Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


DÖVİZ fiyatı artıyor. Enflasyon düşüyor. Faiz aşağıya çekildi. Mucizeler yarattık. Dünya bize hayran... Bu iş oldu bitti demektir. Sayın okuyucularım, bunları söyleye söyleye... Dinleye dinleye iyimserlik tuzağına düşüyoruz. Bu tuzak çok tehlikeli bir tuzak.
(1) Bugün alınan neticeler Maliye ve para politikalarında olağandışı bir frenleme sonucu elde edilen neticelerdir. Maliye ve para politikalarında frene devamlı olarak basma şansı yoktur. Geçici bir süre basılabilir. Maliye ve para politikaları konjonktürel (dönemsel) politikalardır. Süreli iyilik sağlayamaz. Süreli iyilik ancak yapısal değişim ile sağlanır. Yapısal değişim ise "reform" demektir.
(2) Maliye ve para politikalarının "konjonktürel" (dönemsel - geçici - kısa süreli) iyiliklerini görerek "her şey düzeldi" havası yaratılıyor. Bu geçici iyilik göstergeleri gevşekliğe neden oluyor. Reform (yapısal değişim) paketi unutuluyor. Türkiye'ye uzun süreli iyilik getirecek olan yapısal değişimdir. Yapısal değişim olmaz ise bu konjonktürel iyilikler kısa sürede yok olur. Eskiye dönülür. İyimserlik tuzağına düşerek, reformu unutmak felaket getirir.
(3) Enflasyonu kısa sürede kontrol altına almaya yönelik Maliye ve para politikalarının özelliği, halkı sıkmaktır. Halkın alım gücünü kısmaktır. Üretimi düşürmek pahasına ekonomiyi soğutmaktır. Bu tür politikaların uygulaması devletin de elini kolunu bağlar. Kamu harcamalarındaki kısıtlamalar nedeniyle devletin hareket imkanı kısılır. Devlet halk için, ülke için yapması gereken harcamaları yapamaz hale gelir. Adalete, eğitime, sağlığa, altyapıya para harcayamaz. Bütün bunlar devam edemeyecek, ancak geçici olarak, ancak belli süre uygulanabilecek politikalardır.
(4) Bu nedenle frenlemenin, baskı altında yaşamın ne kadar süreceği ve normal hayata nasıl dönüleceği halka anlatılarak gelecek hakkında bir "ışık yakmak" zorunluğu vardır. Halk, enflasyonun kontrol altına alınmasından, dövizde istikrarın sağlanmasından ve bütçede faiz yükünün kalkmasından sonra olacakları bilmek ister. Faiz yükü kalkmış bir bütçe ile halka ne hizmetin götürüleceği bugünden tartışılmalı, hazırlık yapılmalı, halka da bu anlatılmalıdır.
Her şey çok iyi... Her şey düzeldi... şeklinde hava basanlar Türkiye'yi çok tehlikeli bir tuzağa düşürüyor. Her şey düzeldi, her şey çok iyi havasına öncelikle ekonomiyi düzeltmekten sorumlu olanlar kendilerini kaptırıyor.
- Madem ki, her şey çok iyi, artık daha başka şey yapmaya, zora girmeye lüzum yok diyenler çoğalıyor.
- Madem ki, işler düzeldi, artık para harcayabiliriz iyimserliğine giriliyor.
- Madem ki, her şey çok iyi, artık daha fazla özelleştirmeye gerek yok... Özelleştirmede verilen sözleri bir gözden geçirsek tartışması başlıyor.
- Madem ki, her şey çok iyi, TBMM'yi daha fazla zorlamayalım. Reform kanunları falan diyerek yaz aylarında çalışmayalım "havası" doğuyor.
Reform kanunları çıkarılmaz, yapısal değişim gerçekleştirilmez ise geçici iyilik göstergelerine dayalı olarak "yağma" başlatılır ise kısa sürede "konjonktürel iyimserlik köpüğü" söner. Tekrar başa döneriz. Başa dönsek iyi... Daha kötü duruma düşeriz. Daha kötü duruma düşmemenin yolu, iyimserlik tuzağına düşmemekten geçer. Daha yolun başındayız. Yapacak çok şey var.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr