Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün 2009 yılının ilk çalışma günü. İşadamı bugün en az 2009 yılının tamamı için, daha doğrusu, bu yıl ve gelecek yıllar için düğmeye basacak.
Neyin düğmesine basacak? “İcraat” düğmesine basacak. İcraat demek, “
yatırım” demektir, “üretim” demektir.
İşadamı (Nasrettin Hoca’nın anlatımıyla) yağı, unu, şekeri bir araya getirerek helva yapan adamdır. İşte onun içindir ki, üretimin diğer faktörleri ve aktörleri (doğa/emek/sermaye), işadamı düğmeye basmadan harekete geçemez. İşadamı (müteşebbis), ekonomi deyimiyle, doğayı, emeği ve sermayeyi bir araya getirerek katma değer yaratan (üretimi gerçekleştiren) kişidir.
İşadamı/müteşebbis, (1) Doğaya kira, (2) Emeğe ücret, (3) Sermayeye faiz ödemeyi göze alacak ve bunları yaparken zarar etmeyeceğini, kazanç sağlayacağını düşünecek ki “düğmeye bassın”.
Açık anlatımıyla, işadamının yatırım ve üretim için yola çıkabilmesi (düğmeye basabilmesi) için gelecekteki şartların ne olacağını bilmesi gerekir. Gözü kapalı olarak yola çıkamaz. “Ben yatırım yapayım da tutarsa tutar, tutmazsa paralar batar...” Veya, ”Ben üretim yapayım da satılmazsa denize dökeriz” diyerek yatırım ve üretim yapılmaz.

Sorun çok ama...
2009 yılının ilk iş gününde işadamının önünü görmesi çok güç, hatta imkânsız. (1) Yıl içinde iç ve dış talebin nasıl gelişeceği belirsiz. (2) Hükümetin ekonomiyle ilgili olarak ne gibi politikalar uygulayacağı (iç talebi genişletmek için tedbir alıp almayacağı) belirsiz. (3) Döviz fiyatının ne olacağı belirsiz. (4) Enerji girdileri ile diğer girdi fiyatlarının ne olacağı belirsiz. (4) Kredi sisteminin nasıl çalışacağı belirsiz. (5) Faiz oranlarının nasıl değişeceği belirsiz.
Bu kadar belirsizlik içinde “müdebbir” (tedbirli) bir işadamının harekete geçmesi imkânsız.
Halbuki Türk ekonomisinin kaderi günümüzde işadamlarının (özel sektörün) elinde. İstihdamı ve üretimi ancak onlar artırabilir. Çünkü kamunun ekonomideki etkinliği en aza indirildi.
Bu kriz rüzgârından sadece Türkiye ekonomisi etkilenmedi. Ama etkilenen diğer ülkelerde hükümetler, işadamlarının harekete geçmelerini sağlamak için onlara önce güven, sonra kaynak veriyor. Ama daha da önemlisi, ekonominin kısa ve orta dönemli gelişme olasılıkları konusunda bilgi sağlıyor.

Çözüm bulacağız
İşadamlarımız 2009 yılının kalan ayları konusunda bilgi sahibi olabilirlerse, kriz rüzgârının olumsuz etkilerini atlatmakta daha cesur ve daha güçlü bir çaba içine girerler. Kriz rüzgârına teslim olmazlar. Veya abartılı iyimserliğe kapılarak risklerini artırmazlar.
Ekonomi denilen oyunun hedefi insanların mutluluğudur. İnsanlar işleri ve aşları olursa mutlu olur. İşi ve aşı, yatırım ve üretim sağlar. Yatırım ve üretimin gerçekleştirilmesi ve artırılması talebe bağlıdır. Talebi olmayan üretim yapılamaz. Talebi olmayan ürün için yatırım yapılamaz.
2009 yılında (1) İç talebi canlandırmadan, iç talebi canlandıracak tedbirleri almadan (2) Dışarıda talebi olan malları, talebi canlı piyasaları belirleyerek, o tür talebe ve o tür piyasalara dönük üretime geçmeden üretimi canlandıramayız, yeni yatırımları gerçekleştiremeyiz.
Bunları yapamamamız işsizlik demektir. Fakirlik demektir. Büyümeden vazgeçmek, küçülmeye razı olmak demektir.
Oturup ağlamayacağız. Ümitsizliğe kapılarak köşemize çekilmeyeceğiz. Bu tür sorunlarla daha önce karşılaştığımızda neler yaptıysak, başkaları neler yapıyorsa onu yapacağız.
Durumumuz ne o kadar iyi, ne de o kadar kötü. Ama gerçekleri görelim. Eksik bilgilerle, oturup beklemekle sorunları çözemeyeceğimizi bilerek harekete geçelim.