Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Mesut Yılmaz dün üç rakam verdi. Mesut Yılmaz'a göre (1) 2001 yılı enflasyonu yüzde 52 civarında kalacak. (2) 2002 yılında enflasyon yüzde 20'lere çekilecek. (3) 2001 yılında ekonomi yüzde 3 - 4 arasında küçülecek. 2002 yılında ekonomi büyümeye başlayacak.
Mesut Yılmaz hesap kitap bilen, okumuş yazmış bir politikacı. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak bütün bilgilere ulaşma şansı var. Bu bakımdan verdiği rakamların bir dayanağı olmalı.
Ancak, kamuoyuna açıklanan rakamlar, bilgiler, Mesut Yılmaz'ın açıkladığı rakamların gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Mesut Yılmaz'ın verdiği rakamlar çok çok iyi, buna karşı durum kötü denilemez. Denilecek olan şu... Gerçek durum Mesut Yılmaz'ın verdiği kötü rakamlardan da kötü!..
Görülen o ki, enflasyon yıl sonunda yüzde 75 - 80 dolayında bir banda oturacak. Ekonominin küçülmesi yüzde 9'lara ulaşacak.
İki şeyi birbirinden ayırmak zorundayız. Politikacılarımızın, devlet adamlarımızın ve de kamuoyunu etkileme gücü olan kişilerin, halka moral vermesi, halkın güvenini artıracak konuşmalar yapması çok önemli. Bunun ne kadar önemli olduğunu terör sonrası ABD'de olan biteni izleyerek öğrendik. Belediye başkanından valisine, senatöründen eski ve yeni başkanına kadar tüm önde gelen isimler Amerikan halkını, yılgınlıktan, güvensizlikten kurtarmaya çalışıyor. Moral veriyor. "Biz bu sorunları aşarız, hiçbir şey olmamış gibi işimize bakalım, üretelim, tüketelim, yaşamımızı aksatmayalım" havası pompalanıyor.
Türkiye'de krizin bozduğu moralleri düzeltmeye çalışan yok. Piyasalar tıkanmış. İşyerleri zor durumda. İşsiz sayısı artıyor. Tarım üretiminde gerileme var. İnsanların gelirleri düştü. Bütün bunlar bir gerçek ama, bunların üzerine tüy diken bir şey daha var: Ümitsizlik. İnsanlara yarın için ümit ışığı yakan yok. İnsanlar güvenecekleri birilerini arıyor. Birilerinden iyi şeyler duymak istiyor.
Bu güven olmadığı için harcayacak parası olan da harcamıyor. Harcayacak parası olmayan büsbütün içine kapanıyor.
Böyle bir tabloda Mesut Yılmaz gibi belli seçmeni olan, partisine oy versin vermesin halkın tanıdığı bir politikacı acaba olmayacak, olmasına imkan bulunmayan şeylerden, gerçekleşemeyecek hedeflerden söz edebilir mi?
Halka moral vermekten, halka güven vermekten söz ediyoruz... Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı, olmayacak, gerçekleşme imkanı bulunmayan rakamları ortaya atar ise, halkın güveni artar, morali düzelir mi? Yoksa bunu fark eden halkın morali daha fazla mı bozulur? Halk daha fazla mı güven yitirir?
Mesut Yılmaz'ın ekonominin yakın geleceği ile orta vadede ulaşılacak hedefler hakkında "doğru bilgilere" sahip olması, "doğru rakamları dile getirmesi" çok çok önemlidir.
Çünkü şu günlerde 2002 yılı ekonomik dengeleri kuruluyor. 2002 yılı ekonomik dengelerinin üzerine, 2002 yılı bütçe büyüklükleri oturtulacak.
Enflasyon, büyüme rakamlarında gerçekçi rakamlar yerine (iyi veya kötü) gerçeğe uymayan rakamlar esas alınır ise, dengeler yanlış kurulur. 2002 yılı bütçesi gerçekçi olamaz. Yanlış dengeler ve hatalı bir bütçe Türkiye'nin bir yılı daha kaybetmesine yol açar.
Mesut Yılmaz'dan iki şey beklenir:
(1) Şu dönemde ekonomiye daha fazla ilgi göstermek zorundadır. Olanı biteni iyi izlemek, partisindeki kadrolarla ekonomideki iyilik arayışlarına omuz vermek, katkıda bulunmak zorundadır. O zaman daha gerçekçi rakamlarla konuşur. O zaman ortaya attığı rakamlar, hedefler ciddiye alınır. İnsanlara gelecek hakkında fikir verir. Güven verir.
(2) Halka güven vermek için, halka inmek zorundadır. İnsanlar kendilerini yalnız hissediyor. İnsanlar ilgisizlikten yakınıyor. İnsanların morale ihtiyacı var. Çıkış yolunun mutlaka bulunacağını, bu krizden hep birlikte çıkacağımızı insanlara anlatmak zorundadır.