2009 yılında iş arayanlara 914 bin kişi eklendi. Buna karşılık, toplam istihdamdaki (çalışan sayısındaki) artış sadece 83 bin oldu.
2009 yılında işsiz sayısı 860 bin artarak 3 milyon 471 bin‘e ulaştı. Çalışma çağında olan, iş yapmaya hazır olan her 100 kişinin ülke genelinde 14’ü, şehirlerde 17.4’ü işsiz.
Çalışma çağında olup da bir iş arayan her 100 gencin 25.3’ü işsiz.
İyi de bu rakamlar 2009 yılına ait.
Şimdi 2010’dayız... Bu yıl da iş arayanlara en az 900 bin kişi daha eklenecek. Gelecek yıl da bu kadar eklenecek. Eklene eklene gidecek.
Açık anlatımla, 2009 yılı sonunda 3 milyon 471 binden oluşan işsizler kuyruğundakilerin bir kısmına ve hatta tamamına iş bulunabilse bile sorun ortadan kalkmıyor. Her yıl kuyruğa en az 900 bin kişi ekleniyor.
Ülkelerde işsizliğin boyutunu, işsizlik oranı gösterir. Yüzde 14 işsizlik oranı yüksek bir işsizlik oranıdır. İyi de biz ne yapacağız? Bu işsizlere nereden iş bulacağız?
Kayıtdışı istihdam büyüyor
Serbest piyasa ekonomisi avukatlığını yapanlar, iş arayanların daha düşük ücrete razı olmaları halinde iş bulabileceklerini söylerler. Bu söylem bizi bir yere götürebilir mi? Türkiye’de asgari ücret zaten insanlık haysiyetine yakışır bir yaşam imkânı sağlamıyor.
Türkiye’de zaten çalışan her 100 kişinin 43.8’i daha düşük ücretle ve sosyal güvenlik siteminden yararlanmadan daha düşük ücretle çalışmaya razı olmuş durumda. Bütün bunlara rağmen işverenler işçi maliyetlerinin yüksekliğinden yakınıyor. İşçilik maliyetindeki vergi ve prim yükünü düşürmek, esnek istihdam şartlarını getirmek, asgari ücreti bölgelere göre farklılaştırmak arayışı sürüyor.
Bizde işçi ücretleri hangi ülkedeki ücretlere göre yüksek? Bizde işçilik maliyeti hangi ülkelere göre yüksek? Bangladeş’e, Pakistan’a, Hindistan’a, Mısır’a ve benzer ülkelere göre yüksek.
Üretim yapımız bozuk
Biz hâlâ, yeni sanayileşen bu fakir ülkelerin ürettiği katma değeri düşük ucuz malları ürettiğimiz için maliyetteki işçilik yükünü bu ülkelerdekiyle karşılaştırıyoruz.
Biz, Bangladeş’in, Pakistan’ın, Hindistan’ın ürettiği katma değeri düşük mallarla rekabeti sürdürüyoruz.
Halbuki İtalya’nın, Almanya’nın, İngiltere’nin ABD’nin ürettiği malları üretebilsek, hem istihdam artacak hem işçi ücretleri artacak.
Kriz sonunda daralan talep ve değişen dış pazar koşullarına uyum arayışında, bizim ürettiğimiz ürünlerin özelliğinden ötürü işçilik maliyetlerinin önemi arttı.
Üretici yeni makineler alarak, verimi artıracak tedbirler alarak daha az işçi ile üretimi sürdürmeye çalışıyor. Bu gelişme istihdam sorununun önemini artıracak, sorunu daha da çözülmez hale getirecektir.
Komşusu işsiz ise, komşudaki evde yaşayanların evinde tencere kaynamıyor ise kimse mutlu olamaz.
Kredi değerleme kuruluşlarının not artırması, borsa endeksinin şaha kalkması ekonomi politikalarının başarısını ortaya koyamaz. Ekonomi politikaları işsiz sayısını azalttığı ölçüde başarılıdır.
Hükümet, Devlet Planlama Teşkilatı’nın birikimini değerlendirerek, kısa sürede bir işsizliği azaltma programı hazırlamak ve uygulamaya koymak zorundadır. Bugün işsizlik sorununu çözmek zordur ama “ah vah ile günleri geçirirsek” yarın imkânsız olacak.