Maliye Bakanı yedi aylık bütçe uygulamasını açıkladı. Yedi ayda Maliye vergi toplamakta o kadar "başarılı" ki on iki aylık gelir hedefinin yüzde 73.6sı gerçekleşmiş. Yedi ayda Maliye halka hizmet götürenlere para vermekte o kadar "cimri" ki on iki aylık harcamanın yedi ayda sadece yüzde 40.5i yapılabilmiş. Bu sayede Maliye IMFnin on iki ayda ulaşılmasını istediği 20.2 katrilyon liralık "faiz dışı fazla" hedefine yedi ayda ulaşmış.Maliye hizmete para verememeyi göze alarak, bütçede öngörülen açığı küçültme arayışında, hizmet için borçlanmayı da kısmış.Bu tablo Maliye bakanı için "gerçekten" başarı tablosudur.Çünkü Maliye Bakanının normalde iki görevi vardır: (1) Vergi vermek istemeyeni köşeye sıkıştırarak para toplamak. (2) Para harcamak için Maliye Bakanlığı kapısında sıraya girenlere imkan ölçüsünde para vermek. IMF bağlantıları bu iki göreve bir üçüncüsünü ekledi. (3) Daha çok vergi toplayarak, halka daha az hizmet vererek "faiz dışı fazla" adı altında kaynak yaratarak bununla faiz ödemelerini aksatmadan yerine getirmek.Maliye Bakanının bu başarısının arkasında Başbakan var. Başbakan bu politikayı desteklemese Maliye Bakanının tek başına bunları yapabilmesi imkansızdır.Çünkü Maliye Bakanı için başarı göstergesi olan bu tablo, halk için "Siz hükümetten hizmet almak için daha çok beklersiniz" mesajıdır.Tabii ki ülkenin uzun dönemli sorunlarını çözmek önemlidir. Tabii ki, ülkenin çıkarı, kişilerin çıkarının önünde koşar. Ama ne var ki, insan ömrü kısadır. Zaman akıp gidiyor. "Yarın olsun, yarın olsun" diye günler geçiyor. Halkımız "ahir ömründe" bu ülkede iyi şeyler olsun istiyor. Daha iyi hastane, daha iyi okul, daha iyi mahkeme, daha iyi yol bekliyor. İş istiyor, aş istiyor. Daha iyi yaşamak istiyor.Verdiği verginin kendisine hizmet olarak dönmesini düşlüyor. Verdiği verginin "yüksek reel faiz yoluyla" birilerini zengin ettiğini, buna karşılık kendisinin gün geçtikçe fakirleştiğini görünce üzülüyor.Maliye Bakanımızın "Bu kadar otomobil satılıyor, bunları Merihliler mi alıyor?" diyerek "belki bilmezden ve görmezden geliyor" ama halkımız "yüksek reel faiz gelirinin" gelir dağılımını nasıl rezil ettiğini, bazı insanların o gün yiyecekleri ekmeği 3 ay vadeyle 3 taksitte borçlanarak satın almak zorunda kalırken, yüksek reel faiz geliri alanların 150 - 200 bin euro değerindeki otomobilleri nasıl satın aldıklarının farkında...Şimdi gelelim en önemli soruya: "Ne yapmak lazım?" Cevap: "Eğer, (halk anlatımıyla) iki yıl - üç yıl kemer sıkmakla, Maliye Bakanının vergiyi artırmak - hizmeti kısmaktaki başarısını iki yıl - üç yıl sürdürmekle düze çıkabilecek olsak, sesimizi keserek, kalemimizi kırarak oturup bekleyelim. Ama bu tabloda çıkış şansı yok. Bu tablo sadece borçları "kazasız belasız döndürme" imkanı yaratıyor. Borç stoku (maalesef) küçülmüyor. İki yıl - üç yıl daha beklersek "her şey düzelecek" ümidi yok. Bu tablonun alternatifi "faiz dışı fazlayı azaltalım veya unutalım" değil. Para musluklarını açalım, isteyene para dağıtalım değil. Alternatif, "Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına" türküsü çağırarak "körün değneği" gibi standart IMF talimatlarına dayanarak bir meçhule doğru yürümek yerine, "gözümüzü açarak" kısa, orta ve uzun dönemli stratejilerimizi belirlemek, bu stratejilere uygun kaynaklar / harcamalar dengemizi kurmaktır.Bu ise iç borçlarda yeniden yapılandırma olmadan gerçekleşemez. Önünde sonunda biz iç borçları yeniden yapılandıracağız. Bunu ne kadar önce yaparsak hem "maliyet" ucuz olur, hem "acı"sı az olur. Geciktikçe fatura büyüyor. Bilmem durumu arz edebiliyor muyum? guras@milliyet.com.tr Halktan topladığı vergileri "icra - i hükümet" için harcayacak yerde, harcamaları keserek, yıllık "faiz dışı fazla" hedefine yedi ayda ulaşan Maliye Bakanına IMFciler yıldızlı "pekiyi" vermeyecek de kime verecek?