KRİZ ülkede yaşayanların tamamını etkiler. Ama bazıları az, bazıları çok etkilenir.
"Kriz bizi etkiliyor. Devlet bizi kurtarsın. Bize para dağıtsın. Borçlarımızı affetsin" demek halkımızın aklına bile gelmez. Zaten bunları söylese de, ne sesi duyulur ne ilgilenen olur. Ama, kriz döneminde bazı firmalar "fırsat bu fırsat" diyerek, bazıları ise "batma telaşında ne yapacaklarını şaşırdıklarından" başlarlar feryada: "Biz batıyoruz... Devlet bizi kurtarsın..." Sonra başlarlar devletten istediklerini sıralamaya. Sesini yükselten, avukatını iyi seçen, kendi sorununu ülke sorunu, ülkenin tek sorunu imişçesine göstermede başarılı olur.
Saf ve bakir Anadolu insanının acıma duygusu derin olduğundan, kendi perişan durumunu unutup başlar "ağlaşanlara, sızlaşanlara acımaya": "- Vah zavallı firma, batacak... Vah zavallı işadamı, zor duruma düşmüş... Devlet yardım etse de batmasa, zordan kurtulsa" diyerek dua etmeye.
Devletin kadroları, politikacılar da iş çevrelerinden gelen ağlamalara, sızlanmalara karşı pek hassas, tehditler karşısında pek korkak olduklarından, "güç durumdaki müteşebbisleri, firmaları ve de sektörleri kurtarma" konusu gündemin başına gelir oturur. Ülkenin tek sorunu olur.
Türkiye'de tek tek bankaların, tek tek firmaların, tek tek anlı şanlı işadamlarının, tek tek bazı doğuştan engelli sektörlerin ve sanayi kuruluşlarının kurtarılması ile "ekonominin kurtarılması aynı şeymiş sanılır."
Devletin misyonu / hedefi / görevi firma ve müteşebbis veya tek tek banka kurtarmak değildir. Ekonomiyi doğru dürüst yönetmektir.
Eğer devlet veya hükümet, ekonomiyi düze çıkarır, krize girmiş ekonominin sorunlarını çözer ise, ülke rahatlar. Halk rahatlar. Buna bağlı olarak firmalar, müteşebbisler, sektörler rahatlar. Tersine bir yaklaşımla, bir müteşebbisi, iki firmayı, üç bankayı, beş hastalıklı sektör mensubunu kurtarmakla ekonominin bütününe iyilik getirilemez. Tersine ekonomi rezil olur.
"N'olur yahu... Şu firmaya devlet ucuz kredi verse... N'olur yani... Şu sektöre devlet faizsiz pamuk verse..." şeklinde ucuz konuşmaların sonunun nereye gittiği mutlaka düşünülmelidir.
Almadan vermek sadece ve sadece Tanrı'ya mahsustur.
Devlet birisinden almadan başkasına veremez. Devletin verdiği kredinin parası, devletin ucuzlattığı kredinin faizi, devletin kredili verdiği faizin faturası bu ülkede yaşayan 65 milyon insanın cebinden çıkar.
- Tekstilcilere ucun hammadde temini için, Tarım Satış Birlikleri'nin depolarındaki 41 trilyon liralık pamuk 6 ay vade ile ve faizsiz olarak tekstilciye verilecek. Ne güzel değil mi? Ama bunun faturasını halk, ekmek, peynir, soğan alırken KDV ve de enflasyon olarak ödeyecek... Haberiniz olsun.
Nasıl mı? Bu pamuğun 41 trilyon liralık faturasını Ziraat Bankası yüzde 150 faizle borçlanarak ödedi. Bu pamuğun parası ve faizini Ziraat Bankası görev zararı olarak bütçeden almayı umuyor. Bütçeden alması demek, pamuk parasının ve bugüne kadarki faizinin halkın vergileri ile ödenmesi demektir.
Sadece o kadar da değil. Tekstilci önümüzdeki 6 ay pumuğu faizsiz kullanacak. Ama, onun ödemediği faizi gene halk ayda yüzde 150 faiz olarak ödemeye devam edecek. O kadar da değil, sonuçta tekstilcinin ödeyemeyeceği ana parayı ödemek de halka düşecek.
- İhracatçıya yüzde 50 faiz ile kredi imkanı sağlanması için Eximbank'a bütçeden ve Merkez Bankası'ndan aktarılan ve de aktarılacak olan 1 katrilyona yakın para da halkın cebinden çıkacak. Devletin bütçesi açık veriyor. Devlet bütçe açığını kapatabilmek için yüzde 150 faiz ile para topluyor. Sonra bu topladığı parayı yüzde 50 faiz ile ihracat yapacak müteşebbise devrediyor.
Sayın okuyucularım, sayın saf ve bakir Anadolu halkı, görüyorsunuz ki, devlet sadece aracı. Devlet sadece "emme basma tulumba"... Devlet halkın cebinden parayı hortumlamadan başkasına aktaramıyor.
Sayın okuyucularım, sayın saf ve bakir Anadolu halkı, görüyorsunuz ki, çare, teker teker, firma, müteşebbis, fabrika, banka, sektör kurtarmak değil. Ekonomiyi bir bütün olarak kurtarmak. Ekonomi doğru dürüst yönetilir ise sıkıntılar da, refah da ortak paylaşılır. Az sayıdaki fabrikanın, müteşebbisin, bankanın, sektör mensubunun kurtarılması uğruna halkın tümü, ekonominin bütünü ağır faturalar yükü altına sokulmaz.
Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025