Mekke / Suudi Arabistan
Hac ve umre ziyaretleri, Suudi Arabistan için önemli bir gelir kaynağı. Dünya nüfusunun yüzde 19.2’si (yaklaşık 1.3 milyar insan) Müslüman. Bunlar için hac ve umre, dini bir vecibe teşkil ediyor.
Mekke’ye hac mevsiminde 1.4 milyon, hac mevsimi dışında umre için 1.6 milyon olmak üzere her yıl toplam 3 milyon Müslüman geliyor. Bu nedenle Kâbe’nin çevresi gökdelenlerle dolmuş. Otel ve devre-mülk şeklinde işletilen bu gökdelenlerde her mevsim yer bulmak imkansız. Varlığı olmayan, tüm imkânlarını Mekke’ye ulaşabilmek için kullanan Müslümanlar ise sokaklarda günlerini ve gecelerini geçirerek dini vecibelerini yerine getirmeye çalışıyor.
Kâbe, Hazret’i Adem tarafından yapıldığı, Nuh tufanında zarar gördüğü için de Hazret-i İbrahim ve oğlu İsmail tarafından onarıldığı rivayet olunan, Allah’ın elçisi Hazret-i Muhammed’e inen vahiy ile Müslümanlar için de kutsal kılınan bir mekândır.
Yüzlerce yıl önce çölün ortasındaki bu mekân, şimdilerde Mekke şehrinin göbeğinde. “Beytullah” (Allahın mekânı) ve de “Mescidü’l Haram” diye de adlandırılıyor.
İslam’dan önce de insanlar yılda bir defa “Allah’a yakın olmak arayışında” Kâbe’ye giderdi. Kâbe sadece Mekke bölgesinde yaşayanların değil, çevredeki tüm kabilelerin dini merkezi durumunda idi. Fakat o dönemlerde Kâbe’nin içi putlarla dolu idi.
Umre yapan “yarı hacı” oluyor
Hicret’in ikinci yılından itibaren Kâbe ve Hac deyimleri vahiylerde yer almaya başladı. Kâbe putlardan arındırıldı. Namaz sırasında Kudüs’e değil de Kâbe’ye (Kıble) dönülme gereği, bir emir ile (Bakara Suresi) bildirildi.Hicretin altıncı yılında Mekke’nin kutsal bir ibadet yeri olduğu bildirildi.
Hac zamanı haricinde yapılan hacca “Umre” denilir. Umre’nin anlamı “Ziyaret”dir. Bu görevi yerine getirene “mutemir” (yarı hacı) adı verilir.Umre “İhram”a girilerek, Kâbe’yi tavaf etmek, “Say” etmek ve tıraş olmaktır.
İhram, insanın çırıl çıplak soyunduktan sonra vücudunu 2 parça (dikişsiz) bez parçası ile örtmesidir. Böylece insanoğlu hiç olmaz ise hayatında bir defa bütün statülerinden arınarak diğer Müslümanlarla eşit olmaktadır. İhram altındaki insanın zenginliği, sosyal statüsü yok olmakta, kul olduğunu, hesap verme zorunda olduğunu, kendinin hiçbir gücünün olmadığını, bütün gücün Allah’da olduğunu düşünmesinin yolu açılmaktadır.
Umre’ye, niyet edilerek Mescidü’l Haram’ın kapısından çıplak ayakla girilerek başlanır. Umre’ye başlanırken erkekler sağ omuzu ve sağ kolu ihramın dışında,çıplak olarak bırakır.
Hacer-ül Esved hizasından başlanarak Kâbe’nin çevresinde 7 defa dönülür. Buna “Tavaf” denilir.Tavaf’dan sonra 2 rekat Tavaf namazı kılınır.
Sonra Say’a geçilir. Mescid-i Haram’ın doğusundaki iki tepe olan Safa tepesi ile Merve tepesi arasında (Niyet edilerek ve Safa tepesinden başlayarak) 4 gidiş ve 3 geliş ile yapılan ibadete “Say” denilir.
Kâbe şimdilerde çok bakımlı
Umre ibadeti, Say’dan sonra erkeklerin tıraş olması ile sona erer. Ve de ehramdan çıkılır.
Kralın resmi daveti ile Suudi Arabistan’a resmi bir ziyaret yapan Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün programı arasındaki bir boşluğu değerlendirerek, gece yarısı Umre yapmaya imkân bulabildik. Kâbe, 24 saat ziyaret edilebiliyor. Günün, gecenin her saatinde Kâbe’nin etrafında insanlar dönüyor. Şimdilerde çevresi tertemiz. Hem Kâbe’nin çevresinde hem Safa ile Merve arasında yerler mermer. Bu nedenle çıplak ayak yürümekte zorluk çekilmiyor. Safa ile Merve tepelerinin arasında gidiş geliş mermer koridorun üzeri kapatılmış. Vantilatörler havayı değiştiriyor. Duvar diplerine, isteyenlerin plastik bardaklarla zemzem suyu içebilmeleri için özel musluklu plastik bidonları dizilmiş.
Sinek küçüktür ama mide bulandırır
Politikacıların ve yakınlarının parasal ilişkilerinde “şeffaflık”, her demokratik ülkede önemli bir konudur.
İnsanların namusu ile para kazanmaları, varlık sahibi olmaları ayıp değildir. Günah değildir. Eğer bir kişi politikaya soyunmamış ise, onun, ailesinin ve yakınlarının kanuni çerçevedeki parasal ilişkileri ve varlığı başkalarını ilgilendirmez.
Fakat kişiler politikaya soyunduktan sonra, bu tür ilişkileri “herkesi” ilgilendirmeye başlar. Çünkü “politika” güçtür. Politik ilişkiler “istense de istenilmese de” insanlara parasal ilişkilerde ve varlık oluşturmada ek imkân yaratır.
Obama örneği
Dikkat buyurunuz: Geçen perşembe ABD’de Yeni Başkan Obama, kendisinin hiçbir ilişkisi olmadığı halde, sadece ve sadece yanlış kişilere görev vermeye kalktığı için “imaj aşınması” ile karşılaştı.
Yeni ve temiz siyaset sözü veren Obama’nın Sağlık Bakanı ve Denetim Dairesi Başkanı adaylarının vergi borçlusu olduğu anlaşıldı. İki ismin adaylıkları geri çekildi. Görülüyor ki, demokrasiyi önemseyen ülkelerde, ülkeyi yönetmeye soyunanların (bırakınız kendilerinin ve ailelerin durumunu) çalışma arkadaşlarının parasal ilişkileri bile mercek altına alınıyor.
Tabii ki, ülkeyi yönetmeye kalkanların çocukları, yakınları da işsiz kalmayacak. Aç kalmayacak. Ticarete niyetlenenler şirket kuracak. Yatırım yapacak. Ticaret yapacak.
‘Şeffaflık’ esas
Ancak bütün bunlarda “şeffaflık” esas olacak. Çünkü politik güç, ülkeyi yönetme ayrıcalığı, parasal ilişkilerde, yatırımda ve ticarette “ayrıcalık kapısı” açar. Eğer bu işlerde “şeffaflık” sağlanamaz ise, vergi teşvikleri ve diğer teşvikler ile rant imkanları konusunda şüpheler oluşur.
Bunun örneklerini gördük. Yaşıyoruz. Başbakan da bakanlar da çocuklarının ve yakınlarının şeffaf olmayan ilişkilerinin vebalini taşımak zorunda kalıyor.
Hükümet belli sektörlere teşvik ve vergi indirimi getirdikten sonra bakan çocuklarının, Başbakan’ın çocuklarının bu alanlarda iş yaptıklarının ortaklık kurduklarının öğrenilmesi kafaları karıştırıyor.
Şeffaflığın olmamasından en büyük zararı bu tür olaylarda isimleri öne çıkan bakanlar ve Başbakan görüyor.
Çocuklarının ve yakınlarının bu tür ilişkilerden belki de hiçbir ek yararı olmamıştır. Fakat büyüklerimizin dediği gibi “Sinek küçüktür ama mide bulandırır”.
Mideyi bulandıran, bu tür ilişkilerin gizlenmeye çalışılması, ticaret sicili gibi zorunlu ve resmi kayıtlara bile yansımamasına çalışılmasıdır.