Bu ‘Mavi Yolculuk’ var ya, bu kutsal bir senfoni gibidir. Bu yüzden şimdiye kadar bütün tanınmış yazarlarımız Bodrum’a gidip ‘Mavi Yolculuk’lara çıkmışlar ve rüya gibi günler geçirip üstüne şiirler, öyküler ve sayfa sayfa romanlar döktürmüşler. Televizyon kanalları da boyuna kıpır kıpır oynaşan sular, yeşil koylar, masmavi gökler, renkli ufuklarda uçuşan martıları filan gösteren belgesel filmler sergileyip insanları heveslendirir durur. Kısacası bu Mavi Yolculuk denilen şey tanrının bize bir nimetidir ki, benzeri ne California’da, ne de İtalyan Rivierası’nda bulunur. Bir kez Amerika uzaktır. İtalya ise eski albenisini yitirdi. Güvenilemez de. Mafyası filan var. Halbuki bizim burada cam gibi deniz... O masmavi gök... Sonra kıyılar... Gipür dantel mübarek... Elle işlenmiş gibi. Sonra balıklar da insana alışmışlar. Denize giriyorsunuz yanınıza geliyorlar.
Bazı uyanıklar var. Denizkızlarını gördük diyorlar. Bu zevzekliği "Malaparte" yaptı da kimse inanmadı. Ama buralarda böyle şeyler olabilirmiş. Çünkü neden? Oralarda denizkızı olmaz da, buralarda bulunabilirmiş..."
Bu satırları Cahit Kayra’nın "Bir Mavi Yolculuk Seyir Defteri"nin başından aktardım. (Büke Yayınları, Eylül 2001, 184 sayfa, 7 milyon TL). Cahit Kayra, 1938’de Mülkiye’den çıktıktan sonra uzun yıllar yurtiçinde ve dışında bürokrat olarak görev yaptı. 1972’de parlamentoya girdi. 1981’de aktif politikadan ayrıldı. Yazmaya başladı. Gazetelerde çalıştı. Öykü, araştırma kitapları yazdı. Çeviriler yaptı. Anıları "1938 Kuşağı" adı ile yayımlandı. (Cem / Kültür Yayını, Aralık 1995, 650 sayfa, 8.5 milyon TL). Şimdilerde 84 yaşına gelen ve yazmayı sürdüren Cahit Kayra hiç "Mavi Yolculuk" macerası yaşayamadı... Ama çevresinden o kadar Mavi Yolculuk hikayesi dinledi ki... Sonunda kendi yaşamışçasına "Bir Mavi Yolculuk Seyir Defteri"ni yazdı.
Cahit Kayra’nın iki farklı yazı türü var: Ciddi / araştırmacı yazı türü ve olayları hafife alan / dünyaya ve olaylara gülümseyerek yaklaşan yazı türü. İkisinde de başarılı... Dünyaya ve olaylara gülümseyerek bakan yazı türündeki başarılı kitaplarından biri de "Hoşça Kal Bodrumödur. (Boyut Yayınları, Kasım 1996, 180 sayfa, 6 milyon TL), "Bodrum bir senfonidir" diye başlayan bu kitap "Bodrum’a gitsin gitmesin, Bodrum’u sevsin sevmesin" okuyana mutluluk veren bir kitaptır. Kitabın girişinde Cahit Kayra der ki: "Yaşam olağanüstü bir şey. Yaşayan insanın bunun değerini bilmesi gerek. Yobaz karanlık dünyasına gömülürken, bizler yaşamaya yanıt verebildiğimiz ölçüde mutlu oluruz. Kimimiz para kazanarak, kimimiz aşklar peşinde, kimimiz gerçekleri arayarak, kimimiz güzel sesler, kimimiz güzel renkler içinde hep mutluluğu ararız. Benim bu öyküleri yazmamın nedeni bu. Mutlu olmak için yazıyorum. Bu mutluluk tek başına oluşan bir bencillik değil. Bir bütün içinde olan bir şey. Bu bütün içinde eşimi, dostlarımı, okurlarımı akşamları bir kadeh rakıyı ve özgürlüğü seviyor ve yaşama yanıt vermeye çalışıyorum."
Cahit Kayra’nın bu yıl başında basılan bir çevirisi daha var: "Yüz Yıl Önce Anadolu ve Suriye - Bir Osmanlı Doktorunun Anıları" (Büke Yayınları, Şubat 2001, 262 sayfa, 8.5 milyon TL). Bu kitapta Paris’te yaşayan Dr. Şerafettin Mağmumi’nin Osmanlı ülkelerini saran kolera ile savaşmak için Anadolu ve Suriye’de görev yaparken gördükleri anlatılmaktadır... "Genelde insanlar geçmiş zamana olmadık güzellikler yakıştırırlar. Oysa gerçek hele Türkiye’de böyle değildir." Kitapta Anadolu halkının karabasandan farksız yaşamı, sefaleti anlatılır. Üzülseniz, düşlerinizi, geçmişe dönük ütopyalarınızı yitirseniz de Türkiye’nin yüz yıl önceki haline karşı Cumhuriyet döneminin ne büyük değişiklikler getirdiğini göreceksiniz.
İkisini de okuyacaksanız önce "Bir Osmanlı Doktorunun Anıları"nı sonra Bir Mavi Yolculuk Seyir Defteri’ni okuyunuz.
Cahit Kayra da böyle söylüyor. Önce "gam ve gıssa" sonra "mutluluk" diyor.
Doktoru okuyunuz ağlayınız, yolculuğu okuyunuz coşunuz!..