Sıtkı Usta diyor ki, “Krize fena yakalandım. Sigortalı çalışan 4 işçimin ücretini ödüyorum ama, sigorta ve vergilerini ödeyemiyorum... Allah krize borçlu girenlere yardım etsin. Sanatçı olmak başka, alıp satmak başka... Ben krize borçlu yakalandım. Karımın otonobilini ve bir dairemi sattım Özsermayem gitti. Gene de sigorta ve maliye borcum var. Mecburiyetten şehirdeki dükkanımı satarak, kiraya çıkmaktan başka çare bulamıyorum...
Bu krizde darbe üzerine darbe geldi. Eskişehir Kütahya yolu üzerinde Sofça Köyü’nde bir çini satış dükkanım vardı. 25 yıldır yoldan gelip geçen turiste çini satıyordum. Köy sınırı içinde. Tapusu var. Maliye’ye kayıtlı. İşletme ruhsatı yok diyerek valilik dükkanı mühürledi.
Şimdilerde Türkiye’de şehir şehir dolaşıp ürettiğim çinileri satmaktan başka çarem kalmadı. Çini satacağım ki, çalışanların ücretlerinden başka sigorta ve vergi paralarını da ödeyebileyim.”
Sıtkı Olçar, ürettiği “Kütahya Çinileri” ile ünlenen bir sanatçı. Anadan doğma değil, sonradan olma bir çini sanatçısı. Kütahya’da termik santralda işçilik yaparken, akşamları çini satmaya başlamış. Çinilerini sattığı ustalar, onun istediği tür çini yapmamakta, alışılmışın dışına çıkmakta direnince Kütahyalı eski ustaların yanına çırak olarak girerek sanatı öğrenmiş. Daha sonra da “farklı” tasarımlar, renklerle çini üretmeye başlamış. Farkı ve çinilerinin güzelliğiyle de ünlenmiş.
Sonradan olma
1948 yılında Kütahya’da doğan Sıtkı Usta 1973 yılından bu yana kendi atölyesinde üretim yapıyor. 1980 yılından bu yana yurtdışında ve içinde çok sayıda sergi açtı. Çinileri müzelere ve özel koleksiyonlara girdi. Sıtkı Usta, Kütahya’nın geleneksel çizimlerini kendine göre farklı biçimde yorumluyor. Eski çini eşyaları ve onların çizim ve renklerini kullanarak çağdaş çiniler ortaya çıkarıyor.
Sıtkı Usta’yı 1980 yılından bu yana izlerim. Yaşam hikayesi tipik bir Türk sanatçısının ve zanatkârının yaşam hikayesidir. Sanatçı olarak sadece tasarlamakla, üretmekle, yaratmakla kalamıyor. Yardımcılarının sadece ücretini ödemek yetmiyor. Onların sigortalarını, vergilerini ödeyecek. Ürettiği çinilerin tanıtımını yapacak. Şehir şehir gezerek ve de dükkan açarak onları pazarlayacak. Sattığı çinilerin paralarını toplayacak.
Denilebilir ki, “O sadece yaratsın ve üretsin...” Öbür işlerle başkaları uğraşsın... İyi de bizde böyle bir sistem var mı? Bizde böyle bir çarkın dönmesi mümkün mü?
Üretmek yetmiyor
Böyle bir sistem olmayınca, böyle bir çark dönmeyince de sanatçı, zamanının tamamını sanatına yönlendirme şansına sahip olamıyor. Zamanının büyük bölümünü tasarım ve üretimle ilgisi olmayan tanıtım, pazarlama ve finansman konularına harcıyor. Açık anlatımıyla bağımsız bir çini sanatçısının faaliyetini sürdürmesi imkansız hale geliyor.
İşte bu tabloda tek çözüm, çini üretiminin ticari işletmeler tarafından gerçekleştirilmesi. Üretim ticari işletme tarafından gerçekleştirilince ise çini sanatçı bağımsızlığını, yaratıcılığını kaybediyor. Ticari işletmenin kârlı çalışması zorunluluğu nedeniyle bir örnek ve pazar talebine dönük üretim ağır basıyor.
Kütahya çiniciliği çok önemli bir tarih ve sanat varlığımız. Yaşaması, yurtdışında daha iyi tanıtılması, yozlaşmaması için gençlerin bu sanat yönlendirilmesi, özendirilmesi, bağımsız sanatçıların desteklenmesi, küçük atölyelerin yaşatılması önem taşıyor.
Herhalde başta Kütahya Valiliği, Belediyesi ve Ticaret ve Sanayi Odası olmak üzere kentin geleceğini düşünenler çiniciliğin Kütahya ve Türkiye için önemini herkesten iyi biliyor, gelişmesi için bir şeyler yapıyorlardır.