Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Vehbi Koç işe başlamasını şöyle anlatır. "...Babam, 1917 yılında ‘Koçzade Hacı Mustafa Rahmi’ firmasını kurdu. O yıllarda her dükkan açan Türk, başka bir şey bilmeyip bakkalıktan işe başladığı için, biz de bakkallıktan başladık. İşte o sırada dilekçe verip okuldan ayrıldım. 16 yaşındaydım... Babam firmayı 1926 yılında bana devretti. Böylece Koçzade Ahmet Vehbi Firması kurulmuş oldu."
Koç Topluluğu, bu yıl birbirini izleyecek etkinliklerle Vehbi Koç’un işe başlamasının 75’inci yılını kutlayacak. Bu yıl doğumunun da 100’üncü yılı olduğundan Vehbi Koç da anılacak.

İlk tören dün Koç Üniversitesi’nde yapıldı. Koç Üniversitesi, Vehbi Koç’un ömrünün son yıllarında gerçekleştirdiği en büyük ve en önemli projedir.
Koç Üniversitesi 1993 yılında İstinye’de eski kibrit fabrikası binasında öğretime başladı. 35 öğretim elemanı, 233 öğrencisi vardı. Şimdilerde Rumelikavağı’nda orman içinde 25 hektar arazi üzerine inşa edilen 65 üniteden oluşan bir kampüste öğretimi sürdürüyor.
Yüzde 72’si üniversitede tam zamanlı çalışan 163 öğretim üyesi ile 1410 öğrencisi var.

Öğrencilerin 847’si üniversite kampüsündeki yurtlarda kalıyor. Koç Üniversitesi’nde öğrenim İngilizce yapılıyor. Öğrencilerin bu yıl için ödeyecekleri ücret 11 bin dolar karşılığı Türk lirası. Öğrenciler ders kitapları için yılda 350 dolar, yemek için her ay gündüzlüler 75 dolar, yatılılar 150 dolar ödüyor. Öğrenci yurtlarında tek yataklı odanın aylık kirası 368 dolar. Öğrencilerin üçte biri burslu okuyor.
Koç Üniversitesi’nden bugüne kadar 651’i lisans, 374’ü İşletme Yüksek Lisans (MBA) programından toplam 1025 öğrenci mezun oldu. Mezunlardan 171’i yurtdışındaki üniversitelerde eğitimlerini sürdürdü veya sürdürüyor.

Bir üniversiteyi üniversite yapan kütüphanesi. Koç Üniversitesi kütüphanesine kuruluşundan bu yana 7.4 milyon dolar harcanmış. Kitap, süreli yayın, dia, videodan oluşan 140 binlik koleksiyonu var. Kütüphane koleksiyonuna her ay bin yeni kalem eklenmesine çalışılıyor.
Koç Üniversitesi’nin üç bölümü var: 1) Fen - İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, (2) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, (3) Mühendislik Fakültesi. Sağlık Yüksekokulu da üniversite şemsiyesi altında.
Tanıtım kitabında verilen bilgiye göre öğrencilerin yüzde 73’ü iyi / kaliteli eğitim için, yüzde 21’i ise mezuniyet sonrası iyi iş imkanı nedeniyle Koç Üniversitesi’ni tercih ediyor.

Şimdi gelelim "Osmanlı’nın faziletine!.." İyi ve kaliteli eğitim her üniversitenin temel işlevi... Bütün üniversiteler bunun için yarışıyor. Türkiye’de kurulan vakıf üniversitelerinin bunun dışında bir "farklılığı yakalamaları" şart. Özellikle Koç Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi gibi sağlam kaynaklara dayalı olarak kurulan ve uzun dönemli gelişme hedeflerine sahip "ciddi" vakıf üniversitelerinin "boşluğu" doldurmaları gerekir. Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi iki büyük imparatorluğun başkentliğini yapmış olan İstanbul’da Bizans ve Osmanlı araştırmalarına ağırlık veren, bunun için kütüphane ve dokümantasyon merkezi kuran, eğitim veren üniversite yok. Gençlerimiz Osmanlı İmparatorluğu’nu, Bizans İmparatorluğu’nu bilemiyor. Belgelerini okuyamıyor. Halka bunları anlatacak gençler yetişmiyor.

Koç ailesinin üçüncü kuşağından Ömer Koç’un Osmanlı tarihine meraklı olduğu, merakı doğrultusunda kitap topladığı, özel kitaplığının zenginleştiği söylenir. Büyüklerimizin deyimi ile "İşte at... İşte meydan..." Koskoca bir Koç Üniversitesi var. Ömer Koç, geçer mütevelli heyetin başına. Üniversiteyi Bizans ve Osmanlı araştırmaları konusuna yöneltir. Kütüphanesini üniversiteye taşır. Zenginleştirir. İstanbul’da dünyada benzeri olmayan, "farklı" bir üniversite, Bizans ve Osmanlı tarihi, edebiyatı, sanatı ve medeniyeti konusunda uzman bir bilim merkezi oluşur. Vehbi Koç’un ruhu şad olur. Vehbi Koç’un, ailesinin ve topluluğun ismi dünya sanat, tarih ve edebiyat çevrelerinde de duyulur ve yaşar.
(Son bir not: Dün, Koç Üniversitesi’nde yapılan törende, Büyük Türk Büyükleri, Büyük İşadamları, Büyük Önemli Beyler ve Büyük Önemli Hanımlar vardı. Onlara özel yerler ayrılmıştı, halk kale arkası tribünlere atılmıştı.
Herkes vardı. Her şey vardı. Ama ne Koç Üniversitesi’nden, ne başka üniversitelerden hocalar yoktu. Öğrenciler yoktu. Öğrencilerin törene daveti, bir öğrenciye söz verilmesi unutulmuştu. Öğrencisiz üniversite olmaz!..)