Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Avrupa Birliği ülkelerinden "on biri" (Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya, İrlanda, Finlandiya, Portekiz ve İspanya) 4 Ocak 1999 günü ortak para birimi "euro"ya geçti. Euro, "şimdilik sanal bir para". Milli paralar ile alışveriş sürüyor. Milli paralar (mark, frank, florin gibi paralar) 1 Temmuz 2002 tarihinde tedavülden kalkacak. Onların yerine ülkelerde "euro" kullanımı başlayacak.
Yunanistan da konulan ölçülere uydu. Enflasyonunu yüzde 2'nin altına, kamu finansman açığını GSYİH'sının yüzde 1.6'sına, uzun vadeli faiz oranını yüzde 6.4'e düşürdü. Bunun için 1 Ocak 2001 tarihinde "euro" grubuna katılma hakkını elde edecek.
Eylül ayı sonunda ise Danimarka halkı "Avrupa Para Birliği"ne dahil olup, "euro" kullanmayı isteyip istemediğini oylarıyla belirleyecek. Referandum "evet" ile sonuçlanır ise "euro" ülkelerinin sayısı 13'e çıkacak. Şimdilik İngiltere'den ses gelmiyor.
4 Ocak 1999 tarihinde "euro" piyasa çıktığında (daha doğrusu sanal olarak fiyatı oluştuğunda) 1 euro 1.17 dolara eşitti.
Bekleyiş euronun dolara karşı değer kazanması 1 euronun 1.2 ve hatta 1.3 dolar olması idi. Halbuki tersine bir gelişme oldu. Euro değer kaybetmeye başladı. Euronun değer kaybetmesi son günlerde hızlandı. 1 euro 0.89 dolara düştü. 1 yıl 4 ayda yüzde 23 değer kaybetti.
Euronun değer kaybetmesi demek, euro sepeti içinde yer alan 11 ülkenin parasının (Alman markının, Fransız frangının ve diğerlerinin) de değer kaybetmesi demektir.
Euro sepetine giren ülkelerin paraları (Almanya'nın markı, Fransa'nın frangı gibi) yaşıyor ama, eskiden bu paralar tek başlarına değer taşırken, değerlerini korurken, şimdi sepet içinde değerleri belirleniyor. Euro sepetinin değeri düşünce, bu paraların değeri de otomatik olarak ve hepsi aynı oranda düşüyor.
Ülkelerin tek başlarına paralarının değerlerini koruma şansı kalmadı. Eskiden Alman Merkez Bankası, "Alman markı"nın değerinin berkçisi idi. "Fransa frangı, İtalyan lireti ne olmuş" demeden, kendi parasının değerini korurdu.
Eskiden ALman markını değerlendirenler bunu biliyor ve tek başına Alman markının değerini, gücünü görüyor, fiyat biçiyordu. Şimdi deniliyor ki, "- İyi... Alman markı iyi de... Alman markının değeri kendi başına oluşmuyor ki... Peşine bir sürü ülkenin parası takılmış. İspanyol parası, İtalyan parası, Portekiz parası... Şimdi de Yunanistan parası takılacak... O zaman Alman markının değeri sulanacak.
İşte bir yanda bu güvensizlik ve belirsizlik nedeniyle öte yanda ABD ekonomisinin güçlenmesi, ABD'de faiz oranlarının yükselmesi karşısında insanlar eurodan çözülüp, dolara dönmeye başladı. Doların değeri yükseldikçe, euro değer kaybettikçe bu hareket hızlandı. Bir rivayete göre, Avrupa halkı 1 Temmuz 2002'de milli paralar tedavüldan kalkıp, euro milli paraların yerine geçmeden, paralarını dolara çevirme telaşına düşmüş durumda... Eğer bu doğru ise, euro para sistemini felaket bekliyor demektir.
Bu bizi de ilgilendirir. Çünkü bizim halkımız, euro içinde yer alan Alman markını çok seviyor. Tasarrufların çoğu marka bağlıdır. Ticaret marka bağlıdır. Euro içinde yer aldığında ALman markı dolara karşı değer kaybettikçe bizim halkımız da kaybediyor.
Geçen 16 ayda tasarruflarını marka bağlayanlar mark ile iş yapanlar dolara karşı yüzde 23 kayıba uğradı. Euro düşmeye devam ettikçe kayıp oranı artacak. İşte bu noktada tasarruflarını hala markta tutanlar karar vermek zorunda: "Ya bugüne kadarki zararı kabullenip dolara geçecekler, ya da 'Allah kerim... Belki euro yakında yükselişe geçer' diyerek bekleyecekler." Euro düşmeyi sürdürürse bekleyenlerin zararları büyüyecek, değerlenirse zararları azalacak.

Düzeltme:Dün bu sütunda bahsedilen Antik AŞ'nin 7 Mayıs 2000 Pazar günü saat 14:00'de Swissotel'de yapılacak olan Müzayedesi iptal edilmemiştir. Herhangi bir yanlış anlamaya sebebiyet verilmemesi için duyurulur.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr