Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Geçen hafta zengin ülkelerin medyasında bolca, "Jil Sander" haberi vardı. Kendi yarattığı markayı ünlü Prada grubuna sattıktan sonra, işin başından ayrılınca, marka zarar etmeye başladığından, markanın yeni sahipleri onunla tekrar anlaşmak zorunda kalmıştı.
"Jil Sander"den bize ne, demeyiniz. Jil Sander isimli bu sarışın Alman hanımın hikayesinden bizim hanımlarımızın, beylerimizin alacakları çok ders var. Türkiye'de ucuz işçi çalıştırarak, ucuz don gömlek, havlu bornoz üretiyor, ihraç ediyoruz. Hala bir marka yaratamadık. Halbuki artık tekstil ve giyim sanayiinde büyük birikim oluştu. Çok sayıda genç kızımız, erkeğimiz yurtdışında ve içinde eğitim gördü. Neden onlardan biri Jil Sander olamasın?
Jil Sander daha altı aylık iken çilingir olan babası annesini terk etti. Üvey babası oto satıcısı idi. Almanya'da tekstil çizimi eğitimi gördü. Los Angeles'ta gazetecilik yaptı. Üvey babasının ölümü üzerine ABD'den Almanya'ya döndü. Mecmularda moda yazıları yazmaya başladı. 1968'de gazeteciliği bırakıp kendi çizdiği giyim eşyalarını satmaya karar verdi. Volkswagen otomobilini satıp Hamburg'da küçük bir mağaza kiraladı. Mağazasında kendi çizip, başkalarına diktirdiği kadın giysilerini satıyordu.
1970'de Paris'teki, 1988'de Milano'daki hazır giyim fuarlarına katıldı. Çizdiği giyim eşyaları büyük ilgi gördü. İsmi marka oldu. 1989'da firmasını halka açtı. Hisse senetlerinin yüzde 33'ünü satarak 56 milyon dolar topladı. Ve bu para ile ABD pazarına girdi.
Jil Sander "lüks giyimde sadeliği yakalayan çizgileriyle" ünlendi. Gösterişli markalar yanında göze batmayan ama kalitesini sergileyen kaliteli ve pahalı giysileri üst gelir grubunun büyük ilgisini gördü. Zamanla erkek giyimine ve de diğer giyim eşyalarına, aksesuvara, parfümeriye atladı. Minimalist Amerikalı mimar Michael Gabellini'ye çizdirdiği lüks mağazalar dünyanın zengin ülkelerine yayıldı. Zamanımızın en ünlü mimarlarına çizdirerek Almanya'da, Fransa'da ve İsviçre'de yaptırdığı evlerde yaşıyordu. Kütüphanesinin ve resim koleksiyonunun zenginliği onu mutlu ediyordu... Derken Jil Sander markasını Prada satın aldı.
Jil Sander, satıştan sonra da markanın başında kalacaktı. Fakat Prada'nın kocası ve şirketin yöneticisi Bertelli ile anlaşamayınca işi bıraktı. Üç yıldır hiçbir iş yapmadı. Ama üç yılda bıraktığı moda grubunda çok şey değişti. Son otuz yılda satışları ve karı giderek artan Jil Sander'e yol veren Bertelli, geçen hafta Jil Sander ile ortak bir basın toplantısı yaparak, Jil Sander'in tekrar markasının başına geçeceğini açıkladı. Prada, çizime devam etmesi ve sattığı markayı yönetmesi için Jil Sander ile altı yıllık bir kontrat imzaladı.
Jil Sander'in hikayesini uzun uzun anlatmamın nedeni var... Artık elbise dikmek, elbiseyi ucuz fiyatla dikmek para kazandırmıyor. Önemli olan çizim ve marka. Hedef, cebinde parası olan tüketici. Çiziminiz ve markanız var ise, o çizime dayalı ürünü dünyada en ucuz fiyatla üretecek insanları bulabiliyorsunuz. En ucuzu üretmek marifet değil. Eğer işinizi ucuzculuk üzerine kurarsanız, devamlı olarak daha ucuz üretmenizi isteyecekler. Ta ki siz açlıktan ölene kadar!