Koç Topluluğu’nun eski CEO’su Can Kıraç, "göz boncuğu" meraklısıdır. Halkımızın yaygın biçimde kullandığı göz boncuklarının, nasıl yapıldığını anlatan bir yazısı Bütün Dünya’nın eylül sayısında yayımlandı. Can Kıraç, İzmir’in Menderes ilçesinin Görece beldesinde, geleneksel teknikle göz boncuğu üreten eski ustalardan Zekai Erdal’ın, göz boncuğunu nasıl yaptığını naklediyor. Zekai Erdal’ın anlatımına göre, "kurşun, kalay, çinko ve bakır göz boncuğunun renk cümbüşünü yaratan katkı maddeleridir. Bakır ve tuz mavi rengin kaynağıdır. Kurşun, kalay ve çinko sarı rengin anasıdır. Opal ve bakır, turkuvaz rengini doğuran karışımdır. Bakır tuzu, çinko ve kalay karışımı ise, yeşil tonlarını yaratmakta kullanılır."
Göz boncuğu veya bir başka tanımıyla "nazar boncuğu", bazı kimselerin bakışlarında bulunduğu kabul edilen ve insanlara, evcil hayvanlara ve eşyaya zarar verdiği düşünülen bir kuvvete karşı koruma sağladığına inanılan, mavi zemin üzerinde göz şeklindeki bir camdır.
Mavi boncuk dağıtmaktan pek hoşlanan Sakıp Sabancı, mavi boncuk dağıttığı kimselere, mavi boncuğun ne anlamına geldiğini anlatan küçük bir de tarifname verir. Sakıp Sabancı’nın göz boncuğu tarifnamesine göre, nazarın psikolojik temelinde kıskançlık duygusu yer alır. Göz değdiren ve bu nedenle de, kem gözlü olarak tanımlanan kimselerin, sahip olduğu kuvvetin, ruhun dışarıya açılan iki noktası sayılan gözlerden çıktığına inanılır. Bundan dolayı, bu kuvvetten ancak gözü andıran göz boncuğu, nazar boncuğu şeklindeki nesnelerle korunabileceği düşünülür.
Nazar, çok eskiden beri, insanların huzurunu kaçıran bir duygudur. Eski Mısır’da nazara karşı "Osiris" veya "Horus" gözü adıyla anılan muskalar kullanılmıştır. Nazara inanış ve buna karşı koruyucu olarak nazar boncuğu kullanma geleneğine, Musevi, Hıristiyan, Müslüman, Budist ve Hindu dinlerine mensup halk kültürlerinde ve yazılı tarihi olmayan toplumlarda da rastlanmaktadır.
Nazar boncuğu geleneği çağımıza kadar, dünyanın her yerinde süregelmiştir. Her insanın, her göz rengindeki kimsenin ama özellikle yeşil gözlülerin canlı ve cansız varlıklara nazarlarının değdiklerine inanılmaktadır. Bu nedenle nazar boncuğunda her göz renginden bir parçasının bulunması esas olmuştur.
Böylece her renkteki gözden çıkan ışınların, nazar boncuğunun o renkteki kısmında toplanarak etkisiz kılınacağı kabul edilmektedir.
Boncuk yapımında sarı ve yeşil renkleri oluşturmak, oldukça zor ve zaman gerektirdiğinden, genellikle nazar boncukları, mavi, beyaz ve siyah renklerden oluşturulmaktadır.
Anadolu’da insanlar dışında, hayvanları, bitkileri, binaları, araç ve gereçleri nazardan korumak için kullanıla gelen farklı "nazarölıklar vardır. Bitkileri ve meyve ağaçlarını nazardan korumak için, tarlaların uygun görülen yerlerine, hayvanların kuru kafa kemikleri asılır. Balkonlarda, cumbalarda, teneke saksılar içinde yetiştirilen çiçekleri nazardan korumak için küçük değnekler üzerine ters geçirilmiş yumurta kabukları yerleştirilir. Binaların kapılarına at nalı, kuru diken, sarımsak, çocuk pabucu, nazarlık olarak asılır veya kapının üzerine, maşallah ya hafız levhaları iliştirilir.
Anadolu’da boncuk yanında nazardan korunmak için altından maşallah yazısı, akik, kurt dişi, tosbağa gözeği, yedi gözlü boncuk, tazı boncuğu, çakıllı mercan, çörek otu, hurma çekirdeği kullanma adeti de vardır.
Tüm "kem gözlerden ırak olmaları" dileğiyle, sayın okuyucularımın bayramlarını tekrar kutluyorum.