Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kamu açığı denildiğinde iki farklı rakamdan söz ediliyor: (1) Bütçe açığı. Açık anlatımıyla devletin giderleri ile gelirleri arasındaki fark. (2) Kamu kesimi borçlanma gereği. Açık anlatımıyla bütçe açığını kapatmak için devletin o yıl yapacağı borçlanmanın miktarı.
Kamu kesimi borçlanma gereği (devletin yıl içinde borç ile kapatmak zorunda olduğu açık) bütçe açığından kaynaklanır. Bütçe açık verdiği için kamu borçlanır. Kamu kesimi borçlanma gereği rakamı genelde bütçe açığı rakamından küçüktür.
Gelir ve gider rakamları enflasyon nedeniyle her yıl değiştiğinde bütçe açığının ve kamu borçlanma gereğinin büyüklüğü, milli gelir büyüklüğüne oranlanarak izlenir.
Bütçe açığı 2000 yılında milli gelirin yüzde 11.6’sı oranında idi. 2001 yılında uygulanan istikrar tedbirlerine, kemerin sıkılmasına, gelirin artırılmasına rağmen milli gelirin yüzde 18.2’si oranında gerçekleşti. 2002 yılında da kemerleri sıkacağız, gelirleri artıracağız ki, milli gelirin yüzde 15.2’si oranına insin. Bütün çabalara, rağmen bütçe açığı sorun olmakta devam ediyor.
Bütçe açığına dayalı olarak kamunun (devletin) borçlanma gereğinin (yıl içinde bulması gereken borç miktarının) milli gelire oranı 2000 yılında yüzde 19.6 idi, 2001 yılında yüzde 19 oldu. 2002 yılında yüzde 11.9’a inmesi bekleniyor.
Bütün mesele, bir noktada düğümleniyor. Kamunun giderleri kısılacak, gelirleri artırılacak ki, bütçe açığı küçülsün. Kamunun borçlanma gereği azalsın.
Maliye Bakanı geçen hafta 2001 yılındaki gelir ve gider rakamlarını açıkladı.
2001 yılında devletimiz 80.3 katrilyon lira harcama yapmış, 51.8 katrilyon lira gelir toplamış. Sonuçta bütçe 28.8 katrilyon lira açık vermiş.
Acaba devletimiz 2001 yılında gelirlerini artırabilmiş, harcamalarını kısabilmiş, açığı küçültebilmiş mi?
Bunu nasıl anlayacağız? (1) Anlamanın birinci yolu, bu rakamların milli gelir içindeki payındaki değişimi izlemek. (Yazının girişinde bu değişimi verdim.) (2) İkinci yol, bir önceki yıla göre rakamlardaki değişimin oranı ile enflasyon oranını karşılaştırmak. (3) Nihayet, gerçekleşme rakamlarının daha önce belirlenen hedeflere uygun olup olmadığına bakmak.
Hedefler enflasyondaki bekleyişe göre bir önceki yılın harcama ve gelir rakamları büyültülerek belirleniyor. 2001 yılı başında enflasyon hedefleri düşük idi. Yılın ortasında toptan eşya fiyatlarında yıllık yüzde 80.0, ortalama yüzde 60 oranına göre hedefler belirledik. Ama hedefler bu oranların altında tutuldu.
Gerçekleşme rakamlarına bakıyoruz. Toptan eşya fiyatlarında 2001 yılında yıllık yüzde 88.6, ortalama yüzde 61.6 oranında artış olmasına karşın vergi gelirleri yüzde 50.0 oranında artmış. Toplam bütçe gelirlerindeki artış oranı yüzde 54.9 olmuş. Gelir artışı enflasyonun gerisinde. Ama buna da şükür. Piyasa "geberik" durumda. İşsizlik artmış. Üretim ve ticaret gerilemiş. Böyle bir yüzde 61.6 oranındaki ortalama fiyat artış oranının gerisinde de kalsa yüzde 50.0 oranındaki vergi geliri artışını küçümsememek gerekir. Ammmaaa... Görülüyor ki, vergi geliri yüzde 50.0 oranında artarken harcamalar yüzde 72.1 oranında (enflasyonun çok üzerinde) artmış. Bütçe açığı yüzde 115.4 oranında büyümüş.
Hedefimiz bütçe açığını küçültmek... İyi de... Durgunluk nedeniyle, fakirlik nedeniyle vergi gelirini artıramıyoruz. Tek çare harcamaları kısmak. Ama harcamalar kısılmıyor artıyor. Geliniz de çıkın işin içinden... (Pardon, krizden!..)