Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       KRİZİ önce teşhis edelim. Ne olduğunu ve ne olacağını bilelim. Sonra tedaviye geçelim. Tedavi için ne yapılır ise ne sonucun ortaya çıkacağını da önceden görelim.
- Krizler adı üzerinde gelip geçicidir. Ne zaman geleceğini ve ne zaman gideceğini bilmek imkansızdır. Ama, başarılı ekonomi yönetimi ile gelişi ertelenebilir, gidişi çabuklaştırılabilir. Kötü etkisi önlenebilir veya azaltılabilir.
Türkiye'deki ve başka ülkelerdeki kriz de (üç gün mü desem, üç ay mı desem, üç yıl mı desem...) üç zaman sonra mutlaka geçecektir. Biz akıllı davranırsak çabuk geçer. Az zarar ile krizi atlatırız.
- Kriz genelde ülkede yaşayan insanların tümünü, tüm halkı etkiler. Güçlü ve hazırlıklı firmaları az, güçsüz ve hazırlıksızları çok etkiler.
Sesi daha yüksek çıkanlara bakarak, krizin sadece belli sektörleri etkilediği, belli firmaları güç duruma ittiği yanılgısına düşmemek gerekir.
- Kriz, ekonomide yanlış yapılmış yatırımların, yanlış yönetilen firmaların, kötü müteşebbislerin ve yöneticilerin tasfiye olunmasına, ekonomiden ayıklanmasına imkan verir. Bu ekonominin verimli ve güçlü çalışması için büyük bir fırsattır.
Bu nedenle krizde "ağlaşanların, yaygara koparanların" hepsine acımamak gerekir. Sağlıksız, hasta, kötürüm firmaların bir an önce yok olması ekonominin de, halkın da yararınadır.
- Kriz sıfır zararla atlatılamaz. Kriz geçecek ama, delip de geçecek. Nasıl ki halk bundan zarar görecek ise, firmalar da zarar görecek. İnsanlar ve firmalar krizin zararını ortak, adil ve dengeli bölüşmeye hazır olmalıdır. Hiç kimse faturayı başkasına yükleyip krizden sıfır zararla kurtulma arayışına girmemelidir.
- Hayatında yatırım yapmamış birinin, hayatında bir mal üretmemiş birinin, parasına ve de kendi kafasına güvenerek kurduğu ve yönettiği işin başarılı olması mümkün değildir.
Bu insanların günahını, yaptıkları hataların faturasını halka ödetmeye kalkmak, bu hastalıklı yatırımları yaşatmak için halkın cebinden para alıp bu hastalıklı yatırımları beslemek katmerli günahtır.
- Dünyadaki ve Türkiye'deki kriz, Türkiye'de tüm insanları, tüm firmaları olumsuz etkiledi. Ama iki sektör krizden daha çok etkilendi: (1) Tekstil ve giyim, (2) Otomotiv. Bu iki sektör doğuştan sakat idi. Sakat doğan bu iki sektör, maalesef ciğerden de hastalanmıştı. Ayakta zor dururken, kriz rüzgarı ile yatağa düştü.
Türkiye krizi bir süre sonra atlatacak. Ama bu iki sektör iyileşemeyecek. Bu iki sektörün aspirin tedavisi ile iyileşmesi imkansız. Ameliyata ihtiyaç var. Yapısal değişim gerekli. O nedenle kriz ile ilgili teşhis ve tedavi uygulamalarında ekonomideki kuruluşları iki gruba ayırmak gerekir: (1) Tekstil ve otomotiv sanayii ve faaliyetleri, (2) Diğer sanayi ve ekonomik faaliyetler.
- Türkiye'de kriz, talep yetersizliği olarak ortaya çıktı. Dış talep (ihracat) ve iç talep (iç piyasa) daraldı. Mal sattığımız ülkeler mal çekmiyor. Türk halkı tüketimini kıstı. Mal almıyor. Alımlarını geciktiriyor. Nakitte kalıyor. Bu nedenle berberin müşterisi de azaldı, kasabın da, manavın da... Gayrimenkul satışları durdu. İnsanlar daha az buzdolabı, çamaşır makinesi, elbise, ayakkabı alıyor.
Bir süre sonra iç piyasa açılacak. İnsanlar normal alımına başlayacak. Tekstil ve giyim sanayii dışında işler normale dönecek. Hatta otomotiv sanayiinde bile (parlak günler değil de) kriz öncesi günler geri gelecek.
- Ama kriz geçse de tekstil ve giyim sanayiinde işler düzelemeyecek. Çünkü bu sektörde fazla kapasite yaratıldı. Yanlış yatırımlar yapıldı. İşi bilmeyen müteşebbisler ve yöneticilerin başında bulunduğu hasta tesisler, kalite ve fiyatta haksız rekabet içinde piyasayı rezil etti. Ediyor.
Genel kriz, tekstil ve giyim sanayiindeki hastalıklı durumun ortaya çıkmasını öne aldı. Kriz, sektör içindeki sağlıklı ve hastalıklı firmalar arasında bir ayıklama fırsatı yarattı. Yaşama şansı olmayanların durumunun görülmesi ve tasfiyesi gerekir. Zararın neresinden dönülürse kardır. Yaşama şansı olmayan firmalara yeni destek sağlamak için para akıtmak, kredi vermek, ucuz ve hatta bedava pamuk kullanmalarının yolunu açmak, hiçbir yarar sağlamaz. Riski artırır. Hem müteşebbisler hem ülke bakımından... Bu durumu görelim. Krizin ne olduğunu, kimi neden ve nasıl vurduğunu bilelim. Bu konularda açıklığa kavuşalım. Sonra tedbir arayalım.




Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr