Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       MEKTEB - İ Mülkiye - İ Şahane 1859 yılında İstanbul'da 50 öğrenci ile öğretime başladı. Atatürk 1936 yılında Mülkiye'yi Ankara'ya taşıdı. Adını "Siyasal Bilgiler Okulu" olarak değiştirdi.
       Mülkiyeliler 4 Aralık günü okullarının kuruluşunu kutlarlar. Bu yıl Mülkiye 139 yaşına girdi. 139 yıldır Mülkiye'den çıkanlar acaba ne yapar?
       Ben Mülkiyeliyim... Mülkiyelilerin ne yaptıklarını bilmemem imkansız... Fakat birkaç yıl önce karşılaştığım bir olay bu sorudan hareketle beni başka ufuklara yöneltti. Bu okuldan mezun olmuş bu kadar bayan var, bu kadar erkek var. Etrafınıza bakınız... Hiç zengin bir Mülkiyeli gördünüz mü? Bu Mülkiyelilerin tümü mü başarısız? Bu Mülkiyelilerin tümü mü tembel? Neden bunların içinden bir tane zengin çıkmamış? Zengin derken parasal zenginlikten söz ediyorum...
       Mülkiyeliler Birliği İstanbul Şubesi, İstanbul'da Kuzguncuk Nakkaştepe semtinde 10 dönüm bir araziye sahip oldu. Boğazı gören arazinin içinde İstanbul'un en eski Gazhane binasının yıkıntıları bulunuyor. Mülkiyeliler Birliği İstanbul Şubesi, kalıntıları restore edip, iki konferans salonu, iki seminer odası, sergi salonu, kitaplık ve sosyal tesis inşa etmek için bir proje hazırlattı. Projenin uygulanabilmesi için "hali vakti yerinde" Mülkiyelilerin parasal katkısı bekleniyor. Projeye öncülük edenler, parasal durumu iyi Mülkiyelilerin listesini yapmak için benden de yardım istedi. Zengin Mülkiyeliler var mı, yok mu diye araştırdık, araştırdık. Listeye yazacak isim bulamadık...
       İstanbul'u, Ankara'yı düşündük, İzmir'i düşündük... Yok... Şöyle cebi ve cüzdanı dolu Mülkiyeli bir isim hatırımıza gelmedi... Her kesimden her eğitim düzeyinden kadınların ve erkeklerin zenginlikte belli çizginin üzerine çıkabildiği Türkiye'de bu Mülkiyelilerin elini, kolunu tutan, cebini boşaltan mı var?
       Ya bunlar para kazanmayı bilmiyor, ya beceremiyor, ya da ellerine çok para geçiyor ama onlar, har vurup harman savuruyor...
       Sonra karar verdik... Sorunun dibinde, Mülkiye'den okuyanların kanına zerkedilen "zehir" yatıyor... Mülkiye'nin kapısından girenlere öyle bir "zehir veriliyor ki..." onlar kapıdan çıkarken, tek misyonlarının "vatanı kurtarmak" olduğuna inanmış duruma geliyor... Kendilerini "vatanın sahibi, jandarması" sanıyor...
       Söyledikleri marşa bakınız. Ne diyorlar:
       "Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz..."
       "Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz..."
       Kalp vatan aşkıyla çarpmaya başlayınca, maalesef Türkiye'de insanlar para yapamıyor... Para yapıyorlar da (Allah'a şükür, Allah devlete, millete zeval vermesin... Maişetlerini temin ediyorlar da...) etlenip, butlanamıyorlar.
       Etlenip, butlanmak, semirmek için okuldan çıktığı andan itibaren insanların başka bir bilinç taşımaları şart... Zenginlik ayıp değil. Para başarının mükafatıdır... Kanun ve namus sınırları içinde kazanılmış paranın çokluğu başarının işaretidir. Günümüzde, kapitalist sistemde, modern toplumda her insan bu amaca koşar...
       Ama ah şu Mülkiyelilik yok mu? Ah şu kökü 139 yıl önceye giden okulun öğrencilerinin kanına zerkettiği zehir yok mu?
       Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Göle 2000'li yıllara girerken Mülkiye'nin stratejisinin (1) Öğrenci sayısını azaltma, (2) Dünya standardında akademik yapılanma, eğitim ve araştırma, (3) Yabancı dile önem verme şeklinde belirlendiğini söylüyor. 1983 yılında, yılda 800 öğrenci kabul eden Mülkiye'ye bu yıl seçme sınavlarında ilk yüzde bire giren öğrencilerden 350'si kabul olunmuş. Bu yıl girenlerin 3'ü imam hatip lisesi mezunu, ikisi tesettürlü öğrenciymiş. Eğitim 50'şer kişilik küçük sınıflarda sürdürülmeye başlamış. Kütüphane imkanları genişletilmiş. Kütüphaneye yurtdışından 90 süreli yayın geliyormuş. Geçen yıl yurtdışından 400 bilim kitabı satın alınmış.
       Dekan Celal Göle, "Mülkiye eğitim kurumları arasındaki yarışta iddiasını sürdürüyor" diyor.
       Bizim gibi köklü ve güçlü müesseseleri yaşatamayan, gelenek ve görenekleri koruyamayan bir ülkede, Mülkiye mektebinin 139 yıl yaşaması, Mülkiyelilik ruhunun 139 yıldır devam etmesi, bu ülkede devlet çarkını 139 yıldır Mülkiyelilerin döndürmesi çok önemli bir şey...
       İşte bunun içindir ki, cepleri zengin olmasa da kalpleri zengin bu Mülkiyelilerden vazgeçilemiyor. Mülkiye'nin kalp zenginliği dışında cep zenginliği getirmediğini göre göre, bile bile, her yıl 350 genç, gene de Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne giriyor.
       Bunlar Mülkiye'deki eğitimin kendilerine para getirmeyeceğini, kendilerini refaha götürmeyeceğini bile bile, "Mülkiye" tercihi yapıyor.
       Bu vatan sevgisi tercihidir, vatana sahip olma, vatan jandarmalığına talip olma tercihidir. Bu tercihi yapanlar oldukça Mülkiye yaşayacak.



Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr