HALKIMIZ plastik kapıyı ve pencereyi sevdi. Bunun üzerine plastik kapı ve pencere üretimi pazarında patlama oldu. Ama geliniz görünüz ki, pazar "ölçüsüz patladı!" Üretici ve satıcı sayısı talebin üzerine çıktı. Derken efendim, kriz nedeniyle inşaat kesimi frene basınca ve de kriz nedeniyle ödemeler gecikince sektörün neşesi kaçtı.
Plastik kapı ve pencere nedir? Önce onu anlatayım. Sonra pazarın durumuna geçeyim.
Petkim tesisinde petrolden plastik hammaddesi üretiliyor. Bu hammaddeyi satın alanlar, özel makinelerde eritiyor. İçine tuz, biber eker gibi katkı maddesini ekliyor. Sonra da altışar metre uzunlukta "profil" denilen plastik çubuklar haline getiriyor.
Bu plastik çubuklar, ölçüye göre kesilip biçilerek, pencere haline, kapı haline getiriliyor. Tabii ki pencere ve kapı haline getirilirken bunlar içlerine demir çubuklar konularak güçlendiriliyor. Yanaklarına hava geçirmemesi için lastik bantlar geçiriliyor. Kulp takılıyor. Kol takılıyor.
Türkiye'de kapı ve pencere için plastik profil üreten kırkı aşkın plastik üreticisi fabrika, plastik profil ithal eden onu aşkın firma var.
1998 yılında Türkiye'de pencere ve kapı için 85 bin ton plastik profil kullanıldı.
Pazarda en büyük üretici firma, 1998 yılında yüzde 22 pazar payına sahip Enka'nın Pimaş'ı. İkinci sırada yüzde 18 pay ile Pakpen var. Sonra yüzde 9 pay ile Fıratpen, yüzde 7 pay ile Egepen ve yüzde 3 pay ile Sabancı'nın Winsa'sı geliyor.
İthal profilin pazar payı da yüzde 3 oranında. Pazarın kalan yüzde kırklık bölümünü de İstanbul, Gaziantep, Kayseri, Konya, İzmir, Antalya, Sakarya, Elazığ, Ankara, Eskişehir, Trabzon, Sivas ve Karaman'daki çok sayıdaki firma paylaşıyor.
Bitmedi... Bu kadar bol üreticinin yanında, Türkiye'nin her köşesine yayılmış 5 bin bayi var. Kapı ve pencere bayileri, fabrikanın ürettiği altı metre boyundaki plastik profilleri kesip, doğrayıp, pencere ve kapı yapanlar.
Bazı üretici firmalar, örneğin Winsa, ölçüye göre kesip biçme işini de yapıyor ama, bu işin esas yükü bayilerde.
Bitmedi... Bayilerin yanında 4 bin de satıcı var... Satıcının işi, ihtiyaç sahibini bulmak, sipariş almak, pencereyi, kapıyı bayie veya fabrikaya yaptırıp, müşteriye teslim etmek.
Bu kadar üreticinin, bayiin, satıcının bulunduğu, bu kadar rekabetin söz konusu olduğu pazarın yıllık iş hacmi 500 milyon dolar dolayında. Bu rakamın yaklaşık yarısı plastik kapı ve pencere profili çeken plastik fabrikalarının iç hacmini, kalanı ise, pencere ve kapı profillerini kapı ve pencereye dönüştürenlerin kullandıkları aksesuvarların, işçiliğin, komisyonun, kazancın miktarını gösteriyor.
Tüm plastik pencere ve kapı pazarının cirosu, tek başına bir otomotiv kuruluşunun, beyaz eşya firmasının cirosu büyüklüğünde. Açıkçası at ile deve değil.
Plastik pencere ve kapıda fiyatlama, kullanılan profilin uzunluğuna göre hesaplanıyor. Örneğin 1x1 metrelik bir pencerede, 4 metre profil kullanılıyor. Metresi 2 milyon liradan bu büyüklükte bir pencerenin fiyatı cam ve aksesuvar hariç yaklaşık 8 milyon lira. Kalitesiz bir ahşap pencere fiyatının yaklaşık 2 katı bir fiyattır bu.
O halde halkımız, daha ucuza ahşap kapı ve pencere varken neden plastik kapı ve pencere alıyor ki?
Plastik kapı ve pencere alırken pahalı ama, kullanırken ucuz. Önce, ahşaba göre hava, sıcak ve soğuk geçirmemekte daha başarılı. Sonra bakım masrafı, boya masrafı yok. Daha uzun süre dayanıyor. Bir de moda!.. Malum halkımız modayı sever.
Piyasa daralınca, inşaatlar durunca plastik pencere ve kapı pazarında kıran kırana bir rekabet başlamış. Firmalar yaşam savaşında fiyatları kırıyor. Zararına satış yapanlar, parasını tahsil edemeyenler batıyor.