü bileyecek. Bunlar ekonomiye iyilik getirecek.
(2) POAŞ ihalesinden 1.260 milyon dolar para geliyor. TÜPRAŞ hisse satışından gelecek para 1.125 milyon dolar. İş Bankası cep telefonu lisansı için (KDV'si ile birlikte) 2.954 milyon dolar ödeyecek. Üç satışın toplamı 5.339 milyon dolar. Bugünkü ihaleye katılım olur ve de bir başka firma da cep telefonu işletme hakkı alır ise 3.0 milyar dolar da o ödeyecek.
Önümüzde Erdemir, Petkim, THY hisse satışları var. Geçmiş 17 yılda özelleştirmeden elde edilen toplam geliri, 2000 yılının ilk 4 ayında elde ettik. Yıl sonu hedefi 7.6 milyar doların üzerine çıkıyoruz. Bütün bunların anlamı şudur:
(I) Türkiye 2000 yılında özelleştirmeden gelen para kadar daha az borçlanacak. Borcu azaldığı için daha az faiz ödeyecek. Borcun enflasyon yaratıcı etkisini hafifletecek.
(II) Türkiye'yi dışarıdan değerlendirenler için özelleştirmedeki başarı, özelleştirme gelirinin büyüklüğü, özelleştirme geliri ile borçların kapatılması çok çok önemli... Bugüne kadar bu konuda "beceriksiz - başarısız" sayılan Türkiye'nin başarısı dışarıda Türk ekonomisine olan güveni artıracak.
İnşallah, İş Bankası'nın "cesareti", cep telefonuna girmeye niyetli diğer grupları da teşvik eder de, bugünkü ihaleye katılım olur. Yeni bir işletmeci, ödeyeceği 3 milyar dolarlık para ile Hazine'ye katkı, rekabeti artırarak da cep telefonu kullanıcılarına yarar sağlar.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr