Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kıraçların İstanbul’un Tepebaşı semtinde bulunan Pera Müzesi’nde “İstanbul’un Tarih Sahnesi: Hipodrum/Atmeydanı” sergisi var. İstanbul’da yaşayanlar, İstanbul’a yolu düşenler mutlaka görmeli. Sergiyi gezenler, görenler, İstanbul’un önemini daha iyi anlayabilir.
Diocletianus (M.S.284-305) Roma İmparatorluğu’nu ikiye ayırdı.
Doğu İmparatorluğu’nun başına geçti. İzmit’i (Nikomedia) hükümet merkezi yaptı. Büyük Constantianus merkezi 330 yılında Bizantion’a (İstanbul’a) taşıdı. Şehrin adı Konstantinopolis oldu. M.S. 395’te kurulan Bizans İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethine kadar devam etti. İstanbul 1453’ten 1923’e kadar 470 yıl da Osmanlıların başkenti oldu.
Bizans imparatorları İstanbul’un şimdilerde Sultanahmet diye anılan bölgesindeki saraylarda yaşadı. Bizans imparatorunun yaşadığı saraylara “Büyük Saray” denilirdi. Bu bölgede saraylardan sonra gelen en önemli yapı hipodrum idi.
Hipodrumun yapımına, Roma İmparatoru Septimus Severus zamanında Roma’daki benzerleri örnek alınarak (M.S. 195-196) başlandığı, inşaatı İstanbul’u Doğu Roma’nın başkenti yapan Büyük Constantin (306-337) tarafından tamamlandığı söylenir.

Tarihi yapılar kayboluyor
Uzunluğu 440 metre, genişliği 117-125 metre olan hipodrumda 30 bin kişi için oturma yeri vardı. Politik toplantılar, spor gösterileri ve eğlence amacıyla kullanılıyordu.
Zamanla harap olan hipodrumun kalıntılarının 1453 yılına kadar ayakta kaldığı biliniyor. Osmanlılar hipodrumun bulunduğu alanı uzun süre at yarışları, güreş müsabakaları ve eğlenti alanı olarak kullandı ve bu alana “At Meydanı” adı verildi.
Osmanlı döneminde Sultanahmet’teki bazı büyük yapılar, Büyük Saray ve hipodrum üzerinde inşa edildi. Büyük Saray ile hipodrum bu yapıların altında kaldı. Osmanlı döneminde Sultanahmet’te inşa edilen önemli yapılar Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Haseki Hürrem Sultan Hamamı, Damat İbrahim Paşa Sarayı (Türk-İslam Eserleri Müzesi’nin bulunduğu saray), tapu binası, adliye binası (yandı), Sultanahmet Cezaevi (Four Seasons Hotel oldu) ile Hamidiye Ticaret Mekteb-i Ali’sidir (İktisadi Ticari İlimler Akademisi/Marmara Üniversitesi binası).

Tarihi yaşatalım/yaşayalım
Kalıntılar üzerine cumhuriyet döneminde inşa edilen en büyük yapı ise (1950) Sultanahmet Adliye Sarayı’dır. Ünlü şehir mimarı Prost İstanbul şehir planını yaparken, Marmara Üniversitesi tarafından kullanılan binanın ve arkasındaki sanat okulu atölyelerinin yıkılarak, Sultahahmet’ten Marmara’ya doğru Bizans aksının açılmasını önerdi. Mimar Doğan Tekeli, Sultanahmet’ten Sokollu Camii’ne kadar yüründüğünde bugün bile görülen hipodrum kalıntılarının açığa çıkarılması için bu aksın bugün bile açılmasının mümkün olduğunu söylüyor.
Sergi nedeniyle Pera Müzesi tarafından ayınlanan iki ciltlik “Hipodrum/Atmeydanı” kitabı çok hem de çok güzel bir yayın olmuş. (Büyük boy, 370+350 sayfa, 140 TL) İmkânı olanlara tavsiye edilir. Kitabı satın almak zorunluluğu yok. Çoluk çocuk sergiyi geziniz. İstanbul’un önemini, nasıl önemli bir şehirde yaşadığınızı daha iyi anlama imkânınız olur.
Sultanahmet’in tarihine ilgi duyanlara MSGSF öğretim üyesi mimar Ali Muslubaş’ın “Sultanahmet” isimli iki ciltlik çalışması da tavsiye olunur. (Yay Yayınları, 2007)
Mimar Doğan Tekeli, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetini bir arada bulunduran Sultanahmet’in bir arkeolojik park olarak düzenlenmesi halinde Efes’ten daha fazla ilgi merkezi haline geleceğini söylüyor.